Navigation Menu

SAKIZ ADASI (Chios) GEZİSİ - 1.BÖLÜM


Bu yazımda size bol bol deniz, huzur, kalamar ve Arman'ı anlatacağım. Çünkü yıllık iznimizi aldık ve program da bayağı karışık.

Öncelikli hedefimiz Mallorca, fakat direkt uçuş olmadığı için İzmir'den aktarma yapabileceğimiz yerler içinden Münih'i seçiyoruz. Buraya kadar tamam ee bir de vize konusu var, Almanya'nın kısa süreli verdiğini dikkate alınca her zamanki gibi Yunanistan Vizesi ile gitmeye karar veriyoruz.

İşte Sakız Adası da bu şekilde dahil oluyor programımıza. Sonuna kadar bekleyemeyeceğim, baştan söyleyeyim burası bir cennet.

Biz geçen sefer de Yunanistan vizesine başvurup 6 aylık almıştık, o zaman parmak izi de vermiştik. Bu defa Arman ile ben başvuruya gitmedik (parmak izi olmasaydı paşa paşa gidip telef olacaktık oralarda) sevgilim üçümüzün de işlemlerini halledebildi. 

Telefonla aracı şirketi aradığımızda çocuk için noterden muvaffakatname vermem gerektiğini söylediler, (ki sonra başvuruda gereksiz olduğunu öğrendiğimiz için 60 TL boşuna gitti) onun haricinde hangi ilden başvurduğunuza bağlı olarak yapacağınız işlemler değişiyor, biz İzmir'den başvurduk ve VFS Global harici başvuru kabul etmediğini öğrendik konsolosluğun.

En önemli konulardan bir tanesi daha önceden pasaportunuzda Kıbrıs vizesi olmaması, yoksa Yunanistan'a almıyorlar sizi kesinlikle.

Vize ile ilgili ayrıntılı bir yazıyı daha sonra bloguma ekleyeceğim ama şimdi size tatilden bahsetmek istiyorum.

chios, sakız adası, yunanistan, greece, yunan adası, ne yapılır, nerede kalınır, mesta, pyrgi, olympi, köy, agia dynami, glari, mersinidi, feribot, sunrise, çeşme, gezi, liman

Aylar öncesinden gideceğimiz yerleri belirledik, ve ben "bayan program" olarak başladım araştırmalara. Önce ne ile gideceğiz, hangi otellerde konaklayacağız kısmını halletmek lazım çünkü uçak biletleri gün geçtikçe fiyat olarak artıyor, istediğimiz oteller de ise yer kalmıyor.

Sakız adası için Çeşme'den feribotlar kalkıyor, Ertürk, Egebirlik, Turyol gibi seçenekler var, fakat ben konuyu detaylı araştırınca Sun Rise adlı şirketin feribotunun daha ufak olduğunu, bundan dolayı, daha hızlı gittiğini ve diğer şirketlerden önce adaya ulaştığını öğreniyorum. Bu sayede gümrük sırası asgariye inmiş oluyor elbette. Feribot parası yetişkin gidiş geliş 25, bebek ise 2 Euro.

Otel konusunda Booking'den yardım alıp, kapısının önünde muhteşem bir plajı bulunan Theoxenia Otel'i ayarlıyorum, fakat sonra oteli telefonla aramanın daha mantıklı bir fikir olduğu aklıma geliyor, veee kahvaltı dahil fiyatı bile Booking'den ucuza rezerve ediyoruz. 

Sahibi Rose çok tatlı bir bayan, pimpirikli sevgilimin onlarca mailine bile bıkmadan usanmadan cevap verdi, sonunda balkonunda güneşlenmek için şezlonglar bulunan, tertemiz bir oda ayarladı, ben olsam git kardeşim başımdan der basardım yaygarayı.


Hatta oda ayarlamakla kalmadı, üstüne bir de araba kiraladı :)

Beklenen gün geldi çattı, Sakız adasında 2 gece geçirip eve geleceğiz, ertesi gün Münih'e uçup konaklayacağız, ardından da Mallorca'da 7 gece geçireceğiz. Yooo bitmedi sonra tekrar Münih'e uçup 3 gece kalıp Türkiye'ye döneceğiz. 

