Navigation Menu

İZMİR ENTERNASYONAL FUARI


Çocukluğuma dair koskocaman bir yer tutar İzmir fuarı. Ağustos ayının sonlarını İzmirliler, coşkulu bir sevinçle karşılar.

İnsanlar yollara dökülür, uzakta akrabaları olanların evleri dolar taşar, kimileri yazlıklarından bile feragat eder.


Benim için de çok özeldir. Hafızamın zayıf olmasına rağmen, babamın vardiya servisini bekleyişimizi, giriş kapısından geçerken kalbimin nasıl pır pır attığını, Ülker'den alışveriş yapıp, kuğu ile gezintimizi, koluma bağlanan uçan balonun kokusunu, yabancı pavyonları (şimdiki ismi stant), oyuncaklara nasıl da şevkle bindiğimi hiç unutmam. Aklıma geldikçe içim ısınır.



Tabii o günlerde her aradığın, elinin altında değil, kestane şekerini, pişmaniyeyi bile senede bir defa fuarda yiyebiliyorduk. Oyuncaklar, hediyelik eşyalar desen hepsi birbirinden orjinal.


Tabii ben küçüğüm çok iyi hatırlamıyorum ama eskiden tüm sanatçılar Fuar Gazinolarında çıkarmış, o zamanlar pek bir lüks ve meşhurmuş elbette.



Sanatçılar eğer ki İzmir fuarında başarı sağlamazsa, el üstünde tutulmazlarmış. İlk sınav yeri her daim İzmirmiş.

Kimler gelmiş kimler geçmiş, Müzeyyen Senar, Bülent Ersoy, Emel Sayın, Barış Manço, İbrahim Tatlıses, Gönül Yazar, Zeki Müren, Cem Karaca..vs daha adını sayamayacağım bir çok ünlü.


Mesela Zeki Müren Fuar Manolya Bahçesine geldiğinde, hayranları sevgisinden arabayı kaldırıp, omuzlarında taşırlarmış (şu an hala Zeki Müren müzesinde sergilenmekte olan (62 model Chevrolet Inpala)


Müzeyyen Senar'ın elma kırma gösterisi, Cem Karaca nın yeşil parkasıyla sahneye çıkması hep kulaktan kulağa zamanımıza ulaşan anılar.

Gazinolar assolist kavgasına başlamışlar, seninki daha iyi benimki daha iyi diye.

Birkaç fuar anısı dinlemek ister misiniz;

Muazzez Abacı;
Evde Orhan Gencebay'dan eserler seslendiriyor ama sahnede tüm ısrarıma rağmen bunları söylemiyormuş. Bir gece Yeni Asır'ın muhabiri "Sayın Abacı bir şey göstermek istiyorum" demiş ve Atilla Kurtbaş'ın bir başka kadınla olan evlilik fotoğrafları nı göstermiş.

Bunları gören Muazzez Abacı gözyaşına boğulup, "Bu gece sahneye çıkmam" demiş. İlerleyen saatte, "Sahneye çıkmazsam ayıp olur " diye ve mikrofonu eline alınca salondakilere "ilk kez söyleyeceğim" diyerek 'Batsın Bu Dünya'yı seslendirmiş. O gece gazino yıkılmış resmen, sahibi sahneye çıkıp Abacı’yı yanaklarından öpmüş.

İbrahim Tatlıses;
Fuar açılacak, Hülya Avşar ile İbrahim Tatlıses çalışacak. Yeni Asır'a da ilan veriliyor, sahibi sabah gazeteyi alıp ilana bakınca, programda İbrahim Tatlıses-Sibel Can yazıyor. Şok geçirerek, acaba yanlışlık mı oldu diye gazinoyu aramak için telefona gittiğinde,Tatlıses arıyor.

"Baba, sürprizimi beğendin mi?" diye. O gece Hülya'yı kovmuş, Sibel Can'ı almış. Halbuki Sibel Can, Fahrettin Aslan'da çıkıyormuş. Sibel Can'ı almak için Fahrettin Aslan'a "Sen Sibel Can'ı bu gece gönderdin gönderdin. Göndermezsen bir daha senin gazinolarının hiçbirisine çıkmam" demiş ve onu almış.

Müzeyyen Senar;
Gazinonun işletmecisi Beşir Öge’nin Müzeyyen Senar’a olan aşırı hayranlığı nedeniyle Çamlık Senar Gazinosu adını verdiği mekanda sahneye çıkan Müzeyyen Senar’ın, kenarda her zaman dolu bir kadeh rakısı bulunurmuş. Şarkı boşluklarında bu kadehten okkalı bir yudum alır ve şarkıya öyle devam edermiş.

Seyyal Taner;
“En dolu gecelerden biri. Taner in üzerinde yine her zamanki gibi değişik sahne kostümlerimden biri var. Dans edip insanları coşturuyor. Şovun bitiminde de çok büyük bir alkış almış.

