Trabzon'dan Batum'a uzanan birbirinden güzel ve keyifli 8 günü yazmak için buradayım ama neresinden, nasıl başlasam
bir türlü karar veremedim.
Bazı yerler için sözcükler yetmez ya aynen öyle oldu. Karadeniz turu biz daha evlenmeden önce, tavla oyununda kaybettiğim bir bahisti. (Hayatımda ilk defa yenildim sevgiliye ve onda da Karadeniz turu kaybettim iyi mi)
Gezi mottomuz, "gençken uzakları, yaşlanınca yakınları gez" olduğu için, bolca yurtdışı seyahati yaptık. Açıkçası "Karadeniz'in yeşili güzeldir" diyordu dilimiz ama yaz tatillerimizi yine de uzak rotalardan yana kullanmayı tercih ediyorduk.
Hatta gitmeye bir hafta kala, tüm planları yapmışken "acaba yaylalarda, devamlı yeşilin arasında sıkılır mıyız" diye bile düşündüm itiraf edeyim :)
Bu yazı dizisi aslında, hakkında önceleri hiçbir doğru tahminde bulunamadığım, gördüğüm an ise yeniden gelme planları yaptığım bir güzelliği anlatıyor olacak.
Ulaşım
![]() |
Pegasus ile İzmir-Trabzon |
![]() |
Trabzon havaalanı, otobüs terminali havasında |
Bu yüzden millerimizi kullanarak İzmir-Trabzon uçuşumuzu satın aldık. Millerle almasaydık kişi başı 600 TL olacaktı bilet fiyatı (gidiş-dönüş). Ne yazık ki yaz mevsimi Karadeniz'in tam sezonu olduğu için uçak biletlerinden, otel fiyatlarına kadar her şey pek bir pahalı geldi bize.
Karadeniz'e Hangi Mevsim Gitmeli
Buranın sezonu Haziran'dan Eylül sonuna kadar olan zamanı kapsıyor. En ideali ise Ağustos - Eylül.
Temmuz ayında bile, 2000 metrelere çıktığınız yaylalarda manzara yerine uçsuz bucaksız bir bulut sisi ile karşılaşabiliyorsunuz.
Biz Pokut'ta kaldığımız Platoda Molaya sorduk ve en güzel zamanın Eylül ayı (20 sine kadar olan zamanı) oduğunu öğrendik. Tabi bu işler biraz da şans meselesi Haziran ayında enfes manzaralar görenler olmuştur mutlaka aramızda
Bu yazı Trabzon yazısı ama bu bilgi tüm Karadeniz için geçerli elbette :)
Araç
Bu arada eğer ki yaylalara çıkacaksanız (ki bence mutlaka çıkın, asıl güzel kısmı burası) 4x4 bir araç kiralayın, en kötü Duster olsun.
Eeee aklı veriyorsun da sen niye Linea kiraladın dersen, haklısınız derim :)
Şöyle bir durum var, Araplar Karadeniz'de her şeyi sahiplenmişler, gidince göreceksiniz. Biz gitmeden 1 hafta önce araç aramaya başladık ve o da ne, kimsede Duster bile yok, hatta araç yok desem yeridir. Bula bula Linea bulabildik.
Bir de, (bunu giden arkadaşlarımdan ve yayladaki otel sahiplerinden duydum), siz 4x4 araç ayırtıp parasını ödüyorsunuz ama gidince ne yazık ki kalmadı deyip minyatür bir arabaya razı ediyorlar. Zaten el mecbur, kimse de araç bulmak mümkün olmuyor o saatten sonra. Sonra gelsin sinir krizleri :)
Ya büyük firmalardan (Sixt gibi) aracınızı ayırtın yada güvendiğiniz birilerini araya sokmaya çalışın, en son seçenek de kaderinize razı olun :)
Ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar, Araplar'da para çok ve her daim para kazanıyor :)
Konaklama
Airbnb den ev bulayım diye ararken bir de baktım ki ilanların çoğu Arapça :( Airbnb olmasına rağmen yine de fiyatlar uçuk.
