Romantik Yol Turu için plan yaparken görmeyi en çok istediğim yerlerin başında Neuschwanstein Şatosu geliyordu, dile kolay
hayatım boyunca şatoyu sadece filmlerde görmüştüm ve bu gezide, gerçeğini görme şansına kavuşuyordum.
Tabii şato mu daha büyüleyici yoksa onu yaratan, insanda merak uyandıran Kral Ludwig mi henüz karar verebilmiş değilim.
Rotamızı Frankfurt gidiş, Octoberfest'e katılabilmek için de Münih dönüş olarak ayarlayınca bizim büyülü şatoyu görmek neredeyse gezimizin sonuna denk geldi. Ve ben her adımda, biraz daha fazla heyecanlandım.
Deli diye rapor çıkarılan (ki bence o döneme göre fazla zekiymiş), 19 yaşında tahta geçen, operaya, teknolojiye fazlaca ilgili Ludwig, her farklı karakterli insan gibi dışlanmış ve sonunda kendine deli raporu veren doktoru ile birlikte faili meçhul bir şekilde ölü bulunmuş.
Ulaşım
Biz 10 günlük tatilimizde adım adım gezebilmek için araba kiralasak da, şatoya ulaşmanın başka yolları da var elbette. Mesela Münih'ten Füssen'e tren ile gidip, iner inmez Swangau otobüslerine binebilirsiniz. Otobüs yolculuğu yaklaşık 10 dakika sürüyor.
Biz Füssen de; Booking'de övgü dolu bahsedilen; Wiedemann Otelde yeşilliklerin arasında konakladık ve araba ile 10 dakika da bilet satışının yapıldığı kısma kadar ulaşabildik, tabii yolda sıklıkla durup mola da verdik.
Nasıl vermeyelim ki bakar mısın şu güzelliğe ;
Füssen de ki otelimiz yeşillikler içindeydi |
Burası aslında bir sanatorium'muş |
Biz Füssen de; Booking'de övgü dolu bahsedilen; Wiedemann Otelde yeşilliklerin arasında konakladık ve araba ile 10 dakika da bilet satışının yapıldığı kısma kadar ulaşabildik, tabii yolda sıklıkla durup mola da verdik.
Nasıl vermeyelim ki bakar mısın şu güzelliğe ;
Ludwig'in şatosunu, Hohenschwangau ile karşılıklı ve hatta ondan daha yüksekte yaptırması tesadüf değil elbette ki, bu şato Ludwig'in çocukluğunu geçirdiği yer.
Ondan daha büyük ve gösterişli olarak yaptırdığı şato, biraz da "bak ben ne oldum" deme şekli ailesine karşı. Daha ulaşılabilir olduğundan diğer şatoyu gezmesi daha rahat.
Ludwig'den tarihte hep utangaç, içine kapanık, çocukluğunu yaşayamamış biri olarak bahsediliyor. Kardeşi Otto ile beraber anne ve babasından uzakta büyüyen Ludwig, izole yaşamını bu şatoya da yansıtmış, o yüzden her metresini özenerek hazırlatmış. Bitmesini sabırsızlıkla beklemiş ama ne yazık ki içinde sadece 3 hafta yaşayabilmiş.
Kadraja sığdırmak çok zor |
Tabii oyuncağının her ayrıntısı ile ilgilenirken ülkenin maddi imkanlarını da yerle bir etmiş, o kadar çok borca sokmuş ki, ölümünden 6 hafta sonra, şato turizme açılmış ve bu borçlar ancak kapatılabilmiş. Tabii halen 1,5 milyon turistin bu şatoyu görmeye geldiğini düşünürsek aslında ülkesine katkısı sonsuz oldu da diyebiliriz :)
Neuschwanstein'e (kısaca NS diyeyim en iyisi) ulaşmak ise biraz daha zahmetli, ya otobüs için uzunca bir kuyruk beklemeniz, ya at arabalarıyla tıngırı mıngırı çıkmanız yada yürüyerek ulaşmanız gerekiyor. Çoğu turist yürümeyi tercih etse de yol kısa değil aldanmayın sakın.
