Yollarda Hayat Var...: Phuket / Tayland Gezi Rehberi

Phuket, birbirinden güzel plajları, vize istememesi, kur farkı, dünyanın en lezzetli meyvelerine ev sahipliği yapması, sinirleri

alınmış halkı ve adım başı denk geldiğimiz ucuz mu ucuz masaj salonları ile özellikle balayı çiftlerinin hayallerini süslüyor.

Phuket, Thailand, Tayland, gece hayatı, fil safarisi, tiger kingdom, fantasea show, cabaret, simon, big budha, phi phi, island, ada, deniz, masaj, bangla road, hangi otel, kata, paradise, freedom, jungceylon, ne yenir, ucuza tatil

No filter :)

Tabi bir de erkeklerin "iş toplantıları" ile hayallerini süslüyor orası da ayrı, bildiğimizin aksine gidip görünce anladım ki aslında seks turizminden çoook daha fazlasıymış. Cennet gibi plajlara, yemyeşil bir doğaya, gittiğimiz çoğu yerde göremeyeceğimiz hayvanlara ve eğlence hayatına sahip.

Trafikte sadece motorlu araçlar yok, bir de filler var!!!

Biz son anda balayı için Maldivler'i tercih ettiğimizden hep aklımda olan Phuket' e ancak oğlum Arman 2 yaşındayken gidebildik. Meğerse ne çok şey kaçırmışım bugüne kadar.

Şu anda hayatımın en keyifli tatilleri sıralamasında başı çekiyor oysa ki.

Bir sorun olunca kim tamir ediyor bu elektrik tellerini acaba :)

Biz bir hafta kaldık ama bana sorarsanız en az 15 gün ayırmak gerekiyor çünkü her metrekaresini görebilelim diye neredeyse 10 dakika bile oturamadık bu süre zarfında.

Phuket, gerek gece hayatını sevenlere gerekse sakin sessiz bir tatil hayali kuranlara hitap ediyor. Biz çocukla çok rahat gezip, inanılmaz eğlendik. Bangla Road da gördüklerimden sonra eminim bekar gidenler de bolca eğleneceklerdir.

2004 yılında Hint Okyanusunun yarattığı tsunami ile yerle bir olan ada, kendini tamamen toparlamış ve yine turistlerin göz bebeği haline gelmiş gözüküyor.

Phuket'e Ulaşım

Phuket'e THY direkt uçuyor (yaklaşık 9 saat sürüyor), tabii aktarmalıya oranla maliyeti de bir hayli fazla bu durumda. Biz o kadar yol yapmışken bir ülke daha görelim diye Singapur aktarmalı olarak gittik. Hatta Singapur'da 4 gün kalarak oranın da altını üstüne getirdik diyebilirim.

Singapur Gezi Rehberi ve Singapur da Nereleri Gezilir kısmından ayrıntısı ile okuyabilirsiniz.

Singapur harici, Malezya, Bangkok, Doha gibi turistik aktarma noktaları da kullanılabilir elbette.

Biz İstanbul-Singapur arasını Qatar Airways ile uçtuk, yüzde 60 indirim kampanyasına denk gelip maliyeti biraz düşürdük, belli dönemlerde indirim yapıyorlar, bu fırsatı yakalamak bayağı fiyat ekonomisi yaratıyor. 3 koltuk gidiş dönüş (aktarmalı) yaklaşık 5.200 TL tuttu (03/2017)

Singapur'dan Phuket'e ise "Jet Star" firması ile uçtuk, kalite olarak Pegasus ayarında bir firma diyebilirim. Bilet alırken dikkat etmeniz gereken, genelde fiyatların bagajsız olarak belirlendiği. Biz ilave kişi başı 15 Kg bagaj satın almak durumunda kaldık.

Valla fiyat olarak en uygunlarından biriydi bu firma ama o bile gayet ucuzdu diyemeyeceğim, çünkü adaya yaklaşık 2 saatlik bir yolculuk için 1,700 TL ödedik (03/2017)

Phuket'e Ne Zaman Gidilir?

Öncelikle, sıcaklık burada her daim birbirine yakın değerlerde seyrediyor (yıllık ortalama 28-29 derece), o yüzden tüm yıl boyunca turistlere kapıları açık.

