Çocukluğuma dair koskocaman bir yer tutar İzmir fuarı. Ağustos ayının sonlarını İzmirliler, coşkulu bir sevinçle karşılar.
İnsanlar yollara dökülür, uzakta akrabaları olanların evleri dolar taşar, kimileri yazlıklarından bile feragat eder.
Tabii o günlerde
her aradığın, elinin altında değil, kestane şekerini, pişmaniyeyi bile senede
bir defa fuarda yiyebiliyorduk. Oyuncaklar, hediyelik eşyalar desen hepsi
birbirinden orjinal.
Sanatçılar eğer ki
İzmir fuarında başarı sağlamazsa, el üstünde tutulmazlarmış. İlk
sınav yeri her daim İzmirmiş.
Kimler gelmiş kimler
geçmiş, Müzeyyen Senar, Bülent Ersoy, Emel Sayın, Barış Manço, İbrahim
Tatlıses, Gönül Yazar, Zeki Müren, Cem Karaca..vs daha adını sayamayacağım bir
çok ünlü.
Müzeyyen Senar'ın elma kırma gösterisi, Cem Karaca nın yeşil
parkasıyla sahneye çıkması hep kulaktan kulağa zamanımıza ulaşan anılar.
Gazinolar assolist
kavgasına başlamışlar, seninki daha iyi benimki daha iyi diye.
Birkaç fuar anısı dinlemek ister misiniz;
Muazzez Abacı;
Evde Orhan Gencebay'dan eserler
seslendiriyor ama sahnede tüm ısrarıma rağmen bunları söylemiyormuş. Bir gece
Yeni Asır'ın muhabiri "Sayın Abacı bir şey göstermek istiyorum" demiş
ve Atilla Kurtbaş'ın bir başka kadınla olan evlilik fotoğrafları nı göstermiş.
Bunları gören Muazzez Abacı gözyaşına
boğulup, "Bu gece sahneye çıkmam" demiş. İlerleyen saatte, "Sahneye
çıkmazsam ayıp olur " diye ve mikrofonu eline alınca salondakilere
"ilk kez söyleyeceğim" diyerek 'Batsın Bu Dünya'yı seslendirmiş. O
gece gazino yıkılmış resmen, sahibi sahneye çıkıp Abacı’yı yanaklarından öpmüş.
İbrahim Tatlıses;
Fuar açılacak, Hülya Avşar ile İbrahim
Tatlıses çalışacak. Yeni Asır'a da ilan veriliyor, sahibi sabah gazeteyi alıp
ilana bakınca, programda İbrahim Tatlıses-Sibel Can yazıyor. Şok geçirerek,
acaba yanlışlık mı oldu diye gazinoyu aramak için telefona gittiğinde,Tatlıses
arıyor.
"Baba, sürprizimi beğendin mi?"
diye. O gece Hülya'yı kovmuş, Sibel Can'ı almış. Halbuki Sibel Can, Fahrettin
Aslan'da çıkıyormuş. Sibel Can'ı almak için Fahrettin Aslan'a "Sen Sibel
Can'ı bu gece gönderdin gönderdin. Göndermezsen bir daha senin gazinolarının
hiçbirisine çıkmam" demiş ve onu almış.
Müzeyyen Senar;
Gazinonun işletmecisi Beşir Öge’nin Müzeyyen Senar’a olan
aşırı hayranlığı nedeniyle Çamlık Senar Gazinosu adını verdiği mekanda sahneye çıkan
Müzeyyen Senar’ın, kenarda her zaman dolu bir kadeh rakısı bulunurmuş.
Şarkı boşluklarında bu kadehten okkalı bir yudum alır ve şarkıya öyle devam
edermiş.
Seyyal
Taner;
“En dolu gecelerden biri. Taner in üzerinde yine her
zamanki gibi değişik sahne kostümlerimden biri var. Dans edip insanları coşturuyor. Şovun bitiminde de çok büyük
bir alkış almış.
Ondan sonra sahneye çıkacak sanatçı Bülent Ersoy. Ersoy,
‘Kız, kıyameti kopardın içerde, ben de bu şovu devam ettireceğim’ diye kendi
şık kostümlerini üzerinden çıkarıp Taner in kıyafetini giymiş.
Biraz Tina Turner gibi. Tabii ki dev saz ekibinin giriş
müziğinin ardından minicik rock kıyafetiyle Bülent Ersoy sahneye çıkınca millet
beş misli coşmuş. Unutulmayan süper bir gala olmuş... ”
Sadece sanatçılar değil , ilklerde hep
burada yaşanırmış. İlk televizyon burada gösterilmiş, Ay’dan düşen taş da.
