"Tatilden ne beklersin" sorusuna, "turkuaz sular, yumuşacık, bembeyaz kumlar, gezilecek keyifli sokaklar, lezzetli yemekler"
cevabını veren ben ve benim gibiler için adeta bir cennet; Mayorka.
Burada zaman o kadar hızlı geçiyor ki yetişmek mümkün değil, güneş 3. defa üzerimize doğuyor bu sabah.
Kaldığımız Hotel Helios, lüks otellere göre daha uygun fiyata gelse de (kahvaltı ve otopark ücreti içinde) yine de keşke marinadaki otellerde konaklasaydık cümlesini bolca tekrarladık. Bunun yanında çeşit çeşit peyniri, krebi, meyvesi, tatlısı, böreği ile otelin açık büfe kahvaltısı ise tartışılmaz güzellikte.
Kahvaltı sonrası acaba kapının önündeki Can Pastilla'da mı denize girsek diye düşünüp "nasılsa elimizin altında bunu en sona saklayalım" diyoruz. Planımız adanın güneybatısını keşfetmek. Gitmeden aldığım notlarda olan "Camp de Mar'da mutlaka paella ye" notunun da etkisi büyük tabii bu kararımızda.
Önce Palma'ya, ardından güzel bir yol üzerinden Palmanova'ya ulaşıyoruz. Palmanova Plajını genelde Alman turistler tercih ediyor, geceleri çok fazla gürültü olduğu için biz çocukla kalmak istemedik, siz eğer ki alkol kullanıyorsanız ve erken yatma gibi bir derdiniz de yoksa, burada konaklamak eğlenceli olabilir.
Hava o kadar sıcak ki anlatamam, Arman'ın da uykusu gelip üzerimde uyuyakalınca sıcaklık bin kat daha artıyor tabii, oğlum uyanmadığı için önce merkezde defalarca tur atıp, park yeri bulamayınca da, biraz dışarıda kalan sakin bir yere parkediyoruz.
Arman'ın uykusu önemli, sanırım bir saat kadar arabanın içinde oturuyoruz bu şekilde. Tüm anneler benim gibi mi bilmiyorum ama onun uyanmasındansa tüm gün o arabanın içinde oturabilirim. Gezerken eğer onun ihtiyaçlarını evindeki gibi karşılayamazsak, haksızlık olur diye düşünüyoruz.
Bizim paşa uyanınca doğruca Palmanova Plajının yolunu tutuyoruz, etrafında bolca market, restoran bulunan bu plaj, yol ile paralel şekilde uzanıyor. Giriş kısmında benim bayıldığım kocaman ağaçlar var gölgesine yayılalım diye hemen seriyoruz havlularımızı.
Kumlar enfes, yumuşacık :) O an o kadar mutluyum ki anlatamam, Arman beyin mayosunu giydirip, kremini sürüp uzunca süre hazırlanıyoruz. Ohh saatlerce çıkmam sudan artık :)
Çok geniş ve uzun bir kumsalı var ve renk renk insanlar güneşleniyor üzerinde. Denizi görünce tüm hevesim kursağımda kalıyor. Bu ne hacı?
Artık yosundan mı, rüzgarın ters esmesinden mi, yoksa genel hali bu mu bilmiyorum ama bulanık, garip bir rengi var. İşte o an tüm hayallerim yıkılıyor, "ben taaa Türkiye'lerden bunun için mi geldim, kafamı hangi taşlara vurayım, instagramdan bu denizi nasıl paylaşayım" diye düşünürken, sevgili çoktan suya atlamış bile.
Biz de Arman ile birlikte ıslak kumların üzerinde yürüyüş yapıyoruz, bizim minik erkek, top oynayan kızlara öpücük atıyor, el sallıyor tüm kumsalın favorisi oluyor bir anda.
Sıcaktan pişen Arman da babası ile biraz serinledikten sonra, burada daha fazla vakit harcamanın aptallık olacağını düşünüp, bir sonraki hedefimize doğru yola koyuluyoruz.