En önemli kriter muson yağmurlarına denk gelmemek. Bunun için de kuru aylar olan Ekim-Nisan arası seçilebilir. Tabi bu aylar da hem kalabalık hem de pahalı :)

Özellikle yılbaşında burada turist patlaması yaşanıyor, fiyatları erken rezervasyon ile belki bir nebze ucuza getirme imkanı bulunabilir.

Hoş biz Mart ayında gittik ama birkaç defa feci bir yağmura yakalandık, bu yağmurlar bizim bildiklerimize hiç benzemiyordu, bardaktan boşalırcasına demek bile ifade etmek için yetersiz, sanırım gök delindi demeliyim anlatabilmek için.

Bir anda ortalığı sel götürdü ve biz eşyalarımızı zor kurtardık. Tabii hava sıcak olduğundan denize girmeyi yine de ihmal etmedik. Şimdiki aklım olsa Ocak sonu - Şubat başında giderdim tabii o başka :)

Bizdeki yaz mevsimi oranın Muson mevsimine denk geliyor, yaz tatilimi orada geçireyim, riske girerim, bana ucuz olsun yeter derseniz Nisan-Ekim ayları arası tercih edebilirsiniz. Fakat bazen denize girmek yada dışarı çıkmak bile yasaklanabiliyormuş diye duydum bu da aklınızın bir köşesinde bulunsun :)

Vize

Phuket bizden vize istemiyor, ülkeye girişte doldurduğumuz kağıtlar vize yerine geçiyor, yok o kağıtlar için de para almıyor kendileri, giriş bedava yani :)

Doldurulacak belge

Girerken bu kağıtların bir kısmını koparıp alıyorlar, siz geri kalanını saklıyorsunuz, çıkışta teslim ediyorsunuz, bu kadar. Gümrük memurları alıştığımızın aksine güleryüzlü, sadece ülkeden ayrılırken zorladılar bizi nedense.

X-ray cihazından geçen bavulların hepsini açtırıp baktılar, oğlumun organik sabununu bir türlü anlamayıp, sevgilimin eline sıktırdılar gibi komik şeyler yaşadık. Hayır neden girerken bu kadar didiklemediler de çıkarken baktılar anlayamadım ya neyse :)

Phuket Para Birimi

Phuket'te kullanılan para birimi Baht (THB) gitmeden önce "havalimanından bozdurmayın, merkezde daha mantıklı bir rakama bozdurabilirsiniz" diye okumuştuk bloglarda ve bu sayede ülkeye girince sadece 100 Dolar bozdurduk.

Havalimanında 1 Dolar; 32,97 Baht ederken, merkezde 34,9 Baht'tı.

Havalimanında Kurlar

Eskiden (Dolar'ın düşük zamanlarında) bizim para birimimiz Baht karşısında 30-40 kat daha değerliymiş, biz giderken Dolar zirve yaptığı için 10 katına düşmüş oldu ne yazık ki.

Dolar'la ne alakası var derseniz ülkede TL bozduramıyorsunuz, gitmeden Dolar alıp bozdurmak gerekiyor. Euro da olabilir fakat Dolar'ı daha rahat bozdurmanız mümkün tabii.

Alışveriş yaparken Baht'ı 10 a bölerek yaklaşık bir değer bulduk. Bir de artık eskisi gibi pazarlık yapmadıklarını da hatırlatmak isterim, özellikle sezonunda.

Benim sevgilim ve annem pazarlık konusunun gurusu sayılırlar, öyle olduğu halde çoğu yer 10 Baht (1 TL) bile indirmedi hele taksi konusunu hiç açmayalım. Bir akşam, daha uygununu buluruz dedikçe fiyat arttı. Pazarlık yapmak isteyince dönüp arkalarını gittiler, baktık otele gidemeyeceğiz biz de en ucuzu olan tuktuk seyahatine razı olduk :)

Phuket Havaalanı

Singapur Changi Havaalanındaki şatafat ve kaliteden sonra burası otobüs terminali gibi gözüküyor gözüme.