Tanıdıklara da sorduk ve daha uyguna bulamayınca havalimanına yaklaşık 10 dakika mesafedeki Andalouse Suit Otel'de konaklamaya karar verdik. Geceliği 500 TL den :)
Bu arada havalimanı ile merkez yaklaşık 10-15 dakika sürüyor ve otelin taksisi bizden 40 TL aldı (müşteri indirimi de yapmış normalde 50 TL imiş) kazıklandık ne yazık ki ama taksimetresi olmayan araca binen bizde kabahat)
Otel bakımlı ve güzeldi ama sanırım tek Türk bizdik, hatta çalışanları bile Araptı. Çok duyduğum bir şey olsa da yine de garipsedim. Yanlış anlaşılmasın Araplara karşı değilim sadece Türk'ten çok Arap görmeyi beklemiyordum.
Trabzon'da eğer Andalouse'de kalmasaydım denizin hemen kıyısında bulunan Ramada Plaza Otel'i tercih ederdim. Gözümü açınca denizin içinde olmak müthiş bir his olmalı.
Eğer şehrin göbeğinde olmak isterseniz Meydan Park'a 2 dakikalık yürüme mesafesinde olan Zorlu Grand Oteli de tercih edebilirsiniz.
Tavsiye edilen yerler arasında, Zağnospaşa Konakları, Kuhla Otel (havalimanına yakın), Horon Otel (merkeze yakın) de vardı. Otel konusunda kararsızlığa düşerseniz inceleyebilirsiniz.
Yemek Tavsiyeleri
Akçaabat Köftecisi
Navigasyon merkezde bir tane bulsa da, adresini sorduğumuz minibüs şoförü, Akçaabat'taki restoranlarını önerdi. Zaten arası 15-20 dakika mesafede, bize ters tarafta olmasına rağmen bastık gittik.
İyi ki de gitmişiz denizin kıyısında, muhteşem bir çocuk bahçesi olan keyifli bir yermiş. Köfte sevmeyen benim için Akçaabat köftesi idare ederdi ama asıl yemek sonrası ikram edilen çıtır çıtır, şerbeti daha yeni dökülmüş fındıklı baklavası harikaydı.
![]() |
Tadı damağımda kaldı |
Karnımızı tıka basa doyurunca yolda yemek için de satın aldık. Aslında ben karnım doyunca, "nasılsa Trabzon'dayız her yerde vardır" teziyle sevgiliyi vazgeçirmeye çalışsam da O riske girmek istemedi.
İyi ki de öyle yapmış çünkü bu baklava Cemil Ustaya özelmiş, bir daha hiçbir yerde görmedik. Tatil boyunca canımız tatlı çektikçe de afiyetle yedik :)
![]() |
Cemil Usta; Akçaabat Köfte |
Akçaabat Köftesi için bir başka öneri de daha ufak ve salaş olan, Tripadvisor da birinci sırada çıkan Köfteci Ali. Biz deniz kıyısında oturmayı tercih ettiğimiz için tadına bakamadık, yiyen olursa yoruma beklerim :)
Tarihi Kalkanoğlu Pilavcısı
1853 yılında (Osmanlı-Rus savaşı), pilavcıbaşı lakaplı Süleyman Ağa ordunun yiyecek ihtiyacını karşılamak için Trabzon'a getiriliyor. Dönemin valisi, Süleyman Ağa'ya gözkararı dağıtmanın askerler arasında adil olmayacağını, terazi ile ölçerek vermesi gerektiğini söylüyor.
Savaş bitiyor, Süleyman Ağa, Trabzon'da kalarak pilav satmaya devam ediyor, başka bir yerde pilav gramla satılıyor mu bilmiyorum ama dededen toruna aynı gelenek devam ettiğinden burada gramla yiyebiliyorsunuz.
Pilav, kavurma ve kurufasülye'yi beraber yemek adetten. Genelde 16:00 dan sonra pilav kalmıyor haberiniz olsun. 250 Gram pilav bir kişi için fazlaca yeterli geliyormuş.
Biz ne yazık ki Pazar günü Trabzon'a vardık ve yine Pazar günü İzmir'e geri döndük, maalesef ki ikisinde de kapalıydı :(
Hamsiköy de Sütlaç, Boztepe'de Kahvaltı, Bordo Mavi restoran'da balık, Rüştü'nün fırınında pide, Nejla Hanım'da Laz böreği de diğer tavsiye edilen yerlerden.
Gezilecek Yerler
Ayasofya Müzesi
![]() |
Sahil yolundan net olarak gözüküyor (Resim Google dan) |
En çok ilgi çeken yeri (Selçuklu İslam döneminden kalan) Güney cephesinde Adem ile Havva nın yaratılışları, cennet hayatları, yasak elmayı yemeleri ve cennetten kovulmaları, ardından da ilk cinayetin tasvir edildiği bölümü.
