Hatay'a 2 defa gitme şansına sahip oldum, fakat bence asıl şansım; beni gezdiren, Hatay'ı adım adım tanıtan üniversite arkadaşlarımın Hatay'ın yerlisi olmasıydı sanırım.
Pazar günleri yapmayı en sevdiğim aktiviteler kesinlikle; daha önce gitmediğim bir mekanda kahvaltı yapmak ve etrafımızda bulunan birbirinden güzel köyleri keşfetmek.
Ege'ye bahar çok yakışıyor, havalar tam da şirin köyleri keşfetme vakti. Biz de güneşin parlayan yüzünü görünce biraz D vitamini stoklamak için kendimizi, en sevdiğim yere yani yollara atıyoruz
Kara kış geldi çattı. Yağmur, soğuk, kar kapımızı çalıyor bu aralar. En iyi plaj aramaları rafa kalkıp, yerini Spa ve şifalı suların olduğu termal otel tatillerine bıraktı.
Yeşilyurt Köyünü ardımızda bıraktık şimdi istikamet Truva Antik Kenti. Bu arada köyden anayola çıktıktan yaklaşık 5 dakika sonra sol tarafta müthiş manzaralı bir çaybahçesi var.
Bir zamanlar Doğu'nun Kraliçesi
olarak adlandırılan Hatay'ın adını duyunca bir çoğumuzun karnı
acıksa da aslında birbirinden güzel avlulu evleri, mozaikleri,
zengin tarihi, sıcacık kalpli insanları, yaylaları ile Hatay;
sadece bir mutfaktan ibaret olmadığını bu gezimizde bize fazlasıyla kanıtladı.
Pazar sabahları sevgilimden duymayı en sevdiğim söz "bugün nereye gidelim aşkım", işte yine böyle güzel bir hafta sonu, sevgili tatlı tatlı soruyor o muhteşem soruyu.
Fethiye hepimiz için Ölüdeniz'i hatırlatsa da aslından bundan çok daha fazlası, kafanızı çevirdiğiniz her yerde bir antik kente rastlamanız, Saklıkent gibi
Egenin incisi unvanını sonuna kadar hak eden mavi ve yeşilin sımsıcak kucaklaştığı Ayvalık, bir defa gidenlerin bile müdavimi olacağı kadar güzel bir ilçe
Pazar günü istikameti Adatepe Köyü
olarak belirleyip düştük yollara, Aliağa’dan 180 Km’lik bir yolu sadece bir köy
görmek için gitmek bazılarına göre saçmalık olsa da
UCUZ UÇAK BİLETİ NASIL BULUNUR