Uçakta, doldurmamız için vize yerine geçen kağıtlar dağıtıldı, fakat sıra bize gelene kadar bitti ne yazık ki. Çok şanslı olduğumuzu söylemiş miydim size daha önce :)

O yüzden havaalanına girer girmez bankolarda bulunan belgeleri doldurmak durumunda kaldık. Evrakları bulduk ama kalem için biraz çaba göstermemiz gerekti açıkçası :) (Bu kısımda hemen çantanıza bir tükenmez kalem atıyorsunuz)

Kapının girişinde gümrük memurları bulunuyor, kağıtların bir kısmını koparıp alıyorlar, tamamdır artık resmen Phuket'teyiz. O kağıtları iyi saklayın, alın size bir stres kaynağı. Türk milletiyiz, en iyi yere saklayayım deriz sonra da bulamayız sonuçta :)

Çok karışık bir yer değil burası, hemen havaalanının çıkışında eğer daha önceden ayarlamadıysanız araç bulmak da mümkün.

Biz gitmeden SRC Travel firması ile yazışıp aracımızı ayarlamıştık. Bu firmayı blogların birinde okumuştum, güvenilir olduğunu duyunca hiç riske girmeyelim dedik.

Önce mail ile sonradan whatsapp ile yazıştık ve çok da memnun kaldık açıkçası. Normal taksiyle havalimanına gidiş gelişten daha uygun fiyata bir jeep kiraladık. Havalimanı-Kata Beach gidiş geliş olarak 1400 Baht ödedik. (Yaklaşık 140 TL diyelim/2017)

Valla ben külüstür bir araç bekliyordum açıkçası, Jeep i görünce şöyle bir havalara gireyim dedim, o da ne aracın camında böcekler geziyor, hemen kendime geldim tabii :)

Aracın içinde yoktu Allahtan, Phuket'te sık karşılaşılan bir durum bu böcekler, sorun yok diyerek kendimi teselliye başladım :)

Kalacağınız otel Patong da ise; 180 Baht'a, Kata yada Karon da ise; minibüsler ile 200 Baht'a gidebilirsiniz, bunlar harici bir yerde konaklıyorsanız taksi tercih edebilirsiniz o da gideceğiniz yere göre yaklaşık 800-1000 Baht tutacaktır.

Bizim firmadaki görevli kadın, havaalanında tüm bavullarımızı araca yerleştirdi, benim centilmen kocam, kadın taşıyınca kendini biraz mahcup hissedip kıyısından köşesinden tutmaya çabaladı artık ne yapsın :)

Phuket'te Haberleşme

Eğer ki muhteşem renkli denizinde özçekim yapıp hemen insagram'a koymayı hayal ediyorsanız, havaalanından çıkmadan yapmanız gereken çok önemli bir iş var, telefon hattı satın almak.

Alt katta, çıkış kapısına yakın birkaç tane firma var. Biz ilk gördüğümüze girdik, yaklaşık 30 TL ye (300 Baht) 7 günlük bir tane hat aldık. Karıştırır mıyım demeyin zaten turist hattı diye geçiyor, interneti fazla, konuşma süresi az.

Zaten internet artık her şey demek bu devirde :) Singapur'daki otellerde, içinde 4G interneti olan ücretsiz infocus telefonlardan sonra bu da çok iyi geldi açıkçası.

Bu tatilde aynı ülkemizdeki gibi rahat rahat kullandık interneti, Avrupa da beleş wifi olan cafelerin etrafında kedi gibi dolaşmıştık zamanında bilirim yani zorluğunu :)

Biz Arman yemek yesin diye bol bol çizgi film seyrettik bitiremedik, sadece bir yerden sonra adil kullanım hakkı bitti sanırım, gayet yavaşladı ama bu durumda bile yine de iş gördü.

Phuket'te Ne Yenir?

Meyve sevenler dikkat! resmen cennettesiniz :) Normalde muzun her çeşidini deneyip midesine dokunduğu için tüketemeyen ben bile parmak kadar boyu ile, koyu sarı muzları çifter çifter yedim, yine de bana mısın demedi.

Bunun haricinde hindistan cevizi, mango, ejderha meyvesi, durian..vs gibi birbirinden değişik egzotik meyveyi de bulmak mümkün. Markete girdiğinizde başınız dönebilir o derece renkli ve çeşitli.