Ondan sonra sahneye çıkacak sanatçı Bülent Ersoy. Ersoy, ‘Kız, kıyameti kopardın içerde, ben de bu şovu devam ettireceğim’ diye kendi şık kostümlerini üzerinden çıkarıp Taner in kıyafetini giymiş.

Biraz Tina Turner gibi. Tabii ki dev saz ekibinin giriş müziğinin ardından minicik rock kıyafetiyle Bülent Ersoy sahneye çıkınca millet beş misli coşmuş. Unutulmayan süper bir gala olmuş... ”

Sadece sanatçılar değil , ilklerde hep burada yaşanırmış. İlk televizyon burada gösterilmiş, Ay’dan düşen taş da. Paraşüt Kulesi’nden ilk paraşütle atlama gerçekleştirilmiş.


Elektronik araçlar, gıda, giyim vs. gibi en yeni ürünler hep burada tanıtılır, satış rekorları burada kırılırmış.


Hayvanat bahçesi, çoluk çocuk gezilir, “atma” dense de fıstıklar, ekmekler, kafeslere yollanırmış. Ben de bugünleri neşeyle yaşamış, mutlu çoğunluktaydım neyse ki.


Peki şimdi ne oldu da fuar eski ahengini kaybetti acaba. Bir kere artık zengin fakir her şeye ulaşabilir durumdayız, internet diye bir kavram var hayatımızda, bir tıkla Amerika'dan getirtiyoruz ürünleri.

Sanatçılar TV lerden, CD lerden oluşuyor, gidip bir yüzünü göreyimler geçti, her dakika magazin programlarındalar nasıl olsa.

Bir de tabii şu sözü söylerim fuar için; “bizler mi değiştik, yoksa fuar mı hiç değişmedi”. 

Hiç kendini yenilemedi, zamana yenik düştü gibi hissediyorum.” Peki her Ağustos koşa koşa gitmiyor musun” diye sorarsanız, cevabım “elbette ki hem de uça uça” olur.

Bu sene Kahramanlar kapısının orada Karadeniz Yöresel diye bir bölüm oluşturulmuş. Ordu, Artvin, Samsun tüm Karadeniz illeri, yemekleri, fındıkları burada. 



İster lezzetlerinden tadın, isterseniz alışveriş yapın.




Lunapark yine favorim elbette, Kamikaze ye binmeden nasıl geldim derim ben buraya. 





Tabii yine yalnız biniyorum, sevgilim beni fotoğraflama görevini seve seve kabul ediyor. Beyaz pantolonlu en önde oturan ve birazdan yeri göğü karıştıracak olan(üstte resmim mevcut) kişi ben oluyorum.




Korku tüneli, Ege Güneşi (dönmedolap), radar, salıncaklar, ışıl ışıl ve çok davetkar.



Bunun yanında sahneler kurulmuş, konserler veriliyor. Çeşitli markalar (ki büyük kısmını Tansaş oluşturuyor) promosyon ürünler dağıtıyor, lezzetlerinden tattırıyor.


Kuğulu parkta romantik bir gezinti yapabilirsiniz, tabii artık kuğular değişmiş, araba şeklinde hizmet veriyor.



Uçan balonlar, ahh o balonlar beni benden alıyor. Gelenek bu bizde. Her sene mutlaka çocukmuşsun gibi alınır, çıkana kadar elde dolaştırılır :) Ve hatta hep birileri sigarasını değdirecek, iğne saplayıp patlatacak diye korkuyla yaşanır.

Hiçbir şey için olmasa da insanların çoluğu çocuğuyla, hep beraber ne kadar huzurlu bir şekilde dolaştığını görmek için bile zevkle gidilir..


Bu arada gördüğünüz orta yaşı geçmiş kimin yanına gitseniz, biraz kulak kabartınca, çocuklarına şöyle dediğini duyabilirsiniz, “Ahh nerde o eski fuarlar”


82. İzmir Enternasyonal Fuarı'nı ziyaret etmek isterseniz 8 Eylül'e kadar kapıları size açık olacak, haberiniz olsun.

