Bir çoğumuzun haberi olmasa bile, burası aslında çok önemli ve mutlaka görülmesi gereken bir yer, çünkü dünyadaki 3 adet
Asklepiondan biri. Eğer ki bir rehber yada benim yazım ile Asklepion'un tarihini okuyarak giderseniz (yazar burada reklam yapıyor) etkilenmemeniz mümkün değil.
Bergama'dan başka; Epidauros ve Kos'da da var. Düşünün dünyada 3 yerde var ve biri bizim topraklarımızda.
Asklepionlar, anlaşılır anlamı ile eski çağın ilk hastaneleri, şifa ve sağlık merkezleri. Asklepios, ise sağlık tanrısı ve iyileştiremeyeceği hiçbir hastalık olmaması ile biliniyor, tabi bu biraz da zamanımızın en çalışkan öğrencilerine burs verip bünyesinde barındıran, sonrasında da bakın biz ne kadar başarılıyız diye reklam yapan dershanelere benziyor.
Çünkü Asklepion'a öyle elini kolunu sallayan giremiyor, ölümcül hastaları ve hamileleri (Hamileler o zamanlarda büyük ölçüde doğururken ölüyor maalesef) asla almıyorlar.
Eee ne yani! alıp da adını kötüye mi çıkarsınlar koskoca Tanrı'nın :)
Asklepios kimdir anlamak için, biraz mitoloji diyoruz;
Asklepios, Apollon ve Koronis'in oğlu, rivayete göre annesi, hamileyken babasını boynuzluyor ve babası da devasa bir ateş yaktırıp, annesini yakıyor, fakat kadının yarısı yanmışken karnındaki bebeğe kıyamayıp, kesip çıkarıyor onu. İşte bu küçük Emrah kaderli arkadaş oluyor kendileri.
Rivayet o ki; yaktırdığı ateşin büyüklüğünden, o güne değin bembeyaz tüyleri olan kargalar islere bulanıp, mutasyona uğruyor ve kapkara oluyorlar o derece büyük yani düşünün.
Oğlu Asklepios'u kurtarmış ama yediği boynuzlar aklına geldiğinden kendisi bakmayı gururuna yedirememiş, Kentauros Kheiron'a emanet edip, "al bunu gözüm görmesin" diye tembihlemiş.
Asklepios, bildiği tüm tıp bilgilerini Kheiron'dan öğrenmiş ve hastaları sadece iyileştirmekle kalmamış, ölüleri bile diriltmeye başlamış.
Gözlerine bakanın taş olduğu Medusanın dahil olduğu aile Gorgonlardı, onların sağ tarafından akan kan şifa, sol tarafından akan kan ise zehir saçıyordu, Asklepion sağ tarafındaki akan kandan alıp ölüleri diriltmeye başlayınca yeraltı tanrısı Hades, dünyanın düzenini bozduğu için onu dedesi Zeus'a şikayet etti. Ve Zeus da torununu gözünü kırpmadan yıldırımlarıyla öldürdü. Vicdansız dede!
Tam öldüğü sırada elinde bulunan reçete yere düşerek günümüze kadar en kıymetli şifa kaynağı olan sarımsağın filizlenmesine neden oldu.
Ölümünden sonra sağlık tanrısı olarak kabul edildi ve inşa edilen sağlık merkezlerine Asklepion denmeye başladı.
Viran Kapı'da rahip hekimler (Asklepiades) bekler, detaylı şekilde hastaları kontrol eder ve ölecek olanları asla içeri almazlardı. Viran Kapıdan, anıtsal giriş kapısına kadar olan Via Tecta'yı (pazar yolunu) ölmeden geçebilenlerin içeri girmesine izin veriliyordu sadece. (Resimde gördüğünüz tahtadan yol)
Kapısının üzerinde; "Bütün Tanrıların kutsiyeti için Asklepion'a Ölüm Girmesi Yasaktır" yazması boşuna değil. Git kardeşim başka yerde öl di mi ama :)
Reklamın iyisi kötüsü olmaz cümlesi o zamanlarda pek kullanılmıyordu sanırım :)
Sütunlu yolun yanında bulunan zemini tahta olarak gözüken Via Tecta'nın üzeri zamanında kapalıydı ve etrafında dükkanlar vardı, Asklepion da iyileşen hastalar adaklarını bırakıyorlardı burada. Aynı dertten muzdarip hastalara şifa olması amacı ile.