Pis kokulu Durian :) Singapur da toplu taşıma araçlarına sokmanın bile cezası var :)

Meyveyi geç, sadede gel; böcek var mı diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Valla Phuket turistik olduğundan mıdır, artık onlar da böcekten usandıklarından mıdır bilemem, ben hiç görmedim. Ne yiyen ne de satan!

Geldikten sonra seyahat gruplarında bu konu ile yaptığım araştırmada, artık sadece turistik amaçla satıldığını, kendilerinin bile tüketmediğini öğrendim. Tayland'ın geneli için ne kadar doğru bilemem ama Phuket temiz arkadaşlar, rahat olun.

Phuket'te bol bol deniz ürünü tüketebilirsiniz. Arttıııı bu bulduğunuz deniz ürünleri hiç de el yakmıyor. Jumbo karidesleri, ıstakozları kolay kolay bu fiyatlara yiyemezsiniz başka ülkede.

Sevgilim, ülkedeki tüm kabuklu hayvanları yediğimi düşünmeye başladı bu geziden sonra. Kendileri ise ördek ve et sayesinde hiç aç kalmadı :)

2 yaşındaki Arman ne yedi diyecek olursanız işte o durum biraz karışık, ufak çocukla seyahat edecekler anneler buraya toplanın.

Biz gitmeden nasılsa pilav var, meyve var sorun yaşamayız diye düşündük. Tabii yine de yanıma 7 Kg mamayı konserve yapıp aldım riske girmemek için ama o konservelerin bazılarının kapakları gevşemiş attım, bazılarını da Arman hastalanıp istifra edince korkudan attım.

Tam pilava dayanayım dedim o da ne, buradakilerin hepsi buharda pişen cinsten. Eee tamam sağlıklı diyorsunuz di mi, hadi bakalım yedirin çocuklara da göreyim.

Tel tel pişmiş tereyağlı pilava alışık el kadar çocuklar, nişastadan yapış yapış pişmiş bu beyaz şeyi yemiyorlar arkadaş.

Ben bile yiyemedim çoğu zaman tabii o da başka. Evden getirdiğimiz tarhanayı sabah akşam pişirip, Jungceylon marketten bulduğumuz yunan yoğurtları ile geçirdi günlerini oğlum. Bundan sonraki seyahatlerimde tekli ocak, minik tencere, pirinç, bulgur her daim bize eşlik edecek, bu net!

Bu arada Patong daki Jungceylon da kaynamış mısır da bulunuyor, çocuğunuz Arman gibi bayılıyorsa bana bolca dua edersiniz :)

Phuket'te her yerde bulabileceğiniz başka bir şey de Noddle. Her türlüsü var. Pilava göre daha keyifli bence yemesi.

Şimdi nokta atışı yaparak size bir tavsiye de bulunmak istiyorum, Jungceylon'da ve Kata da gördüğüm, bundan dolayı zincir olduğunu düşündüğüm bir restoran var. Biz keşfettikten sonra devamlı orada takıldık.

Düşünün Phuket'te Greek Salad-zeytin (inanılmaz) ve haşlanmış brokoli-taze fasülye yedik yani daha ne diyeyim.

Restoranın adı; Wine Connection. Not almanızda fayda var, hatta Braised Lamb Shank (Bildiğimiz kuzu incik) yemenizi şiddetle tavsiye ederim :)

Bu enfes yemek 410 Baht

Lütfen bana şimdi gittiğin yerin kültürü, yemeği falan demeyin 3.günden sonra o zeytin var ya o zeytin, iskender yemişsin hissi yaratıyor bünyede :)

2 kişi, pirzola, kuzu incik, salata, enfes bir creme brulee, içecek 1.375 Baht ödedik yani yaklaşık hesapla 130 TL gibi bir şey.

Phuket'te yemek demişken, taze meyve ile hazırladıkları enfes dondurmayı da ıskalamayın. Gitmeden tezgahlardaki dondurmaları görmüş, ıyyy pistir o diye düşünmüştüm itiraf ediyorum. Ama benim suçum değil, gitmeden o kadar pis bir Phuket profili çizdiler ki anlatamam.