Valla ben yazarken yoruldum. 16 aylık Arman'la böyle bir geziye kalkışmak bazılarına göre büyük cesaret, bazı yerlerde isyan noktasına geldiğim doğrudur, ama şu an sorsanız yine aynı şekilde bir tatil yapardım hiç tereddütsüz.

Pazar günü sabah 09:30 da olan feribot için biz 06:30 da evden çıkıyoruz, yoo Aliağa ile Çeşme arası 1,5 saat en fazla ama biliyorsunuz ki biz de bir Metin var, 5 saat önceden gitmezse rahat edemeyen. Bu durumda bile neden 06:00 da çıkmadık diye gidene kadar bıdı bıdı etti Armanla bana :)

Böyle durumlarda 1,5 yaşındaki Arman bile duymamazlıktan gelmeyi öğrendi, camdan dışarı bakıyor artık :)

Navigasyon yardımı ile Sunrise Turun önündeyiz, aman yarabbim kapalı!

Kapısına bakınca, Ulusoy Limanının orada olduklarını belirten bir kağıt gördük de içimiz rahatladı. Şirketlerin çoğu oradaymış meğerse.

Şansımıza limanın kapısının önünde park yeri bulup biletlerimizi alıyoruz, görevli arkadaş, arabanın burada kalabileceğini söylüyor, bizimki "yok ya bırakırım otoparka günlüğü 25 TL den" diye düşünse de adam; burada gördüğünüz tüm araçlar şu an Sakız'da deyince bu fikrinden vazgeçip, parası cebinde bir süre daha kalabildi. Tabii ben sonradan onları bir güzel yedim o ayrı :)

Gümrük kapısından girince insan ister istemez geriliyor, tam güvenlikten geçecekken, Arman ile beni kenardan içeri alıyorlar, ah be güzelim ne düşüncelisiniz siz böyle. Memur amca gülümsüyor, hiç alışık olmadığımız görüntüler bunlar.

Ohal zamanı olduğu için biraz endişe ediyorduk gümrükte sorun yaratırlar mı diye, yanımıza tüm gerekecek evrakları aldık, fakat SGK dökümü haricinde bir şey istemediler, ona da sadece birkaç dakika bakıp geri verdiler bize.

Koca kişisine kızdık falan ama feribotun kalkmasına sadece 10 dakika kala yetişebildik, gerçekten diğerlerine nazaran daha ufak bir feribot, dışarısı çok rüzgarlı olur düşüncesi ile alt kata iniyoruz. Allah'ım burada da bir klima var, sanırsın poyraz çıkmış, dışarısı daha iyiydi sanırım :)

chios, sakız adası, yunanistan, greece, yunan adası, ne yapılır, nerede kalınır, mesta, pyrgi, olympi, köy, agia dynami, glari, mersinidi, feribot, sunrise, çeşme, gezi, liman

Ben Arman'ı babasına bırakıp size bu fotoğrafı çekebilmek için hayatımı riske atıyorum valla, boool boool sallanan, dalgalarla boğuşan feribotun ön kısmına gidince herkes yüzüme garip şekilde baktığında anlıyorum bunu, makinayı mı tutayım, kendim mi tutunayım bilemedim,

35 dakikada Sakız adasına giriyoruz, ben Arman'ı kangurusuna koyup inmeye hazırlık yaparken Türk bir karı koca gülmeye başlıyor, aynı torba gibi oldu diyeymiş :) Tabii Armoş'un pek umrunda değil başlıyor uyumaya, kangurum seni çok seviyorummmm.

Feribottan inip, gümrükte sıraya giriyoruz, önümüzde 1 kişi var, hemen geçeriz diye sevinirken sıra bize geliyor, adam Metin'e bakıyor da bakıyorrr, anne adını, baba adını soruyor, taktı bir kere (bey amca o benim hiç heveslenme), yan sıra ilerliyor, bizden sonrakiler bile geçiyor ama biz hala bakışıyoruz. Sonra pek de istemeye istemeye vuruyor kaşeyi.

Kiraladığımız arabayı görünce derin bir oh çekiyoruz, şirin bir Kia Picanto. Adalarda hep minik araba kiralıyoruz, benim 193 cm lik kocam içinde pek emanet gibi dursa da keyifli oluyor. aracın günlüğü 45 Euro.