Aslında denizi güzel olsaydı, o ağaçların altında, esen sakin rüzgarla birlikte piknik bile yapabilirdim çok hazırlamıştım kendimi burada uzun süre kalmaya çook.
Otelden çıkmadan (internetim varken), navigasyona Camp De Mar'ı yüklemiştim o yüzden bulmakta hiç zorlanmıyoruz. Palmanova'ya yakın olup da muhteşem bir deniz görme ümidimi kaybetmişim ya, o an pek bir keyifsizim.
Ne zaman ki bu merdivenlerin başına geliyorum, işte o an tüm can sıkıntım silinip gidiyor. Bu nasıl güzel bir renk inanamıyorum gözlerime. Camp De Mar burası mı diye düşünürken Ses Dones tabelası karşımıza çıkıyor.
Merdivenlerden indikçe, pırıl pırıl enfes bir deniz, taşlı bir sahil ve denizde kocaman kayalar bizi karşılıyor. O kadar güzel bir manzara ki resim çekmeye doyamıyoruz.
Denize girmeden biraz etrafı keşfedelim diye yürümeye başlıyoruz, iyi ki de öyle yapmışız efsanevi, Camp De Mar bu sayede karşımıza çıkıyor.
Kolleksiyoncu, ressam ve ajan olan Tomas Harris, emekli olduktan sonra, vefat edene kadar burada yaşamış, işte bu güzel eser o zamanlardan kalma.
2 koy arasındaki muhteşem manzaralı 2 otel gözümüze çarpıyor, özellikle Olimarotel Gran, bir sonraki Mallorca tatilim için not alındı, denizin kıyısındaki şezlongları ile favori otelim oldu bile.
Beyaz olan müthiş manzaralı otel; Olimar |
Denizin rengi o kadar güzel ki, bir an önce girmek için sabırsızlanıyorum, Palmanova hüsranının üstüne çok iyi geliyor bu güzellik.
Tüm şezlonglar dolu olunca koyun hemen girişindeki markette gördüğüm renkli şemsiyeyi 10 Euro ya alıyoruz, ki bence adada yapılacak en mantıklı şey; bir şemsiye edinmek. Dilediğiniz plajda kullanabilirsiniz, "hey hemşehrim burası paralı" diye bir şey de yok, her yer ücretsiz ve halka açık.
Resimde hiçbir oynama yok, doğal rengi bu :) |
Biz oğlumla hazırlanırken, sevgili de restorana yemek rezervasyonu yaptırmaya gidiyor fakat gidiş o gidiş, bir türlü gelmek bilmiyor.
Meğerse sıra çokmuş. Giderseniz görürsünüz mutlaka siz de, burada bir amca var restoranın her şeyi, masa siliyor, rezervasyon yapıyor, servis açıyor, sanırsın başka kimse çalışmıyor. Zannımca yemekleri bile o pişiriyor :)
Meğerse sıra çokmuş. Giderseniz görürsünüz mutlaka siz de, burada bir amca var restoranın her şeyi, masa siliyor, rezervasyon yapıyor, servis açıyor, sanırsın başka kimse çalışmıyor. Zannımca yemekleri bile o pişiriyor :)
Arman kucakta ben de bekliyorum yanında, bizim amca, yaklaşık 1 saat sonra (bizden sonrakileri oturtup sevgiliden zılgıtı yedikten sonraya tekabül ediyor bu zaman), masamızı gösteriyor. Buraya oturun daha iyi yer bulursam oraya geçireyim dese de biz yerimizden gayet mutluyuz.
Öğlenleri çok yoğun olduğunun altını çizmeme gerek yok sanırım bu anlattıklarımdan sonra, anladınız siz onu, ya bekleyeceksiniz ya da yemek saatinden bir süre önce yada sonra geleceksiniz buraya.
O güne kadar paella yememiş, sevgilimin tüm malzemeleri eve almasına rağmen pişirmediği paellayı çok da merak etmemiştim açıkçası. Sonuçta deniz mahsullü pilav değil mi arkadaşım atla deve değil ki, hem içindeki midyeler de kesin kokuyordur.