Fatih mahallesinde yer alan müzeye merkezden dolmuşlar kalkıyor. Sahile çok yakın ve yoldan muazzam bir şekilde görülüyor.
Müze kartınız varsa ücretsiz aksi halde giriş ücreti 8 TL
Atatürk Köşkü Müzesi
Atatürk, Trabzon'u ziyaret ettiğinde 2 gece bu köşk de konaklamış ve Türk tarihi için sonsuza dek unutulmayacak bir anı bırakmış.
11 Haziran 1937 gecesi, bu köşkte tüm malvarlığını canından çok sevdiği Türk Ulusuna bıraktığını açıklamış ve listesini hazırlayıp Başbakana göndermiş.
"İnsanın serveti manevi kişiliğinde olmalıdır. Mal ve Mülk bana ağırlık veriyor. Bunları milletime vermekten ferahlık duyuyorum" Mustafa Kemal Atatürk - 1937
Minik bir not: Bu köşkün bağışlanması ne yazık ki Atatürk'ün ölümüne yetişmemiş ve 1942 yılında kardeşi Makbule Boysan tarafından yapılabilmiştir.
Soğuksu mahallesinde yer alan müzede Atatürk'e ait tablolar, mobilya ve porselenler sergilenmekte.
İçi kadar ve hatta belki daha da fazla güzelliğe sahip olan bahçesi mutlaka görülmeye değer.
Hamsi Köy
Hemen köyün girişinde bulunan Osman Ustanın Lokantası, sütlaç konusunda en çok tavsiye edilen yerlerden. Diğer bir öneri ise Niyazi Usta'nın sütlacı.
![]() |
Hamsiköy |
Trabzon'a 48 Km mesafede bulunan Hamsiköy'ü görenler, "Karadeniz'de en beğendiğim yer" yorumlarını yaparsa şaşırmayın, sadece sütlacı değil ortamı da harika.
Bu arada gitmeden önce hamsisi meşhur sanıyordum adından dolayı, fakat sonradan onun Arapça'daki hamse (beş) den geldiğini öğrendim. Eskiden ipekyolunun üzerinde bulunuyormuş ve burada 5 köy varmış, (şu an 20). Hamsi umarak gitmeyin diye yazmak istedim :)
Sümela Manastırı
Manastıra ulaşmak için araçtan inip 300 metrelik bir parkuru da yürümek gerekiyor
Burası vadiden 300 metre yükseklikte bir dağın yamacına, kayaların oyulmasıyla oluşturulmuş ve Hristiyanlar için özel olan inziva yerlerinden biriymiş. Halk arasında bilinen adı ise Meryem Ana.
Sadece kilise kısmından oluşmuyor, bunun yanında, şapeller, misafirhane, mutfak, kütüphane, öğrenci odalarıyla birlikte geniş bir alana yayılmış durumda
İlk olarak kilise olarak düzenlenmiş ama sonradan manastıra çevrilmiş olduğu düşünülüyor ama buna ait bir kayıt da bulunamamış.
Rivayet odur ki; Atinalı keşişler Barnabas ve Sophroinos rüyalarında Meryem Ana ve İsa yı görürler, ikisi de birbirinden habersiz olarak Sümela Manastırının olduğu yere gelir, aynı rüyayı gördüklerini anlayınca Sümela Manastırının inşasına başlarlar.
Sümela nın adını; "siyah" anlamına gelen "melas" tan aldığı düşünülüyor
Bir zamanlar karakol olarak kullanılmış, Osmanlı zamanında bile özenle korunmuş, günümüze geldiğinde ise duvarlarına aşk sözcükleri karalanmış hali ile utanmamız gereken bir nokta haline gelmiş :(
Birkaç yıldır süren restorasyon halen devam ediyor (Temmuz 2018), umarım en kısa sürede eski şatafatlı hali ile açılır biz de içini zevkle gezme şansına sahip olabiliriz.
Boztepe
Kapalı çardaklar, çay bahçesi şeklinde dizayn edilmiş ortamı, enfes fotoğraflar çekmek için şahane.
Uzungöl
Uzungöl ile ilgili o kadar iç karartıcı şey duydum ki gitmeden önce, az kalsın planımdan çıkaracaktım. İyi ki yapmamışım.