Bebek koltuğunu almak ve kağıtları imzalamak için ofislerine gidiyoruz, valla ofis demeye bin şahit ister ya neyse, bu arada Arman hala uyuyor koynumda. Bir bebek koltuğu buluyor kemeri yok, diğeri büyük boy vs derken başka bir tane bulup arabaya monte ediyor, keşke o an kontrol etseymişim. Çok büyük hata.

Armoş'u bağlıyoruz, çıkıyoruz yola ama o da ne! otelle ilgili hiçbir evrak basmamışız, yanımızda bir bilgi yok, internet ve navigasyon da yok :=0

Elimizde bir harita var ama gideceğimiz yer neresi unuttuk, çok zaman geçti üzerinden rezervasyon yapalı ne de olsa. Aklıma iptal ettiğim rezervasyon geliyor. Allah'a şükür offline olsak da Agia Fotini olduğunu biraz ayıp ettiğimiz Booking'den öğreniyoruz, hakkını helal eder inşallah.

Tamam Fotini'de de, elimizdeki haritadan nasıl bulacağız orayı, arabayı kenara çekiyoruz, bundan sonra, şundan önce derken sonunda tutturuyoruz. Yahu o kadar çalışmıştın Özlem, bari internet varken navigasyonda ayarlayıp yüklesene, işin hep laylaylom.

İlk dikkatimi çeken şey herkesin motora binmesi oluyor burada, bakınız aile boyu hali :)


Fotini'nin hemen sahilinde otelimizi görüyoruz, biraz arka tarafında ücretsiz otopark var, yanında bir tane de paralı var aman dikkat yanlış girmeyin :)

Kahvaltı yeni bitmiş ama biz açız, bir an önce kaydımızı yaptırıp otelin tavsiye ettiği restoranda alıyoruz soluğu.


Manzara harika, Arman'a köfte sipariş ediyoruz babam yapıyor diyor, ben Greek Salata söylüyorum, annem hazırlıyor diyor, yani sevimlilik olsun diye mi cidden aile restoranı mı bilemedim.


Çünkü gelen Greek salat beni hayal kırıklığına uğrattı, hiç anne eli değmiş gibi değildi. Bu salatanın en sevdiğim tarafı tazecik olmasıydı ta ki bu gördüğüm manzaraya kadar, salatalıkların ve biberlerin resmen suyu çekilmiş, hayal kırıklığım büyük. Sanırım önceden doğruyorlar sipariş gelince karıştırıyorlar, çok kötü.


Hemen sevgili ile "Midilli mutfak olarak daha güzeldi" dedikodusu yapıyoruz, korkulur bizden :) Diğer yediklerimiz orta karardı, ilk yemek için pek umduğumu bulamadım ne yazık ki, başka bir restoran daha var onu sonra deneyeceğiz ama pek de umudum kalmadı açıkçası. Tek beğendiğim şey Midilli'de bayıldığım Scandal marka dondurmaları görmek oldu.

Neyse olur böyle şeyler, hiçbir şey keyfimizi kaçıramaz diyerek otele geri dönüyoruz, odaya yerleşeceğiz inşallah. Görevli bavullarımızı motora yükleyince "hoop hemşehrim nereye" desek de "peşime takılın" diyor, ana bina buradaysa oda ne kadar uzak olabilir deyip Arman kucakta başlıyoruz arkasından yürümeye.

chios, sakız adası, yunanistan, greece, yunan adası, ne yapılır, nerede kalınır, mesta, pyrgi, olympi, köy, agia dynami, glari, mersinidi, feribot, sunrise, çeşme, gezi, liman

Sıcağın altında yürü babam yürü dilimiz dışarıda, hala varmadık, yaklaşık 700-800 metre sonra adam el işareti yapıyor, ya bi de arkaya bakıp geride kaldığımız için asmıyor mu suratını, biz motor taktırmadık henüz, çok yakında inşallah :)

Fakat odanın manzarasını görünce hemen mod değiştiriyoruz, oda çok ufak değil, mutfağı var, tek beğenmediğim kısmı yatağın hemen üstünde klima olması, gece açınca direkt üstünüze vuruyor, kapatınca ise çok sıcak.