İşte düşündüklerim tam olarak bunlardı ısmarlamadan önce, sevgilim zamanında Barcelona'da yemiş, büyük bir heyecanla bana tattırmak için can atıyor o anda, onu kırmak istemediğimden ve İspanya'ya gelip de tatmamış olmayayım diye sipariş verdim sadece.
Biz 16,50 Euro olan paellayı seçtik, gayet lezizdi. |
Deniz mahsüllü, tavuklu, domuz etli yada hepsinin karışık olduğu çeşit çeşit paella var, bir de mesela deniz ürünlü paellanın kabuklu, kabuksuz çeşidi var. Seç seç bitmiyor arkadaş, kabuksuz ısmarladık elbette, kocaman bıyıklı karidesleri ayıklamaktan pek hoşlandığım söylenemez çünkü.
Büyük bir seremoniyle geliyor, masamızın yanındaki sehpaya konuyor, garson tabaklarımıza servis ediyor. ta ta taaam işte büyük an, sevgili gözünü benden alamıyor, acaba ilk tepkim ne olacak diye. Omuzlarımda büyük bir sorumluluk var o an, daha 3 adet pirinci ağzıma götüremeden soruyor "nasıl, beğendin mi?" :O
Yahu adam bir dur da, o pirinç dilime değsin değil mi?
Yahu adam bir dur da, o pirinç dilime değsin değil mi?
Öncelikle şunu belirteyim, kesinlikle koku yok, çünkü kum midyesi değil, normal bildiğimiz midye konmuş içine. Safranlı pilav tam kıvamında pişmiş, mükemmel, lezzetine bayılıyorum. İyi bari numara yapmama gerek kalmadı, cidden beğendim.
İspanya'nın meşhur yemeği; Paella |
Kumsalın hemen arkasında hediyelik eşya satan standlar ve wc mevcut, soyunma kabini olmadığından wc de üzerimi değiştirmek garip olsa da hiç yoktan iyidir diyorum.
Camp De Mar a doyunca, geri dönme vakti gelmiştir. İstikamet Palma. Hep koy gezecek değiliz ya biraz da merkezini görelim. Sevgiliye çaktırmadan, Desiqual ve Zara'nın İspanyol markası olduğunu bildiğimden ucuzdur bol bol alışveriş yaparım niyetindeyim açıkçası.
Yarım saat içinde, devasa yatların bulunduğu marinanın önünden geçiyoruz, merkezdeki ışıklardan dönüp yolu takip edince bir yeraltı otoparkına çıkıyoruz. Burası hem marinaya hem de eski şehre yürüyüş mesafesinde.
Modern sanatlar müzesini gezip, sokak aralarında dolaşarak, fotoğraflar çekiyoruz.
Desiqual de indirim olmasına rağmen pek de ucuz değil aynı Zara markası gibi. Çeşit çok fakat fiyat bizdeki sezon fiyatları ile aynı ne yazık ki.
Hava kararıyor, otoparka doğru yola koyuluyoruz. Tabii ben yine ana yoldan değil de, ara sokaklardan gidelim diye tutturunca kaybolmak farz oluyor. Sevgili ne kadar surat asıp, trip yapsa da, iyi ki kaybolmuşuz, o ana kadar görmediğimiz ve hatta bayıldığımız meydanları da görmüş oluyoruz bu şekilde.
Bu adam eskiden kaybolmayı severdi, baba olunca bi ciddiyet çöktü üzerine zaar.
Bu adam eskiden kaybolmayı severdi, baba olunca bi ciddiyet çöktü üzerine zaar.
Kanguruda uyuyan canım oğlum Arman, dünyanın en mükemmel erkeği (benim için) Metin ve ben bu günü de evimizden çok uzakta, cennetten bir köşe olan Mayorka'da bitiriyoruz.
O yüzdendir bazı anları kafama kazımaya çalışmam, dünyanın hali belli olmaz bir gün lazım olur belki.