Bu büyülü şato o kadar albenili ki Walt Disney'in logosuna girmeyi başarmış. Güzel ve çirkin'in mekan çekimleri için yine bu şatodan ilham alınmış.
Altına basa basa söylemek istediğim en önemli şey gitmeden mutlaka şu adresten biletinizi almanız.
Oraya kadar gidip bilet bulamama yada dolana dolana upuzun bir kuyruğu beklemeniz gerekebilir bizim gibi.
Bir de tam 3 saat sonraya yer bulursunuz onda da Alman rehber denk gelir, tamam demek zorunda kalırsınız, yineee "bizim gibi" :)
Oraya kadar gidip bilet bulamama yada dolana dolana upuzun bir kuyruğu beklemeniz gerekebilir bizim gibi.
Bir de tam 3 saat sonraya yer bulursunuz onda da Alman rehber denk gelir, tamam demek zorunda kalırsınız, yineee "bizim gibi" :)
Bu şatonun içini sadece rehberli turlar ile gezebiliyorsunuz ve resim çekmek yassah. Bilet ücreti 13 Euro. İçini istemem, sadece etrafını gezeyim derseniz giriş ücretsiz. Bir de Hohenschwangen ile birlikte gezmek isterseniz çeşitli kombinasyonları da var. Ayrıntı için buraya tık tık;
Gitmeden, içi çok etkileyici değil diye okumuştum, o günkü şartlarda odasına sıcak su getiren, haberleşme cihazı kullanan, odalarını opera sahnelerine göre dekore ettiren bir kraldan bahsediyoruz, ben etkilendim kesinlikle.
Resim mecburen Google dan |
Tur biletini cebimize koyduktan sonra sıraya girip kişi başı 2,60 Euro ya otobüs biletimizi de alıyoruz. Otobüsler hınca hınç dolup gidiyor, yenisi geliyor.
Kısa bir yolculuktan sonra varıyoruz şatonun yakınlarına, bundan sonrası tabana kuvvet, havanın yağmurlu olması, kangurudaki oğlumun uyuması, onu soğuktan korumak için kalın bir battaniyeyi üstüme sarıp ayaklı yatak modunda dolaşmam bile keyfimi kaçırmıyor. İyi ki geldik.
Ayaklı yatak; ben :) |
Bu arada şatonun içini gezmek ücretli ama dış kısmı herkese açık, heybetli görüntüsü ile şatonun birbirinden güzel fotoğrafını çekebilir, etrafında keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz.
Şatoya yaklaştıkça inanılmaz güzelliklere de şahit olacaksınız, Alplerdesiniz ve burası gerçekten bir doğa harikası.
Biz manzarasına bakıp iç çektiğimiz Alpsee Gölünü gezemedik ama pişmanlığı hala sürüyor bünyede. Nasıl duru, nasıl etkileyici...
Biz manzarasına bakıp iç çektiğimiz Alpsee Gölünü gezemedik ama pişmanlığı hala sürüyor bünyede. Nasıl duru, nasıl etkileyici...
Şatoyu gezme saatine daha çok var o yüzden hemen alt kısımda bulunan restoranına oturup karnımızı doyuruyoruz. Menüde ilgimizi çeken Pancake çorbası, pizza ve şnitzel ısmarlıyoruz
Çorba acaba nasıl bir şey derken bildiğimiz pancake leri ince ince kesip, duru bir suyun içine attıklarını görüyorum, değişik ama tat olarak pek de bir şeye benzemiyor açıkçası :O
Arman için bir de sebze çorbası alıyoruz bu durumda pancake babaya kalıyor :)
Arman için bir de sebze çorbası alıyoruz bu durumda pancake babaya kalıyor :)
Karnımızı doyurduktan sonra kapının önündeki lokmacıyı görüp midemizi şenlendiriyoruz.
Saat yaklaşınca şatonun gösterişli kapısından girip, sıramızı beklemeye başlıyoruz. Grupları birlikte alıyorlar ama tabii ki çok kalabalık. Tam saatimizde giriyoruz burası Almanya ne de olsa.