Arap turist akınına uğradığı, gölün etrafında her tarafın beton yığını olduğu tüm Türkiye tarafından korku dolu gözlerle izleniyor ama kimsenin bu konu hakkında yaptığı bir şey yok. Bu kısmı kenara bırakabilirsek Uzungöl gerçekten bir doğa harikası.
Trabzon'dan Uzungöl arası 97 Km. Birkaç viraj hariç yol çok güzel. Hatta Uzungöl'e yaklaşırken hemen sağınızda kalan Meryemli'de ufak bir mola vermezseniz çok şey kaybedersiniz. Suyun gücü, ortamın güzelliği karşısında Allah'ım ben ne güzel bir yere geldim diye çığlık atmamak mümkün değil.
![]() |
Meryemli Molası |
Uzungöl'e girer girmez inanılmaz bir trafik karşılıyor bizi. Her aracın içinde sabırsız bir Arap turist, karşıdan karşıya geçenler, her yer yabancı.
100 metre için birden çok kaza atlattığımız için açık yüreklilikle söyleyebilirim ki trafik feci kötü.
Biz hava kararmadan Uzungöl'ü o Google amcada gördüğüm haliyle izlemek için Garester Yaylasına çıkmaya karar veriyoruz. Hem belki dönene kadar gölün kenarı da biraz sakinleşir.
Aşağıdan bakınca çok uzun bir mesafe gibi gözükse de araç ile 10 dakikada Kar Otel'in keyifli terasına ulaşıyoruz.
Buranın üstünde bir cafe daha var ama daracık yolda fazladan stres yaşamanın anlamı yok kesinlikle buradan da manzara şahane ve çalışanları da inanılmaz ilgili.
![]() |
Kar Otelin Terası |
Yol çok korkunç olmasa da karşıdan araç geldiğinde ve siz yokuşta kaldıysanız sıkıntı çıkabiliyor, önümüzdeki bir araç geri kayarak çöp tenekesine çarpınca gözümüz korkmadı değil açıkçası.
Otelin önüne gelene kadar aradığım manzarayı bir türlü göremedim, hava kararmaya yakın, sevgili stres ama terasa çıktığımız an herkesin ağzı kulaklarında :)
Kar Otelde mutlaka sütlaç yemeli ve yanında semaverde çay içmeli, Karadenizde ilk yediğim sütlaç olmasından mı bilmiyorum ama sanki daha önce bu kadar güzelini hiç tatmamışım gibi geldi.
![]() |
Bulutlar yavaş yavaş aşağı iniyor |
Tüm yol yorgunluğumuzu unuttuk burada, hatta keşke bir gece kalıp dinlenseymişiz bile dedik ama sonradan göl kenarına inince off ucuz kurtulduk demeyi de ihmal etmedik :)
Terasta oturduğumuzda hava çok açık olmasına rağmen gitgide bulutlar aşağıya inmeye başladı, masalda gibi hissettim kendimi.
Garson amca oğlumu, kızına aldıktan ve bolca siyaset muhabbeti ettikten sonra (burada herkes siyasetten konuşmaya bayılıyor) ayrılma vakti geliyor.
Yol kenarındaki evlere takılıyor gözüm, her birinin bahçesinde mezar taşları var, daha sonra bunu Rize'de de bolca göreceğim. Sevdiklerini evlerinin önüne gömmüşler zamanında. Eski oldukları her halinden belli. Düşünüyorum da ben gece olunca korkardım herhalde :)
Göl kenarı, yukarıdan daha rüzgarlı, üşüyoruz. Anlatıldığından fazlası var burada, gölün güzelliği etrafını saran oteller, pansiyonlar ve cafelerle kaybolmuş.
Neden hemen yanında bu yapılara izin verilmiş, araç trafiğine neden kapatılmamış diye binlerce soru geçiyor aklımdan.
![]() |
Üzücü Tablo :( |
Etrafında yürüyoruz o kadar kalabalık ki, her yer siyah çarşaflı kadınlarla, esmer adam ve çocuklarla dolu. Hiç Türk görmedim desem yeri var.
Buranın ikonu haline gelmiş, tüm fotoğraflarda baş köşede duran camiye bakıyorum, nasıl da güzel bir yer.
Gördüğüm masal bitmesin diye fazla oyalanmadan ayrılıyoruz buradan.
Aklımda hep bu haliyle kalsın istiyorum :)
Bol bol gezerek ve durmadan yiyerek geçirdiğimiz Trabzon'un ardından Rize'ye doğru yol alıyoruz, sonrası yemyeşil, huzurlu bir gezi.
