Yollarda Hayat Var...: Haydi tatile; KUMBURGAZ 'a

kumburgaz sahil, kumburgaz, istanbul yakın yerler,gezilecek yerler, ünlüler, princess otel, kumar, temiz deniz, balık tutmak

Evlenmeden önce hakkında pek bir bilgi sahibi olmadığım bu şirin yer, aslında yıllar evvel İstanbul un en popüler sahillerinden biriymiş.

50 metre genişliğindeki kumsalından, İstanbul daki nüfus artışı ve inşaat sektörünün hızlanması neticesinde gemilerle kum çekilmiş ve kala kala 10 metre genişliğinde kalmış.

Ali Ağaoğlu'nun "zamanında inşaatlarda kullanmak için hep deniz kumu kullandık" diye açıklaması sanırım İstanbul da ne kadar sağlam evler yapıldığının da göstergesi :(

Kumburgaz ın ismine gelirsek; Rumların yerleşim alanı iken kumunun bol olmasından dolayı "Kunumyo" denmiş, mübadele zamanında da Rumca ismi değiştirilerek köyün adı "Kumburgaz" yapılmış.

İsimden bahsetmişken Kumburgaz Beldesinin sahil mahallesine önceden "Çöplüce" deniliyormuş fakat 1956 yılında dönemin İstanbul Valisi Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay ziyareti sırasında burayı o kadar çok beğenmiş ki, "Bu kadar güzel bir yere çöplüce değil, Güzelce demek gerekir" diyerek adını değiştirmiş.

Önceden Çatalca ya bağlıymış fakat ilçe olduktan sonra Büyükçekmece ye bağlı bir belde olmuş. İstanbul a 50 Km uzaklıkta olması, 8 Km kumsalı, 1968-69 yıllarında pek çok ünlü oyuncunun buradan ev alması, arıtma tesislerinden dolayı denizinin tertemiz olması; burayı tanınır hale getirmiş ve kalkındırmış.

Gece hayatı ve gürültü pek yok, cafe kültürü gelişmiş, ille dans edip eğlenirim diyorsanız lüks otellerin bar ve havuz eğlenceleri sizi bekliyor.

Önceden otellerde kumar serbest olduğundan dolup dolup boşalan bu oteller şimdilerde daha sakin turistlere hizmet vermekte. Bu oteller içinde en meşhuru Artemis Marin Princess Otel.

Burada; ilginç ürünlerin bulunduğu gece pazarını gezebilir, çok yakında bulunan Büyükçekmece ya da Silivri'ye gidebilir, Selimpaşa da balık haline uğrayabilirsin.

Kumsalında plaj voleybolu oynayabilir, Kuşlar sitesinin olimpik havuzunda yüzebilirsin. Ve hatta (Tekirdağ yaklaşık 90 Km) bir köfte yemeden de gelmeyin derim ben.

İzmir de Reyhan Pastanesi, İstanbul da Pelit neyse Kumburgaz'da da; Seyran o. Yazın yer bulmak kolay değil, en bakımlı ve havalı gençleri burada görmek mümkün.

Kapısının önünden de sürekli arabasını; ünlü tenisçi Sharaphova gibi bağırtan karizmatik ??? erkeklere rastlamak pek mümkün.

Sharaphova demişken Rusçukların burayı da bastığını belitmeden geçemeyeceğim elbet.

Yazları voleybol turnuvaları düzenleniyor, ünlü sporcuları görme imkanınız burada çok fazla.

Balıkçılık ve deniz malzemeleri satan mağazalar ya da takı satan tezgahlar da sizi bekliyor.

Sezon; Marmara nın diğer sahillerine göre bir hayli uzun sürüyor, Eylül sonunu Kumburgaz da geçirmiş biri olarak söyleyebilirim ki kaldığım süre boyunca deniz hiç boş kalmadı.

Benim her sene buraya gelmek istememin farklı bir sebebi daha var, balık tutmak. Rahmetli Macit babamla beraber bir kova istavrit tuttuğumuzdan, oltaları kendi ellerimizle hazırladığımızdan beridir ben de vazgeçilmez bir heves oldu.

Yine tekneyle açıldık fakat bu defa Lüfer avlamak için. Havalar daha tam soğumadığından balık azdı fakat şunun havasını atabilirim ki yaklaşık 30 tane teknede 3 Lüfer tutuldu biri de benimki , hatta bizim teknede tek tutan bendim, evettt bennnn..

Sabahın 7 sinde daha güneş "ben buradayım" diye yükselmemişken, su kıpırtısızsa ve sessizliği tek bozan şey; teknelerin sesiyse, huzur damarlarınızda akmaya başlıyor demektir; işte size Kumburgaz.

Çoraplarımda denizle uyumlu olsun diye çapa lı :) Bu arada bizim ekip de (dayım ve eniştem) sağlam...

Tam kumsalın bittiği yerde bulunuyor yazlığımız, önünde çam ağaçları ve uçsuz bucaksız deniz eşliğindeki kahvaltılar bu yüzden benzersiz.

Denizsiz nasıl yaşanır bilmediğimden tanıdık bir dostu görmüş gibi oluyorum. Nasıl güzel bir görüntüdür bu off offf. Kışın etkisini göstermeye başladığı şu günlerde çöl ortasında serap görüyor gibiyim .