Ekrandan sıra numaranızı takip edip, kartınızı makinada okutuyorsunuz hepsi bu.
Burada ne kadar çok çocuğunu taşıyan ebeveyn var inanamıyorum, sanırım bebekle gezmekten sadece bizim milletimiz korkuyor, yabancılar 3 çocuklu bile olsalar inanılmaz rahatlar.
İçeri girince inanılmaz heyecanlanıyorum ama tabii merdivenleri çıktıkça heyecanım yerini ahlayıp vahlamaya bırakıyor. Çıktıkça çıktık, bitmek bilmedi bir türlü.
Şatonun içini gezmek yaklaşık 35 dakika sürüyor, biz İngilizce rehber bulamadığımızdan Almanca dinliyoruz açıklamaları, ben sadece gülümsüyorum ve ne dedi, ne dedi diye sevgiliyi bezdiriyorum. Allahtan O, konuya hakim de bana çevirip duruyor tüm tur boyunca.
Ludwig, ünlü Alman müzisyen Wagner'in hayranı (hatta sonradan samimi bir arkadaşı) bu şatoya hiç gelip görmemiş olsa da 4.katında kendisine ithafen hazırlanmış bir "şarkıcılar salonu" bulunuyor. Şatonun genelinde de şarkıcının operalarına ait pasajlar yer alıyor.
Şatonun tamamını gezemiyorsunuz ne yazık ki sadece ikamet edilen bölümler açık. Bu arada 2.kat henüz bitirilmemiş haliyle duruyormuş, orayı da bu yüzden es geçiyoruz.
Çoğumuzun yatak odasından küçük olan ve ruhumu sıkan Kralın odası beni çok şaşırttı, odada ilgi çekici en önemli şey, dini bütün kralımızın Notre Dame kilisesi gibi dizayn ettirdiği, tahta işçiliğinin bile 4 yıl sürdüğü, insanda boğulacakmış hissi uyandıran yatağı.
Duvarlarlarındaki hikayeden hiç evlenmemiş kralın gizli bir sevdiği olduğu tahmin ediliyor, onun da imparatoriçe Elizabeth (sisi) olduğu konuşuluyor halen.
Bu kadar para harcadığı sarayına yapay kayalarla inşa ettirdiği mağara, gösterişli ve devasa büyüklükteki Kraliyet Salonu, ağırlığı yaklaşık 1 ton olan şamdanın tek bir tanesinde 600 mum yandığını söylesem sanırım heybetini gözünüzün önüne getirebilirsiniz.
Bitmesini beklediği 17 yıl boyunca, ailesinin sarayı olan Hohenschwangen de kalmış ve Marienbrücke köprüsünde eserini devamlı hayranlıkla ve heyecanla izlemiş kendisi.
Şatonun yakınında resim çekmek hayli zor, çünkü çok büyük o yüzden şatoyu kadraja sığdırmak isteyen herkes bu köprüye gidiyor, kanguruda çocukla biraz sıkıntılı olduğundan biz gitmedik ama sizin aklınızda olsun.
İnternet aleminde gördüğünüz şato fotoğraflarının büyük çoğunluğu, Ludwig'in şatosunu izlediği bu köprüden.
Bittiğinde, ülkenin bütün kaynaklarını şatosuna aktaran kral, bakanları tarafından suçlanmış ve cezalandırılmış.
Ardından, psikiyatri komitesi toplanarak kralın psikolojik rahatsızlığı olduğunu açıklamış ve ceza olarak Starnberg gölü üzerindeki Berg şatosuna gönderilmiş.
Nasıl bir işkence yapılmış adama aslında. Sen o kadar ümitle bekle ama başka yere gönderil. Tabii ardından en fazla 1,5 metre derinlikteki gölde, doktoru ile birlikte cesetleri bulunmuş..
Yaşamı kadar ölümü de muallakta olan Ludwig, ardında bunca yıl sonra bile insanların hayranlıkla seyrettiği bir eser bırakmış, Walt Disney'in logosunda ölümsüzlük kazanmış. Şatosu, halen Avrupa'nın en güzel şatolarından biri sayılıyor.
Şimdi siz karar verin bakalım kral akıllı mı, deli mi diye ?