Neyse efendim hemen mayolarımızı giyip, sahile atıyoruz kendimizi, maazallah girmezsek deniz kaçar falan :)

Baştan 3.bina kaldığımız otel, sağ alt kat ise bizim süper manzaralı odamız
Şemsiye ve Şezlong var, cafeden bir şeyler yer içerseniz bedavaya kullanıyorsunuz, bize bir şey soran olmadı beleşe keyif yaptık :)

Türkiye deki gibi beach kültürü yok burada, şemsiyeni al git, her yer halka açık, yani gerçekten açık. Kimse size buraya şezlong koydum, ne iş bilader demiyor.


Oğlumun en sevdiği şey bu ara taşlar, o yüzden bu pırıl pırıl denize bayılıyoruz. Adada en sevdiğim plajlardan biri oluyor Agia Fotini. Zaten adadaki gençler arasında da çok popülermiş.


Cafeler her daim dolu, saat 22:00 de bile herkes plajda, şezlong üstü muhabbette. Resimde gördüğünüz Splash Cafe gece gündüz insan kaynıyor. 


Bu resimleri çekerken deniz kenarından bir teyze, "heyyy beni mi çekiyorsunuz" diye fırladı, ödümüz koptu, "ben yaşlıyım çekmeyin" diye güldürdü bizi ardından :)

Denize doyunca artık gezme vaktidir deyip atlıyoruz bizim düldül'e. Niyetimiz yakın bir yere gidip yemek yemek, dolaşmak ve geri dönmek. Ama Arman arabaya binince uyumaya başlıyor bu durumda bizim plan da alt üst oluyor elbette, uykusunu alsın diye gidilebilecek en uzun nokta olan Mesta'yı hedefliyoruz.

Fakat her zamanki gibi Mesta'dan önce Olympi levhasını, görünce dayanamayıp dalıveriyoruz.  Biri bizi durdursun. Olympi tabelasından girince, sol kısımda Olympi mağarası sapağı var, burayı aklımıza yazıp yola devam ediyoruz. Köyde "indir beni" deyip atlıyorum arabadan aşağıya, sevgili uyusun diye Arman'ı gezdirmeye devam.

Sokaklarında araba ile gezmenin imkanı yok o kadar dar ki, burası 14.YY dan kalma bir ortaçağ köyü. Karşıdan bakınca çok cansız, kimse yaşamıyor gibi, her şey kül rengi. Evler kale gibi yapılmış ve dipdibe. Korsanlardan gelecek saldırılara karşı çoğu köy bu sistemle yapılmış, dolambaçlı, daracık sokaklar bunun en büyük ispatı.

chios, sakız adası, yunanistan, greece, yunan adası, ne yapılır, nerede kalınır, mesta, pyrgi, olympi, köy, agia dynami, glari, mersinidi, feribot, sunrise, çeşme, gezi, liman

Yollar kaldırım taşlı, dışarıdan bakınca bu köy sanki kale gibi gözüküyor, dış kısımlar kapısız ve balkonsuz hatta çoğu penceresiz. Ben bilmediğim bir köyde elimde fotoğraf makinası dolaşıp duruyorum, sevgilimle nasıl buluşuruz falan hiç konuşmadan indim arabadan, telefon da çekmiyor :)

Neyse şimdi bulunduğum yerin keyfini çıkarma zamanı, tüm sokaklara giriyorum, açık kapılardan içeri bakıyorum ki hiç ummadığım kirli bir kapıdan bakınca içerisinin kilise olduğunu görüp şaşırıyorum.


Köyün köşelerinde kuleleri var, merkezde ise bu kulelerin en büyüğü olan, 20 metre uzunluğunda beyaz bir koruma kulesi daha yükseliyor, yanında şirin bir su kuyusu var, kapı önlerinde teyzeler oturmuş, sanırım benim gibi fotoğraf çeken turistleri konuşuyorlar, hepsi de güleryüzlü.

Köy Mesta ve Pyrgi köyleri arasında bulunduğundan biribirine yakın mimariye sahip, kemerlerinde kazıma tekniği ile oluşturulmuş motifler görülmeye değer.