Her şey kızartılıyor burada

Bu da arka taraftan manzaralar :(

Muzlu dondurma :)

Dondurmanın hazırlanma videosunu ekliyorum, bakın ne kadar lezzetliiii :)

Sokaklarda dondurmacıların yanında bir de bol miktarda meyve satan, krep yapan, bir de çeşit çeşit et pişiren satıcı var. O sıcakta sabahtan akşama kadar bekleyen etlerin sağlığından emin olamasam da yine de seçenek dahilinde.

Phuket'te Nerede Kalınır?

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki 5 yıldızlı otellerin hepsi bizim ülkemizdeki gibi şatafatlı değil. Olanları da var ama kesenin ağzını biraz açmak gerekiyor tabii.

Ucuz diye bildiğimiz bu ülkede inanılmaz rakamlara konaklamak mümkün, bunun yanında ucuz olsun yeter diyenler için de seçenek bir hayli fazla.

Ben oğlum ufak olduğu için ve hijyen konusunda korkarak gittiğimden, çok ucuz kısmı ile pek haşır neşir olmadım.

En önemli kriter konaklanacak bölge, biz önünde plajı olsun, çocukla rahat olur diye düşünerek Kata Beach'te bulunan Novotel Kata Avista'yı tercih ettik.

Odamızın manzarası :)

Otel olarak güzel ve konforluydu, mutfağı ile de kalbimizi fethetti. Bir de tabii fiyatı diğer yerlere göre daha mantıklıydı. (6 gece 2.800 TL )

Bir de sevgilimin ve oğlumun doğum günü olduğu için odamızı süsleyip, pasta ikramında bulundular, acayip gözüme girdiler :)

Tek kötü tarafı otelin önünde bulunan ve çıktıkça dikleşen, hatta halüsinasyonlar görmemize sebep olan; yokuşuydu :)

Çok masum gözüküyor değil mi:)

Aman ne olacak demeyin canım siz de, denizde yorulmuş bir çift anne-baba düşünün, güneşin altında kucağında neredeyse 15 kiloluk, 2 yaşında oğlunu ve çantaları taşıdığını bir de :) Bitirdi bizi resmen, hayattan bezdik :)

Bu arada kapalı alanları çok fazla soğutuyorlar aklınızda olsun, özellikle otel odasına giremiyorduk camları kapıları açmadan, tabii böcek girebilir diye her gün temizlemeye gelen bayan tüm camları kapatıp yine donduruyordu odayı, o kadar ki aynalar, yerler bile buğu yapıyordu soğuktan, az daha dursa buz tutacak diye korktum :)

Hindistan cevizi suyu da mı içmesin rahmetli

Patong; Phuket'in merkezi, alışveriş merkezleri, hediyelik eşyalar, gece hayatı hep burada. Biz sakin olsun diye Kata'da kalsak da, her gece Patong'a mutlaka geldik. Bu da gidiş geliş en az 800 Baht demek, bütçeyi sarsan hareketler bunlar.

O yüzden burada konaklamak en mantıklısıymış sanırım. Karmaşık ve gürültülü ama deniz kıyısına yakın noktalar tercih edilebilir diye düşünüyorum. Eğer çocukluysanız Bangla Road civarından uzak durun yoksa sabaha kadar direk dansı yapan kızların müziklerini dinlemek durumunda kalabilirsiniz :)

Bir de bizim otele gece ulaşım için imkan kısıtlıydı. Taksiler, Kata uzak diye gitmek bile istemediler.

Otelimizin manzarası

Plaja yakın olsun, romantizm isterim diyorsanız Kata haricinde bir de Karon Beach en çok tercih edilen yerlerden. Kata nın biraz daha büyük versiyonu oluyor kendileri.

Bu 3 yer Phuket'in en popüler konaklama bölgeleri. Bunların haricinde mesela Kata Noi Beach civarında da oteller var ve buranın kumsalı benim favorilerim arasında başı çekiyor ama merkezden ne kadar uzaklaşırsan taksi parası (yada tuktuk) artıyor olacak :)

Adada Ulaşım

Buranın en meşhur taşıma aracı tuktuk. Motosikletin gelişmiş versiyonu diyebiliriz, bir kabin düşünün, üzeri kapalı fakat yanları açık. Biz çocukla giderken inanılmaz korktuk çünkü çok hızlılar ve hiçbir korumanız yok. Emniyet kemersiz çocuğunu arabaya bindirmeyen ebeveynler olarak halimizi bir düşünün :)

Tuktuk; Şeker gibi rengarenkler ve geceleri ışıklandırılıyor.