Seyahatle kalın,
Sevgiler.
Romantik Yol Yazıları;
Ekrandan sıra numaranızı takip edip, kartınızı makinada okutuyorsunuz hepsi bu.
Burada ne kadar çok çocuğunu taşıyan ebeveyn var inanamıyorum, sanırım bebekle gezmekten sadece bizim milletimiz korkuyor, yabancılar 3 çocuklu bile olsalar inanılmaz rahatlar.
İdeal baba :) |
İçeri girince inanılmaz heyecanlanıyorum ama tabii merdivenleri çıktıkça heyecanım yerini ahlayıp vahlamaya bırakıyor. Çıktıkça çıktık, bitmek bilmedi bir türlü.
Şatonun içini gezmek yaklaşık 35 dakika sürüyor, biz İngilizce rehber bulamadığımızdan Almanca dinliyoruz açıklamaları, ben sadece gülümsüyorum ve ne dedi, ne dedi diye sevgiliyi bezdiriyorum. Allahtan O, konuya hakim de bana çevirip duruyor tüm tur boyunca.
Ludwig, ünlü Alman müzisyen Wagner'in hayranı (hatta sonradan samimi bir arkadaşı) bu şatoya hiç gelip görmemiş olsa da 4.katında kendisine ithafen hazırlanmış bir "şarkıcılar salonu" bulunuyor. Şatonun genelinde de şarkıcının operalarına ait pasajlar yer alıyor.
Şatonun tamamını gezemiyorsunuz ne yazık ki sadece ikamet edilen bölümler açık. Bu arada 2.kat henüz bitirilmemiş haliyle duruyormuş, orayı da bu yüzden es geçiyoruz.
Çoğumuzun yatak odasından küçük olan ve ruhumu sıkan Kralın odası beni çok şaşırttı, odada ilgi çekici en önemli şey, dini bütün kralımızın Notre Dame kilisesi gibi dizayn ettirdiği, tahta işçiliğinin bile 4 yıl sürdüğü, insanda boğulacakmış hissi uyandıran yatağı.
Ludwig'in yatak odası |
Bu kadar para harcadığı sarayına yapay kayalarla inşa ettirdiği mağara, gösterişli ve devasa büyüklükteki Kraliyet Salonu, ağırlığı yaklaşık 1 ton olan şamdanın tek bir tanesinde 600 mum yandığını söylesem sanırım heybetini gözünüzün önüne getirebilirsiniz.
Bitmesini beklediği 17 yıl boyunca, ailesinin sarayı olan Hohenschwangen de kalmış ve Marienbrücke köprüsünde eserini devamlı hayranlıkla ve heyecanla izlemiş kendisi.
Şatonun yakınında resim çekmek hayli zor, çünkü çok büyük o yüzden şatoyu kadraja sığdırmak isteyen herkes bu köprüye gidiyor, kanguruda çocukla biraz sıkıntılı olduğundan biz gitmedik ama sizin aklınızda olsun.
İnternet aleminde gördüğünüz şato fotoğraflarının büyük çoğunluğu, Ludwig'in şatosunu izlediği bu köprüden.
Marienbrück köprüsü ve Şato |
Bittiğinde, ülkenin bütün kaynaklarını şatosuna aktaran kral, bakanları tarafından suçlanmış ve cezalandırılmış.
Ardından, psikiyatri komitesi toplanarak kralın psikolojik rahatsızlığı olduğunu açıklamış ve ceza olarak Starnberg gölü üzerindeki Berg şatosuna gönderilmiş.
Nasıl bir işkence yapılmış adama aslında. Sen o kadar ümitle bekle ama başka yere gönderil. Tabii ardından en fazla 1,5 metre derinlikteki gölde, doktoru ile birlikte cesetleri bulunmuş..
Geri dönüş için otobüsün bizi bıraktığı noktaya yürüyüp uzunca bir kuyruk bekledik, neredeyse ayrı otobüslerde seyahat edecektik.
Otobüs kuyruğu |
İnşallah bir gün bu pozu çekmek için yeniden gelirim |
Eskiden bu çizmeleri erkekler mi giyiyormuş :) |
Seyahatle kalın,
Sevgiler.