Bol bol gülümsediğiniz, hayaller kurduğunuz, mutlu olduğunuz anılar biriktirmeniz dileğiyle,
Seyahatle kalın,
Sevgiler,
İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar;
- 2013 NASIL GEÇTİ / 1. Bölüm
- 2013 NASIL GEÇTİ / 2. Bölüm
- ADATEPE KÖYÜ / KAZDAĞLARI GEZİSİ - Yeni !!
- AYVALIK'A GİTMEK İÇİN 10 HARİKA NEDEN - Yeni !!
- Almanya / Heidelberg
- Almanya / Heidelberg-Frankfurt
- Almanya / Schillingsfürst - Feuchtwangen
- Almanya / Wertheim - Würzburg
- Almanya Gezisi / Rothenburg
- Antik Zeytin Hotel - Bodrum
- BADEMLİ - DİKİLİ / FAME BEACH
- BERGAMA ASKLEPİON GEZİSİ
- Bebek ile Tatil Nasıl Geçer ???
- Divan Palmira Otel - Bodrum
- Doğanbey (Domatia) Rum Köyü
- Dünyanın en küçük ülkesi; VATİKAN
- EJDERHA MAĞARALARI (Drach Caves) / MALLORCA - Yeni !!
- EN GÜZEL PİKNİK ALANLARI
- Ege'de Çok Bilinmeyen 30 Gezilecek Yer
- FETHİYE GEZİ REHBERİ - Yeni !!
- Fethiye'de adrenalin dolu bir tatil için 5 öneri
- GAZİANTEP GEZİ REHBERİ
- GAZİANTEP GEZİSİ - 1
- GAZİANTEP GEZİSİ - 2
- GAZİANTEP GEZİSİ - 3
- GAZİANTEP GEZİSİ - SON :(
- GAZİANTEP TEN NELER ALDIM
- GEZİMANYA SÖYLEŞİM...
- GÖBEKLİTEPE - BALIKLI GÖL
- Güzeller güzeli; Mordoğan-Karaburun
- KAHVALTI MEKANLARI - PART 4
- KARAGÖL GEZİSİ
- KAYRA BEACH / DİKİLİ
- KIBRIS (Cyprus) ADASI GEZİLECEK YERLER
- Kirazlı Köyü / Hafta Sonu Kaçamağı
- Kozak ve Çam Fıstıkları
- Midilli (Lesbos) Adası Gezi Rehberi
- MİDİLLİ GEZİSİ - 1.BÖLÜM
- MİDİLLİ GEZİSİ - 2.BÖLÜM
- MİDİLLİ GEZİSİ - 3.BÖLÜM
- MİDİLLİ GEZİSİ - 4.BÖLÜM
- MİDİLLİ'DE YAZ - 1.Bölüm
- MİDİLLİ'DE YAZ - 2.Bölüm
- MİDİLLİ'DE YAZ - 3.Bölüm
- MİDİLLİ'DE YAZ - 4.Bölüm
- OCTOBERFEST !!!
- OHAL Nedir? Bizleri Nasıl Etkileyecek?
- Palamutbükü-Datça / 2014
- ROMA'yı Keşfetmeye Hazır Mısın?
- SAKIZ (Chios) ADASI PLAJLARI
- SAKIZ ADASI (Chios) GEZİSİ - 1.BÖLÜM
- SAKIZ ADASI (Chios) GEZİSİ - 2.BÖLÜM
- SEYREK - HOBİ PARK
- Sevgili Günlük / Almanya'ya doğru
- Sevgilimin Doğum Günü / 2014
- Suların yuttuğu; HALFETİ
- Sutüven Şelalesi / Hasanboğuldu
- Taşlaşmış Şehrin laneti; POMPEI
- Teos Park-Sığacık/Seferihisar
- Türkiye'nin En Büyük Uçak Restoranı - Yeni !!
Yazı özlediğimiz bugünlerde böyle yazıların içimi ısıtıyor canımm :) Gitmiş kadar oluyorum.
YanıtlaSil