Biz genelde otelin önünde bulunan taksi durağı ile anlaşıp adayı turladık, şoförü günlük kiralayabiliyorsunuz, günübirlik 1000 Baht'a bol bol gezdik. Biz plajdayken bekledi, sonra yola devam ettik gibi.

Tabii bir keresinde, sabahtan plaja gittik ve akşamına da Fanta Sea show'a, bizi show dışında 3 saat beklemesi gerekince bir 500 Baht daha verdik çünkü otele dönmemiz gece yarısını bulmuştu.

Yemek ısmarlamak istesek de kabul etmedi, "patronum veriyor bana" diye geri çevirdi. Kaldığımız süre boyunca şoförümüz Ta'ya hepimiz çok ısındık, tok gözlü ve sıcakkanlı, bunun yanında berbat bir İngilizce ye de sahip :)

Tiger Kingdom'a gitmek isterken bizi alışveriş merkezinin önüne götürdü, yani düşünün o kadar iyi anlaşamadık :)

Eğer pazarlıkta iyiyseniz ve çocukla seyahat edecekseniz, böyle bir araçla anlaşmak size rahatlık sağlayacaktır. Taksiler lüks değil, hatta bizim kullandığımız aracın camını kapatmak için el ile yukarıya doğru ittirmek gerekiyordu :)

Bu arada Phuket'te trafik soldan akıyor yani bize ters, sürekli karşıdan gelen arabayla girecekmiş hissi ile yaşadığımız doğrudur :)

Phuket'te Neler Yapılır?

Bangla Road (Adanın günah merkezi)

Hava kararmadan bu sokağı aradık bulduk, resim çekildik. Gördüğünüz gibi bildiğiniz trafiğe kapalı, plaja çıkan bir sokak.

Sabah; sessiz, sakin bir cadde ...

Bir de akşam gittik gözlerimize inanamadık. Her yer ışıl ışıl, sağlı sollu barlar, gece kulüpleri tezgahların üzerinde direk dansı yapan kadınlar (kadın olduğunu düşünüyorum daha doğrusu), yolda karşılaşacağınız birbirinden bakımlı ve renkli Ladyboy'lar, bangır bangır bir müzik.

Gece ise çılgın !!!

En gösterişli mekan Tiger ve Sunset gibi duruyordu bu arada. Bir de Crazy Horse pek bir kalabalıktı :)

Bir de böyle gözlük takıp kendini aksiyona kaptıranlar vardı, onlar ne kadar eğleniyorlar bilmem ama etrafta onları izleyenler göbeklerini tuta tuta gülüyordu, bunlardan biri de sevgilim.

Sevgilimin önündeki kanguruda oğlu, yanında ben olmama rağmen, ellerindeki sevişme fotoğrafları ile yolunu kesip, teklifte bulundular,yuhhhh. Siz rahatsız olmayın ben beklerim bir köşede, nasılsa :O

Burada seks işçisi ayıplanmıyor, evine baktıkları için saygıyla karşılanıyorlar hatta. Kasiyerlik, sekreterlik gibi bir meslek onlar için.

Caddenin ortasında direk dansı yapan kızlar

Bu caddede pahalı mekanların önünde genelde Rus kızlarını gördüm, tabii Thai kızlar ve ladyboy lar da bir hayli fazla. Dikkat etmek lazım bu fotoğraftakileri çoğu arkadaşım kadın zannetmiş zira :)

Bir ara caddeyi fotoğraflayım derken, sevgiliyi kaybediyorum, eyvah beni çok merak etmiştir diye düşünüp, o kalabalıkta koştura koştura yanına gidiyorum.

Gittim, gitmesine de bir de ne göreyim elinde kamera, direk dansı yapıp orasını burasını hoplatıp duran kırmızılı kızı videoya çekiyor.

Arkadaş ben kaybolsam umuru değil adamın, aşkım napıyorsun diyorum "valla kötü niyetim yok senin blogun için çekiyorum" diyor. O çektiğin videoyu nasıl paylaşacağım diye soramıyorum, he hee canım ben de yedim.