Mesela parmağınız kötüydü, iyileşti minyatür parmaklar getirip bırakıyordunuz, bacak, kalp, böbrek hepsinin minyatürleri yapılan kazılarda bulunmuş. Bergama Arkeoloji müzesinde görebilirsiniz.
Yolun hemen kenarında bir anıt mezar bulunuyor, zamanının kahramanı yada saygın bir kişiye ait olduğu düşünülüyor.
Gelen hastaların diğer özelliği de paralarının olması, fakirlere bir şey olmaz nasılsa !!!
Asklepion'un devamı bağışlarla sağlandığı için, yüklü miktarda bir parayı ödemeniz gerekiyor. Mesela kutsal avluda 3 katlı sahnesi bulunan, kayalığın oyulması ile oluşan yarım daire şeklindeki tiyatrosu, ismi belirlenemeyen Pergamonlu bir soylu tarafından yaptırılmıştır. Alttaki 3 sıra mermerden yapılmış çünkü protokol, ondan sonrası tahtadan, o yuzden günümüze kadar pek bir şey kalmamış bu tiyatrodan geriye, bu gördüğünüz tamamen uyarlama.
Anadolu da yapılan ilk 3 katlı tiyatro sahnesi kendisi ve 3500 kişilik kapasiteye sahip.
O zamanlarda, o yerleşim yerinde yaşayan insan sayısını, "tiyatro kapasitesi x 10" olarak hesapladığımızdan, Asklepion'un kapasitesi için de 35.000 diyebiliyoruz, hepsi aynı anda orada bulunuyor diye bir durum yok tabii ki, gelip tedavi olup gidiyorlar. Devamlı kalan rahip hekimler, öğrenciler var sadece.
Tiyatronun sağ kısmında imparator sarayı ve kütüphane yer alıyor, hekimlerin öğrencilerin ders kitapları yanında hastaların okuyabileceği nitelikte kitaplar da ahşap raflarda bulunuyormuş.
Bu galerinin ön kısmının zemini toprakmış ve hastaların çıplak ayakla gezmesi, çamurda yürümesi bir tedavi yöntemi olarak görülüyormuş.
Kutsal meydanda, günümüze kadar ulaşan kutsal su bulunmakta ve ben ondan su içtim, ölmem artık :)
Şaka bir yana da yapılan incelemelerde içindeki maddelerin tedavi edici özellikte olduğu kanıtlanmış. Mesela ellerimi yıkadım ve kremli gibi oldu, değişik bir histi, bunu sevgilime söylediğimde koşa koşa çeşmenin başında aldı soluğu. Keşke bir şişeye doldurup eve de getirseydik zira elindeki kuruluğun iyileştiğine inanıyor o günden beri.
Asklepiona hasta olarak geldiniz, ilk olarak sizi uyku odalarına alıyorlar, tabi öncesinde dualar ediyorsunuz iyileşebilmek için, önce güzelce uyuyorsunuz ve gördüğünüz rüyayı hekimlere anlatıyorsunuz.
Gördüğünüz rüyaya göre tedavi şekliniz belirleniyor.
Mesela dediniz ki, karım beni sevmiyor, hep bana laf sokuyor :) (valla rehberimiz Tutku nun örneği kendisi, benim suçum yok)
Rahip hekimler, sizi alıp bu telkin koridoruna sokuyorlar. Siz altta su sesleri eşliğinde yürürken, üstte gördüğünüz deliklerden size "karın aslında seni çok seviyorrrrr, o çok iyi bir insaaannnn" diye telkinde bulunuyor. Siz o akustikle bunu dinleye dinleye iyileşiyorsunuz.
Buradan "karısı" örneğini çıkarıp, "başım ağrıyor'u" koyarsanız daha gerçekçi olacak sanırım :) Aspirinle kanseri yenme hikayelerini dinlemiş insanlar olarak pek de saçma gelmiyor bu durum.
Telkin koridoru, yine içeride dinlendirici su sesi bulunan dinlenme odalarına bağlanıyor, ohhh huzur dolu.
Telkinle tedavi haricinde; çamur, güneş banyoları, şifalı otlarla tedavi, diyet kürleri, masaj, kan aldırma (hacemat) gibi tedavi yöntemler de mevcut. Çok gerekli görülürse cerrahi müdahale bile yapılıyormuş.