Paraşüt Kulesi’nden ilk paraşütle atlama gerçekleştirilmiş.
Elektronik araçlar, gıda, giyim vs. gibi en yeni ürünler hep
burada tanıtılır, satış rekorları burada kırılırmış.
Hayvanat bahçesi, çoluk çocuk gezilir, “atma” dense de fıstıklar, ekmekler, kafeslere yollanırmış. Ben de bugünleri neşeyle yaşamış, mutlu çoğunluktaydım neyse ki.
Peki şimdi ne oldu da fuar eski
ahengini kaybetti acaba. Bir kere artık zengin fakir her şeye ulaşabilir
durumdayız, internet diye bir kavram var hayatımızda, bir tıkla Amerika'dan
getirtiyoruz ürünleri.
Sanatçılar TV lerden, CD lerden
oluşuyor, gidip bir yüzünü göreyimler geçti, her dakika magazin
programlarındalar nasıl olsa.
Bir de tabii şu sözü söylerim
fuar için; “bizler mi değiştik, yoksa fuar mı hiç değişmedi”.
Hiç kendini yenilemedi, zamana
yenik düştü gibi hissediyorum.” Peki her Ağustos koşa koşa gitmiyor musun” diye
sorarsanız, cevabım “elbette ki hem de uça uça” olur.
Bu sene Kahramanlar kapısının
orada Karadeniz Yöresel diye bir bölüm oluşturulmuş. Ordu, Artvin, Samsun tüm
Karadeniz illeri, yemekleri, fındıkları burada.
İster lezzetlerinden tadın,
isterseniz alışveriş yapın.
Lunapark yine favorim elbette,
Kamikaze ye binmeden nasıl geldim derim ben buraya.
Tabii yine yalnız biniyorum, sevgilim beni fotoğraflama görevini seve seve kabul ediyor. Beyaz pantolonlu en önde oturan ve birazdan yeri göğü karıştıracak olan(üstte resmim mevcut) kişi ben oluyorum.
Tabii yine yalnız biniyorum, sevgilim beni fotoğraflama görevini seve seve kabul ediyor. Beyaz pantolonlu en önde oturan ve birazdan yeri göğü karıştıracak olan(üstte resmim mevcut) kişi ben oluyorum.
Korku tüneli, Ege Güneşi
(dönmedolap), radar, salıncaklar, ışıl ışıl ve çok davetkar.
Bunun yanında sahneler
kurulmuş, konserler veriliyor. Çeşitli markalar (ki büyük kısmını Tansaş
oluşturuyor) promosyon ürünler dağıtıyor, lezzetlerinden tattırıyor.
Uçan balonlar, ahh o balonlar
beni benden alıyor. Gelenek bu bizde. Her sene mutlaka çocukmuşsun gibi alınır,
çıkana kadar elde dolaştırılır :) Ve hatta hep birileri sigarasını değdirecek,
iğne saplayıp patlatacak diye korkuyla yaşanır.
Hiçbir şey için olmasa da
insanların çoluğu çocuğuyla, hep beraber ne kadar huzurlu bir şekilde
dolaştığını görmek için bile zevkle gidilir..
Bu arada gördüğünüz orta yaşı geçmiş
kimin yanına gitseniz, biraz kulak kabartınca, çocuklarına şöyle dediğini
duyabilirsiniz, “Ahh nerde o eski fuarlar”
82. İzmir Enternasyonal
Fuarı'nı ziyaret etmek isterseniz 8 Eylül'e kadar kapıları size açık olacak,
haberiniz olsun.
Her anınızın festival tadında geçmesi dileğiyle
İlginizi çekebilecek diğer yazılar;
- ALİAĞA - İZMİR
- AYAKKABI BAVULUMDA NELER VAR
- BEN GELDİM...
- BUTİK KURABİYE - NÜANS
- Bodrum-Bitez-Turgutreis-Gümüşlük - Yeni !!
- BİZ NASIL AŞIK OLDUK !!!
- DOĞU YA DOĞRU - 3
- DOĞUM GÜNÜ SÜRPRİZİ....
- Denize girmek için en güzel plajlar
- DÜĞÜN DAVETİYESİ
- DÜĞÜN HAZIRLIKLARI...