Arman'ın şaşkınlığı :)

Yani uzun lafın kısası, bayanlar yanınızdaki adamlara sahip çıkın valla kapıverirler haberiniz olmaz :)

Patong Merkez ve Jungceylon

Phuket'in her köşesi bir cennet olmasına rağmen en çok bilinen yeri elbetteki Patong. Hem upuzun bir kumsala (laf aramızda kalsın ama en vasat plajı burası diyorlar), otellere, eğlencenin dibine vuran gece hayatına, alışveriş merkezlerine ev sahipliği yapıyor. Bunun yanısıra dilediğiniz su sporunu da burada yapmak mümkün.

Jung Ceylon'u gitmeden 3.sınıf bir avm sanıyordum. Hiç de öyle değilmiş, inanılmaz büyük, lüks ve bakımlı. Birbirinden güzel markalar ve kocaman bir marketi var. Dilediğimiz her şeyi bulabildik.

Yemek için hem uluslararası mutfak kısmı var hem de Thai mutfağına ait lokantalar bulunuyor. Seçenek çok fazla, dışarıda aradığınız lezzeti bulmadıysanız buraya mutlaka uğrayın derim ben.

Ulusal Fil Günlerine denk geldik :)

Ayrıca çok temiz ve kaliteli masaj salonunu da unutmamak lazım tabi. Biz ayak masajı için girdik çok da memnun kaldık. Kişi başı 300 Baht.

Bangla Road'a çok yakın, 3-4 dakikalık yürüme mesafesinde. Altta kapalı otoparkı bulunuyor. Manikür-pedikür yapılacak tertemiz güzellik salonları var.

Ayaklarını sokmak isteyen ?

Kapısının karşısında taksi ve tuktuk bulmak mümkün, herkesin buluşma noktası burası oluyor. Bizim Kata daki otelimize götürmek için taksi 500 Baht, tuktuk ise 400 Baht istedi. Artık pazarlık da kabul etmiyorlar, dönüp arkalarını gittiler kaldık kuş gibi ortada :)

PHUKET PLAJLARI

*Kata Beach

Daha çok çocuklu ailelere ve romantizm yaşamak isteyen, sakin bir tatil arzulayan turistlere hitap ediyor. Gece hayatı pek de ilgi çekici değil.

Meşhur kuyruklu kayıkları

Kata Beach

Biz 2 sezlong ve bir şemsiye kiraladık 100 Baht'a, pazarlık da yapmadık, sanırım çok para ediyor ki kadın ertesi gün gelip gelmeyeceğimizi sorup durdu, kendi torununa ait oyuncakları Arman'a getirip verdi. O yüzden siz biraz pazarlık edin isterseniz yada bırakın mutlu olsunlar :)

Plajın arka tarafında tazecik meyve suları sıkılıyor. Biz kocaman bardakta karpuz suyu ve hindistan cevizi aldık, gerçekten lezizdi. Kata Noi de de içtik ama buradaki lezzeti bulamadık. 40-50 Baht arasında fiyatları var.

Gelgit çok fazla, sular çok uzaktayken bir bakmışsınız ayaklarınıza kadar gelmiş :O

İnanılmaz güzel bir deniz, harika bir renk ve bembeyaz kumsal, ayrıca arka kısmı da bolca palmiyeli, daha ne olsun.

Bu kadar meyveye, bu kadar manav :)

Kata'nın içinde yemek yiyebileceğiniz her çeşit restorana, markete ve pazar yerine ulaşabilirsiniz.

Otelimizin manzarası

Dino Restoranda keyifli bir yemek yiyebilirsiniz bu arada, çocukların ilgisini çekecek dinozor maketlerine sahip. Yediklerimiz de gayet lezizdi.

*Karon Beach

Karon, Kata'nın biraz daha büyük bir versiyonu. Upuzun bir kumsala sahip, çocuk parkları, sıra sıra oteller, restoranlar burada.

Yalnız itiraf edeyim ben Kata'yı biraz daha fazla beğendim, bir de "burada denizin içinde planktonlar var, bacağınızı ısırıyor gibi hissediyorsunuz" diye okumuştum gitmeden, bunun da etkisi olabilir tabii.