Saatten dolayı mı bilmiyorum bu teyzelerin ve turistlerin dışında sokaklar bomboş, kendimi bir anda bir filmin içinde hissediyorum, biri kolumdan çekip beni hapsedecek, teyzeler gülecek, sevgilim karanlık oluncaya kadar arayacak, sonunda vazgeçecek, işkenceci sapık bir adamdan kurtulmaya çabalayacağım falan, gülüyorum kendime. Düşünün o an o kadar ıssız.



Sanırım 1 saat kadar dolaşıyorum bu şekilde, sonra sevgilim aklıma geliyor, indiğim noktaya gidiyorum yok, yürümeye başlıyorum köyün dışında bir otopark var, kesin buradadır diye düşünüyorum ama yok!

Eeee ne yapacağım ben şimdi, geldiğim yolu geri yürüyorum, en iyisi arabadan indiğim noktadaki teyzenin yanına ilişip, oturup beklemek, yolun sonuna gelince benim canım sevgilim kucağında Arman'la beliriveriyor, ohh ya her zaman ki gibi kurtarıyor beni :)


Sokak aralarında keyifli restoranları var, turistlerin kahkahaları duyuluyor, karnımız aç olmasına rağmen başka bir yere gidip keşfetme hayali kuruyoruz o an. Rotamız Mesta.

Mesta tabelasından sapınca köye araba ile girilemeyeceğini görüp park yeri arıyoruz, bulamayınca da Mesta Liman yazan yola sapıyoruz. Kafamıza silah dayayan mı var di mi ama köye de sonra geliriz diye kendimizi de gaza getirme işlemini hallettikten sonra, dağların arasından uzunca bir süre yol alıyoruz.

Gördüğümüz manzara korkunç, her şey yanmış kül olmuş, sonra internette Sakız Adası Yanıyor başlıklı haber geliyor gözümün önüne.


"2012 yılında adanın 5 de 1 i kül olmuştu, bu yıl yine büyük bir yangınla karşı karşıya, adada acil durum ilan edildi" diye bir not düşüyor aklıma. Gerçekten kül olmuş, yerleşim yerlerine de çok yakın. Neresi olursa olsun, kime ait olursa olsun, insan kahroluyor, güzelim ağaçlar, hatta hayvanlar telef oluyor, çekilen acı çok büyük. İzlerken bile anlayabiliyorsunuz yaşanan felaketi.

Bir tane bile yeşil ağaç görmeden Mesta Limanına geliyoruz, o kadar iç karartıcı görüntüden sonra bu ne güzellik. İyi ki gelmişiz diye şükrediyorum o an.

chios, sakız adası, yunanistan, greece, yunan adası, ne yapılır, nerede kalınır, mesta, pyrgi, olympi, köy, agia dynami, glari, mersinidi, feribot, sunrise, çeşme, gezi, liman

Sakin bir denizin kıyısında restoranlar, minik bir şapel, ufak bir plaj, oh be içim açıldı.

Sevgili arabayı park ederken, ben de deniz kıyısındaki restorana giriyorum, yan masadaki kadın gülümsüyor, tam karşılık verecekken gözüm karşısındaki adama ve başında meraklı-korkulu gözlerle bekleyen 6-7 yaşındaki çocuğa kayıyor ve beni dehşete düşürüyor.

Adam bir eşek arısını teneke bir kola kutusu ve cam bardak arasına hapsetmiş, çakmağı ile teneke kutuyu ısıtıyor, arı can havliyle bardağa doğru kaçtıkça arıyı sallayarak tekrar tenekenin üzerine düşürüyor. Sakin sakin zevk alarak hem de, tadını çıkarıyor bu büyük başarının. Garson geliyor gülümsüyor adama, ne oluyor ya kabus mu bu?


Ben kadına dönüyorum dehşet içerisinde yapmayın, işkence bu, öldürüyorsunuz diye bağırıyorum. Kadın kocasına söylüyor. Ben yapmayın dedikçe adam hızlanıyor, arı işkence ile ölüyor, adam arkasını dönüp gözümün içine bakıyor.

Yazarken bile midem bulanıyor, adam demek de istemiyorum, işkence eden bir mahluksun, en çok da senin oğluna üzüldüm, bu yaşında yaşadığı travmaya, böyle vicdansız bir devamının olacağına.

Karısı elinden çekip alıyor çakmağı, geçmiş ola artık.