O ana kadar bilmesek de Doğu Karadeniz turu asıl şimdi başlıyormuş. 2000 rakımlı yaylalar, efsane şelaleler, enfes yemekler hepsi bir sonraki yazımda ...
![]() |
Palovit Şelalesi |
Birlikte Karadeniz''i keşfetmeye,şelalelerin gücünü hissetmeye, Gito ve Pokut yaylalarında muhteşem manzaralar izlemeye var mısınız?
Öyleyse devamı çok yakında...
Kısa ama ayrıntılı bilgiler verdiğim, seyahat ile ilgili tüm detayları, tam da gezerken paylaştığım Instagram ve Facebook hesaplarıma beklerim. Güzel sürprizler de oluyor, mesela tatil dönüşlerinde şirin hediyeler getiriyorum sizler için :)
Sevgiler
İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar;
- Almanya / Heidelberg
- Almanya / Heidelberg-Frankfurt
- Almanya / Schillingsfürst - Feuchtwangen
- Almanya / Wertheim - Würzburg
- Almanya Gezisi / Rothenburg
- Antik Zeytin Hotel - Bodrum
- BADEMLİ - DİKİLİ / FAME BEACH
- BERGAMA ASKLEPİON GEZİSİ
- Bebek ile Tatil Nasıl Geçer ???
- Divan Palmira Otel - Bodrum
- Doğanbey (Domatia) Rum Köyü
- Dünyanın en küçük ülkesi; VATİKAN
- EJDERHA MAĞARALARI (Drach Caves) / MALLORCA - Yeni !!
- EN GÜZEL PİKNİK ALANLARI
- Ege'de Çok Bilinmeyen 30 Gezilecek Yer
- FETHİYE GEZİ REHBERİ - Yeni !!
- Fethiye'de adrenalin dolu bir tatil için 5 öneri
- GAZİANTEP GEZİ REHBERİ
- GAZİANTEP GEZİSİ - 1
- GAZİANTEP GEZİSİ - 2
- GAZİANTEP GEZİSİ - 3
- GAZİANTEP GEZİSİ - SON :(
- GAZİANTEP TEN NELER ALDIM
- GEZİMANYA SÖYLEŞİM...
- GÖBEKLİTEPE - BALIKLI GÖL
- Güzeller güzeli; Mordoğan-Karaburun
- KAHVALTI MEKANLARI - PART 4
- KARAGÖL GEZİSİ
- KAYRA BEACH / DİKİLİ
- KIBRIS (Cyprus) ADASI GEZİLECEK YERLER
- Kirazlı Köyü / Hafta Sonu Kaçamağı
- Kozak ve Çam Fıstıkları
- Midilli (Lesbos) Adası Gezi Rehberi
- MİDİLLİ GEZİSİ - 1.BÖLÜM
- MİDİLLİ GEZİSİ - 2.BÖLÜM
- MİDİLLİ GEZİSİ - 3.BÖLÜM
- MİDİLLİ GEZİSİ - 4.BÖLÜM
- MİDİLLİ'DE YAZ - 1.Bölüm
- MİDİLLİ'DE YAZ - 2.Bölüm
- MİDİLLİ'DE YAZ - 3.Bölüm
- MİDİLLİ'DE YAZ - 4.Bölüm
- OCTOBERFEST !!!
- OHAL Nedir? Bizleri Nasıl Etkileyecek?
- Palamutbükü-Datça / 2014
- ROMA'yı Keşfetmeye Hazır Mısın?
- SAKIZ (Chios) ADASI PLAJLARI
- SAKIZ ADASI (Chios) GEZİSİ - 1.BÖLÜM
- SAKIZ ADASI (Chios) GEZİSİ - 2.BÖLÜM
- SEYREK - HOBİ PARK
- Sevgili Günlük / Almanya'ya doğru
- Sevgilimin Doğum Günü / 2014
- Suların yuttuğu; HALFETİ
- Sutüven Şelalesi / Hasanboğuldu
- Taşlaşmış Şehrin laneti; POMPEI
- Teos Park-Sığacık/Seferihisar
- Türkiye'nin En Büyük Uçak Restoranı - Yeni !!
0 yorum:
Pekiii sen bu konu ile ilgili ne düşünüyorsun? Yorumunu yaz ben Özlem e iletirim... :))