- DÜĞÜN İÇİN SLAYT GÖSTERİSİ
- DİNİ NİKAH...(EVLENİYORUZZZ)
- EV-LE-Nİ-YO-RUUUUMMMMM...
- EVİMİN DEKORASYONU GELMİŞ
- Evlenince ilk defa anne demek!
- Evlilik Teklifi, Kız Kulesi, Ağva
- HAVA ALANINDAN...
- Hissetmek
- KARDEŞ RUHUN GIDASIDIR
- KEYİFLİ SOFRA ...
- KIZ İSTEME MERASİMİ
- KUAFÖR GÜNLÜĞÜM...
- KURABİYE AŞKINAAAAA....
- LAZER EPİLASYON HAKKINDA...
- Müthiş Bir Evlilik Yıldönümü !
- NİŞAN TÖRENİMİZ...
- PALAMUT BÜKÜ / DATÇA - Yeni !!
- SEVGİLİYE HEDİYE...
- Sevgiliye sürpriz video ...
- YILBAŞINDA BURCU GÜNEŞ..
- Yalıkavak-Türkbükü-Yel Değirmeni - Yeni !!
- YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE...
- ÇEŞME DE 2 BLOGGER...
- ÇİKOLATA KURSU...
- ÖZLEM PILATES YAPIYOR
- İZMİR E GELDİM DEMEK İÇİN...
Cocuklugumu hatirladim inanki.eski tat yok malesef.cocukken icimiz kipir kipirdi. Keske o gunlere donebilsek
YanıtlaSilEvet cok keyifliydi gercekten
YanıtlaSilBen de benim çocuk gözümden anlatayım İzmir Fuarına dair anılarımın küçük bir parçasını...
YanıtlaSilİlk defa gittiğimde içim heyecan dolu,(Yıl 1977) bir elimden annem sıkı sıkı tutmuş diğerinden ablam ve yanımızda babam girdik fuarın Montrö kapısından. (Montrö Kapısının tam karşısında bir otelde kalıyorduk.) Galiba 9-10 yaşlarındaydım. O zamanlar büyük büyük iş ve yol makinelerini bile yol üzerinde park ederler ve tanıtımlarını yaparlardı. Paraşüt kulesiydi galiba çok yüksek bir yapıya bakmaktan önümü görememiştim. İlk şaşkınlığımı Japon Pavyonunda yaşamıştım. Kimono giymiş Japon hanımlar 3 boyutlu görüntüleri gösteren tablo gibi tv. gibi duvar panolarının önünde tanıtım yapıyorlardı. Ve her zaman ilgimi çeken hala daha çok severek incelediğim fotoğraf makinalarının da envayi çeşidi vardı. Çocuk kalbim en çok Lunaparka gitmek isterdi ve daha yeni piyasaya sürülmüş tadelle yemek. Balerin kıza o zamanlar çok severek defalarca binmiştim. O da pırıl pırıl ışıklı etekleriyle adeta davet ederdi. Annem canım yaa ayakları yorulduğunda sanki şehir efsanesiymiş gibi derdi ki: 'Burada yolların altından elektrik kabloları geçermiş onun için ayaklarımızın feri kesiliyor.' Bir kaç kez sanatçıların gazinolardaki programlarını izlemişliğim vardır benim de. Birisi Erol Evgin, İlhan İrem, Hülya Koçyiğit (bir ara Türk Sanat Müziği söylerdi) Azize Gencebay (Orhan Gencebay' ın eski eşiydi)daha adını sayamadığım pek çok sanatçı grubuydu. Bir başka gece babacığım rahmetli Ümit Besen' e götürmüştü onun yeni zamanları ve konser yemekliydi. Yine bir başka gece de Bülent Ersoy' a gitmiştik. O zamanlar erkekti. Beyaz takım elbise içinde yerlere diz çökerek buhranlı, buhranlı şarkı söylemişti. Coşkun Sabah' da aynı anda uduyla hemen yanında eşlik ediyordu. Ve Cem Karaca... Ahhh... Evet hemen şimdi şu an hatırlayıverdim bütün bunları.
Bir anda bu kadar seyi hatirlamak muthis, bir blog yazisi cikar bunlardan valla.
YanıtlaSilFuar i kaybetmek istemiyorum, o kadar cok insanin cocukluguna dokunmus ki sasirmamak elde degil.
Su yer altindan elektrik geciyor repligini bugun bile tekrarladik cunku gelir gelmez sizmistik resmen. Kesin ondandir diye gulumsedik