Sevgilim gülümseyerek yanıma geldi, yüzümdeki dehşetten anladı bir şeylerin yanlış olduğunu, istersen gidelim dediyse de böyle bir güzelliği haketmeyen kişi ben değilim ki o mahluk diye düşünerek oturduk.

Ne yapabilirdim ki, keşke gidip eline mi vursaydım, çok mu geçti, birinden yardım mı isteseydim, ben mi yeterince etkili olamadım bunları düşünüyorum şu an bile.

Arman için mücver söylüyoruz, buharda sebze, levrek, greek salata, barbun balığı ve buranın meşhur peyniri Mastelo dan sipariş ediyoruz, evet abarttık yine her zamanki gibi. Mastelo, Midilli de yediğimiz Ladotiri peynirine benziyor, onun daha tuzsuz olanı diyelim, hafif yumuşak, kızartılarak geliyor masamıza. Hesap isteyince karpuz da geliyor, sakız adasında bir gelenek sanırım bu. 41,50 Euro ödüyoruz.


İlk yediğimiz tavernadan dolayı "eyvah mutfağı kötü" diye düşünsem de burası hakkını veriyor Yunan mutfağının. Hepsi 10 numara 5 yıldız.

Her zaman iştahı iyi olan Arman yemek konusunda beni üzüyor burada ne yazık ki. Çok sevdiği balığı bile zorla veriyorum, hepsini tükürüyor. Anneler bilir bu durumun ne kadar acı olduğunu.

chios, sakız adası, yunanistan, greece, yunan adası, ne yapılır, nerede kalınır, mesta, pyrgi, olympi, köy, agia dynami, glari, mersinidi, feribot, sunrise, çeşme, gezi, liman

Hesabı ödeyip kalkıyoruz, gözüm arı katili adamın masasına kayıyor, kalabalık olmuşlar gülüp eğleniyorlar. Pis bir Türk bakışı atıyorum.

Saat 22:00 olmuş, Arman kucağımda sızıyor, arabayla yol alıyoruz, kafamızda ne kolay yol, çık Mesta'ya, oradan Pyrgi, düz devam et Agia Fotini nasılsa, Bekle öyle, daha ilk defa gelmişsin, yedin yuttun mu yolları bre ukela :)

Anladınız siz, kayboluyoruz, devamlı Armolia denen bir yerden geçiyoruz, kocaman bir daire çiziyoruz sanırım.

Sevgili stres, kaza yapmış arabalar var etrafta, sakin yahu yarın iş mi var, sağsalim gidelim yeter desem de 3 defa yol tarifi sorduğuna göre siz düşünün artık işin ciddiyetini. Erkeklerin geneli benim kocam da dahil olmak üzere neden iyice sıkışmadan yardım istemeyi sevmez anlamıyorum.

Gece yarısı odamızdayız, yorgunluktan bitap düşmüş vaziyette, bebekli bir aileye bu kadar gezmek biraz fazla sanırım :)

İşte klima sorunumuz burada başlıyor, klimayı açıp kanatçıklarını yukarı kaldırıyorum iyi ama bir süre sonra çok soğuk oluyor kapatıyorum, yeniden açınca yine üzerimize üflüyor, gecenin 1'i 3'ü 5'i Arman'ı ve sevgiliyi ezmemek için ayağımı aralarına sokuyorum, dengede durmaya çalışarak,  yatakta ayağa kalkıp yine kanatçıklarını yukarı kaldırıyorum, benim tüm gecem böyle geçiyor.

Belki vardır bir ayarı ama ben bulamadım bilmiyorum, klima için çok yanlış bir nokta, hatta oteli ve yerini çok beğendiğim halde bir daha gidersem başka otel ayarlayacağım o kadar da zorlandım itiraf edeyim.

chios, sakız adası, yunanistan, greece, yunan adası, ne yapılır, nerede kalınır, mesta, pyrgi, olympi, köy, agia dynami, glari, mersinidi, feribot, sunrise, çeşme, gezi, liman

Yarın muhteşem kumu ile ünlü Lithi Plajı, masal köyü olan Mesta, kazıma tekniği ile süslenmiş evleriyle Pyrgi, turkuaz renkli denizi ile Agia Dynami ile yola devam edeceğiz. Bunların haricinde nasıl kaybolduk, efsane plaj diye nerelere saptık hepsini anlatacağım. Sakız adası gerçekten hem denizi hem de gezilecek yerleri ile kalbimde ayrı bir yere sahip oldu, sizlere hepsini anlatmak için sabırsızlanıyorum.