Tıptaki asaya dolanmış yılan sembolünün de buradan geldiğine inanılıyor, tedavi olmaya gelen fakat sen gidicisin diye içeri alınmayan bir adam, geri dönüş yolunda taşların arasında yılan görür ve nasılsa öleceğim diye kendini sokturur.
Fakat adam ölmez, aksine iyileşir. bu olaydan sonra da yılanlar Asklepion un simgesi haline gelir. Rahip hekimlerin de yılan gibi sessiz sakin, sadece iyileştirici gücü olduğuna inanılır, Günümüzde tüm tıp dünyasının da simgesi olur.
Anıtsal Giriş Kapısına ait avlunun ortasında, üzerinde Asklepiosu'u taşıdığı düşünülen, asaya sarılı yılan sembolü olan bir kaide mevcut tabii ki orijinalı değil, onu görmek isterseniz sizi Bergama Müzesine alalım.
Biz Babywearing grubu olarak, bebeklerimizi giyerek güzel rehberimiz Tutku ile dolaştık Asklepion'u.
Geç de olsa burayı keşfettiğimiz için çok mutluyuz.
Hatta bizi burası kesmedi, ardından Ayvalık-Cunda'yı da fethettik, üstüne de enfes tazecik balıklar yedik. Ayvalık ta ne yapılır derseniz ise, sizi buraya alalım...
Seyahatle kalın...
Sevgiler,
Geç de olsa burayı keşfettiğimiz için çok mutluyuz.
Hatta bizi burası kesmedi, ardından Ayvalık-Cunda'yı da fethettik, üstüne de enfes tazecik balıklar yedik. Ayvalık ta ne yapılır derseniz ise, sizi buraya alalım...
Seyahatle kalın...
Sevgiler,
- EN GÜZEL PİKNİK ALANLARI
- ESKİ DATÇA VE SELİMİYE
- ESKİŞEHİR BALMUMU MÜZESİ
- Ege'de Çok Bilinmeyen 30 Gezilecek Yer - Yeni !!
- Egenin akciğeri; URLA
- Eskişehir Gezi Rehberi / 2.Bölüm
- Eskişehir Gezi Rehberi/1.Bölüm
- Fethiye'de Neler Yapılır - 1.Bölüm
- Fethiye'de neler yapılır - 2.Bölüm
- GAZİANTEP GEZİ REHBERİ
- GAZİANTEP GEZİSİ - 1
- GAZİANTEP GEZİSİ - 2
- GAZİANTEP GEZİSİ - 3
- GAZİANTEP GEZİSİ - SON :(
- GAZİANTEP TEN NELER ALDIM
- GEZİMANYA SÖYLEŞİM...
- GÖBEKLİTEPE - BALIKLI GÖL
- Günübirlik Gezilecek Yerler / 2.Bölüm
- Güzeller güzeli; Mordoğan-Karaburun
- Haydi tatile; KUMBURGAZ 'a
- KAHVALTI MEKANLARI - PART 4
- KAPUTAŞ PLAJI VE KAŞ
- KARAGÖL GEZİSİ
- KAYRA BEACH / DİKİLİ
- Kirazlı Köyü / Hafta Sonu Kaçamağı
- Kozak ve Çam Fıstıkları
- MİDİLLİ GEZİSİ - 1.BÖLÜM
- MİDİLLİ GEZİSİ - 2.BÖLÜM
- MİDİLLİ GEZİSİ - 3.BÖLÜM
- MİDİLLİ GEZİSİ - 4.BÖLÜM
- MİDİLLİ'DE YAZ - 1.Bölüm
- MİDİLLİ'DE YAZ - 2.Bölüm
- MİDİLLİ'DE YAZ - 3.Bölüm
- MİDİLLİ'DE YAZ - 4.Bölüm
- PALAMUT BÜKÜ / DATÇA
- Palamutbükü-Datça / 2014
- Pamuklar içinde PAMUKKALE
- ROMA'yı Keşfetmeye Hazır Mısın?
- SAKLIKENT KANYONU
- SEYREK - HOBİ PARK
- Sevgili Günlük / Almanya'ya doğru
- Sevgilimin Doğum Günü / 2014
- Suların yuttuğu; HALFETİ
- Sutüven Şelalesi / Hasanboğuldu
0 yorum:
Pekiii sen bu konu ile ilgili ne düşünüyorsun? Yorumunu yaz ben Özlem e iletirim... :))