Her anınızın festival tadında geçmesi dileğiyle


İlginizi çekebilecek diğer yazılar;

  1. ALİAĞA - İZMİR
  2. AYAKKABI BAVULUMDA NELER VAR
  3. BEN GELDİM...
  4. BUTİK KURABİYE - NÜANS
  5. Bodrum-Bitez-Turgutreis-Gümüşlük - Yeni !!
  6. BİZ NASIL AŞIK OLDUK !!!
  7. DOĞU YA DOĞRU - 3
  8. DOĞUM GÜNÜ SÜRPRİZİ....
  9. Denize girmek için en güzel plajlar
  10. DÜĞÜN DAVETİYESİ
  11. DÜĞÜN HAZIRLIKLARI...
  12. DÜĞÜN İÇİN SLAYT GÖSTERİSİ
  13. DİNİ NİKAH...(EVLENİYORUZZZ)
  14. EV-LE-Nİ-YO-RUUUUMMMMM...
  15. EVİMİN DEKORASYONU GELMİŞ
  16. Evlenince ilk defa anne demek!
  17. Evlilik Teklifi, Kız Kulesi, Ağva
  18. HAVA ALANINDAN...
  19. Hissetmek
  20. KARDEŞ RUHUN GIDASIDIR
  21. KEYİFLİ SOFRA ...
  22. KIZ İSTEME MERASİMİ
  23. KUAFÖR GÜNLÜĞÜM...
  24. KURABİYE AŞKINAAAAA....
  25. LAZER EPİLASYON HAKKINDA...
  26. Müthiş Bir Evlilik Yıldönümü !
  27. NİŞAN TÖRENİMİZ...
  28. PALAMUT BÜKÜ / DATÇA - Yeni !!
  29. SEVGİLİYE HEDİYE...
  30. Sevgiliye sürpriz video ...
  31. YILBAŞINDA BURCU GÜNEŞ..
  32. Yalıkavak-Türkbükü-Yel Değirmeni - Yeni !!
  33. YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE...
  34. ÇEŞME DE 2 BLOGGER...
  35. ÇİKOLATA KURSU...
  36. ÖZLEM PILATES YAPIYOR
  37. İZMİR E GELDİM DEMEK İÇİN...





4 yorum:

  1. Cocuklugumu hatirladim inanki.eski tat yok malesef.cocukken icimiz kipir kipirdi. Keske o gunlere donebilsek

    YanıtlaSil
  2. Ben de benim çocuk gözümden anlatayım İzmir Fuarına dair anılarımın küçük bir parçasını...
    İlk defa gittiğimde içim heyecan dolu,(Yıl 1977) bir elimden annem sıkı sıkı tutmuş diğerinden ablam ve yanımızda babam girdik fuarın Montrö kapısından. (Montrö Kapısının tam karşısında bir otelde kalıyorduk.) Galiba 9-10 yaşlarındaydım. O zamanlar büyük büyük iş ve yol makinelerini bile yol üzerinde park ederler ve tanıtımlarını yaparlardı. Paraşüt kulesiydi galiba çok yüksek bir yapıya bakmaktan önümü görememiştim. İlk şaşkınlığımı Japon Pavyonunda yaşamıştım. Kimono giymiş Japon hanımlar 3 boyutlu görüntüleri gösteren tablo gibi tv. gibi duvar panolarının önünde tanıtım yapıyorlardı. Ve her zaman ilgimi çeken hala daha çok severek incelediğim fotoğraf makinalarının da envayi çeşidi vardı. Çocuk kalbim en çok Lunaparka gitmek isterdi ve daha yeni piyasaya sürülmüş tadelle yemek. Balerin kıza o zamanlar çok severek defalarca binmiştim. O da pırıl pırıl ışıklı etekleriyle adeta davet ederdi. Annem canım yaa ayakları yorulduğunda sanki şehir efsanesiymiş gibi derdi ki: 'Burada yolların altından elektrik kabloları geçermiş onun için ayaklarımızın feri kesiliyor.' Bir kaç kez sanatçıların gazinolardaki programlarını izlemişliğim vardır benim de. Birisi Erol Evgin, İlhan İrem, Hülya Koçyiğit (bir ara Türk Sanat Müziği söylerdi) Azize Gencebay (Orhan Gencebay' ın eski eşiydi)daha adını sayamadığım pek çok sanatçı grubuydu. Bir başka gece babacığım rahmetli Ümit Besen' e götürmüştü onun yeni zamanları ve konser yemekliydi. Yine bir başka gece de Bülent Ersoy' a gitmiştik. O zamanlar erkekti. Beyaz takım elbise içinde yerlere diz çökerek buhranlı, buhranlı şarkı söylemişti. Coşkun Sabah' da aynı anda uduyla hemen yanında eşlik ediyordu. Ve Cem Karaca... Ahhh... Evet hemen şimdi şu an hatırlayıverdim bütün bunları.

    YanıtlaSil
  3. Bir anda bu kadar seyi hatirlamak muthis, bir blog yazisi cikar bunlardan valla.
    Fuar i kaybetmek istemiyorum, o kadar cok insanin cocukluguna dokunmus ki sasirmamak elde degil.
    Su yer altindan elektrik geciyor repligini bugun bile tekrarladik cunku gelir gelmez sizmistik resmen. Kesin ondandir diye gulumsedik

    YanıtlaSil

Pekiii sen bu konu ile ilgili ne düşünüyorsun? Yorumunu yaz ben Özlem e iletirim... :))

INSTAGRAM @yollardahayatvar