Sakız Adasında bayıla bayıla yüzdüğümüz plajları, enfes lokantasını, aklımızın kaldığı Mesta Köyünü, muhteşem dekorasyonlu evleriyle Pyrgi'yi merak ediyorsanız yazının devamı burada:)

Seyahatle kalın,

Sevgiler,



İlginizi çekebilecek diğer yazılar;

  1. Almanya / Heidelberg
  2. Almanya / Heidelberg-Frankfurt
  3. Almanya / Schillingsfürst - Feuchtwangen - Yeni !!
  4. Almanya / Wertheim - Würzburg
  5. Almanya Gezisi / Rothenburg
  6. Antik Zeytin Hotel - Bodrum
  7. BADEMLİ - DİKİLİ / FAME BEACH
  8. BERGAMA ASKLEPİON GEZİSİ - Yeni !!
  9. Bebek ile Tatil Nasıl Geçer ???
  10. Dağmaran Kahvaltı Evi
  11. Divan Palmira Otel - Bodrum
  12. Doğanbey (Domatia) Rum Köyü - Yeni !!
  13. Dünyanın en küçük ülkesi; VATİKAN
  14. EN GÜZEL PİKNİK ALANLARI
  15. ESKİŞEHİR BALMUMU MÜZESİ
  16. Ege'de Çok Bilinmeyen 30 Gezilecek Yer
  17. Egenin akciğeri; URLA
  18. Eskişehir Gezi Rehberi / 2.Bölüm
  19. Eskişehir Gezi Rehberi/1.Bölüm
  20. Fethiye'de adrenalin dolu bir tatil için 5 öneri Yeni !!
  21. GAZİANTEP GEZİ REHBERİ
  22. GAZİANTEP GEZİSİ - 1
  23. GAZİANTEP GEZİSİ - 2
  24. GAZİANTEP GEZİSİ - 3
  25. GAZİANTEP GEZİSİ - SON :(
  26. GAZİANTEP TEN NELER ALDIM
  27. GEZİMANYA SÖYLEŞİM...
  28. GÖBEKLİTEPE - BALIKLI GÖL
  29. Günübirlik Gezilecek Yerler / 2.Bölüm
  30. Güzeller güzeli; Mordoğan-Karaburun
  31. Haydi tatile; KUMBURGAZ 'a
  32. KAHVALTI MEKANLARI - PART 4
  33. KARAGÖL GEZİSİ
  34. KAYRA BEACH / DİKİLİ
  35. Kirazlı Köyü / Hafta Sonu Kaçamağı
  36. Kozak ve Çam Fıstıkları
  37. Midilli (Lesbos) Adası Gezi Rehberi - Yeni !!
  38. MİDİLLİ GEZİSİ - 1.BÖLÜM
  39. MİDİLLİ GEZİSİ - 2.BÖLÜM
  40. MİDİLLİ GEZİSİ - 3.BÖLÜM
  41. MİDİLLİ GEZİSİ - 4.BÖLÜM
  42. MİDİLLİ'DE YAZ - 1.Bölüm
  43. MİDİLLİ'DE YAZ - 2.Bölüm
  44. MİDİLLİ'DE YAZ - 3.Bölüm
  45. MİDİLLİ'DE YAZ - 4.Bölüm
  46. OHAL Nedir? Bizleri Nasıl Etkileyecek? - Yeni !!





























1 yorum:

  1. Elinize sağlık, çok bilgilendirici ve keyif verici bir yazı olmuş... 26 - 31 Ağustos' ta biz de Sakız adasındaydık çok keyif aldık. İnşallah en kısa zamanda diğer yazılarımla beraber onu da bitireceğim. Seyahat ile kalın...

    YanıtlaSil

Pekiii sen bu konu ile ilgili ne düşünüyorsun? Yorumunu yaz ben Özlem e iletirim... :))

INSTAGRAM @yollardahayatvar