Romantik Yol Yazıları;
- Almanya / Heidelberg
- Almanya / Heidelberg-Frankfurt
- Almanya / Schillingsfürst - Feuchtwangen
- Almanya / Wertheim - Würzburg
- Almanya Gezisi / Rothenburg
- ROMANTİK YOL / ALMANYA GEZİ REHBERİ
- OCTOBERFEST !!!
İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar;
- 2013 NASIL GEÇTİ / 2. Bölüm
- ADATEPE KÖYÜ / KAZDAĞLARI GEZİSİ - Yeni !!
- AYVALIK'A GİTMEK İÇİN 10 HARİKA NEDEN - Yeni !!
- Antik Zeytin Hotel - Bodrum
- BADEMLİ - DİKİLİ / FAME BEACH
- BERGAMA ASKLEPİON GEZİSİ
- Bebek ile Tatil Nasıl Geçer ???
- Divan Palmira Otel - Bodrum
- Doğanbey (Domatia) Rum Köyü
- Dünyanın en küçük ülkesi; VATİKAN
- EJDERHA MAĞARALARI (Drach Caves) / MALLORCA - Yeni !!
- EN GÜZEL PİKNİK ALANLARI
- Ege'de Çok Bilinmeyen 30 Gezilecek Yer
- FETHİYE GEZİ REHBERİ - Yeni !!
- Fethiye'de adrenalin dolu bir tatil için 5 öneri
- GAZİANTEP GEZİ REHBERİ
- GAZİANTEP GEZİSİ - 1
- GAZİANTEP GEZİSİ - 2
- GAZİANTEP GEZİSİ - 3
- GAZİANTEP GEZİSİ - SON :(
- GAZİANTEP TEN NELER ALDIM
- GEZİMANYA SÖYLEŞİM...
- GÖBEKLİTEPE - BALIKLI GÖL
- Güzeller güzeli; Mordoğan-Karaburun
- KAHVALTI MEKANLARI - PART 4
- KARAGÖL GEZİSİ
- KAYRA BEACH / DİKİLİ
- KIBRIS (Cyprus) ADASI GEZİLECEK YERLER
- Kirazlı Köyü / Hafta Sonu Kaçamağı
- Kozak ve Çam Fıstıkları
- Midilli (Lesbos) Adası Gezi Rehberi
- MİDİLLİ GEZİSİ - 1.BÖLÜM
- MİDİLLİ GEZİSİ - 2.BÖLÜM
- MİDİLLİ GEZİSİ - 3.BÖLÜM
- MİDİLLİ GEZİSİ - 4.BÖLÜM
- MİDİLLİ'DE YAZ - 1.Bölüm
- MİDİLLİ'DE YAZ - 2.Bölüm
- MİDİLLİ'DE YAZ - 3.Bölüm
- MİDİLLİ'DE YAZ - 4.Bölüm
- OCTOBERFEST !!!
- OHAL Nedir? Bizleri Nasıl Etkileyecek?
- Palamutbükü-Datça / 2014
- ROMA'yı Keşfetmeye Hazır Mısın?
- SAKIZ (Chios) ADASI PLAJLARI
- SAKIZ ADASI (Chios) GEZİSİ - 1.BÖLÜM
- SAKIZ ADASI (Chios) GEZİSİ - 2.BÖLÜM
- SEYREK - HOBİ PARK
- Sevgili Günlük / Almanya'ya doğru
- Sevgilimin Doğum Günü / 2014
- Suların yuttuğu; HALFETİ
- Sutüven Şelalesi / Hasanboğuldu
- Taşlaşmış Şehrin laneti; POMPEI
- Teos Park-Sığacık/Seferihisar
- Türkiye'nin En Büyük Uçak Restoranı - Yeni !!
Rüya gibi bir yer ve siz çok güzel anlatmışsınız. Teşekkürler.
YanıtlaSilCok tatlisiniz tesekkur ederim
SilFestivale daha önce katılmıştım ve çok keyif almıştım. Teşekkürler
YanıtlaSil