*Freedom Beach (Paradise Beach)

Şoförümüz "Ta" ya freedom Beach'e gitmek istediğimizi söyledik ve o bizi Paradise Beach'e getirdi, defalarca sorduk ama "ikisi de aynı yer" diye cevap verdi. İngilizcesi kötüydü o yüzden tam emin olamasam da doğru kabul ediyorum bu bilgiyi.

Kata'dan 40 dakikada ulaştığımız Paradise Beach'e adım atar atmaz inanılmaz bir yağmur başladı. Öyle böyle değil şakır şakır yağıyor.

İndiğimiz yer ormanın içi, taksiden inip kasalı traktörvari bir araca bindirdiler bizi ve sallana sallana yağmur altında deniz kıyısına ulaştık.

Hatta birilerinin peşine takılıp o yağmurda yanlış istikamete doğru bolca da yürüdük, bu arada Arman kanguruda hala uyumaya nasıl devam etti bilemiyorum.

Sonunda plaja ulaştık ama bekle bekle yağmur dinmiyor, yapılacak en iyi şeyi yaptım ve attım kendimi denize. Zaten hem hava, hem de deniz sıcacık. Kaçırılmayacak bir fırsat.

Bu plaj bizdeki özel beachlere benziyor, voleybol oynayanlar, barda takılanlar, güneşlenenler, salıncakta sallananlar dolu her yer.

Şemsiye ve şezlong bolca var, tabii ücretli, onun haricinde bizim gibi havlularınızı serip oturabilirsiniz, tamamen beleş :)

Biz çok beğendik, zamanınız varsa mutlaka bir gününüzü buraya ayırın derim.

*Kata Noi Beach

Bir başka Maldivler benzeri plaj da burası. Denizi ve kumsalı harika fakat şezlong ve şemsiye sıkıntılı. Tüm kumsala hakim bir otel zinciri var, ücretini ödeyelim plajından ve şemsiyesinden faydalanalım dedik kabul etmediler.

Arkada yüzenler de olsa farketmez :)

Bu durumda güneşin altında ıstakoza dönmektense en dipte bulunan ağacın altına sığındık mecburen. Burada bir de cafe tarzı bir işletme var. Tam havlularımızı serdik bir de ne duyalım Tarkan çalıyor, hatta tüm gün döndür döndür aynı albümü çaldılar diyebilirim, yooo benim hiçbir şikayetim yok :)

Üzerime instagramlık elbisemi giydim, uyuyan Arman'ı yerde bıraktık, tam sevgilim beni resim çekecekti ki bir anda hava karardı ve yağmur yağmaya başladı. Evet bu kadar hızlı :(

Apar topar oğlumu kucaklayıp, cafede bulunan şemsiyenin altına koştuk. Fakat yağmur öyle şiddetli ki şemsiye namümkün yetmiyor, sağından solundan gelen sularla instagramlık elbisem ıslandı, resmen tüyleri üzerine yapışmış kediye döndüm :)

O an sevgilim oluşan seli görüp eşyalarımızı toparlamasa sanırım bir daha sonsuza kadar göremeyecektik.

Sel dedim ama kanalizasyonda olabilir tabii, kapkara bir rengi vardı ve denizi resmen siyaha boyadı. Hani yağmurlu sezonda yağmur yağıyor diyorlar da biz pek sallamıyoruz ya, kuru sezonda yağan yağmur bu, gerisini siz düşünün artık;

*Surin Beach

Adanın en popüler ve kokoş plajı olduğunu okumuştum ama gitmek nasip olmadı ne yazık ki.

*Patong Beach / *Kamala Beach

Patong ve Kamala için adanın en vasat plajı diyorlar, hatta Kamala da su bulanık diye de okudum. Biz sadece karşıdan baktık o yüzden yorum yapamıyorum.

Tekne Turları

Birbirinin aynısı gibi dursa da aynı istikamete giden bir çok farklı tur var. İlk seçmeniz gereken sürat motoru ile mi, yavaş tekne ile mi gitmek istiyorsunuz. Biz sürat motorunda gidenlere poşet dağıtıldığını ve kusmadan dönen olmadığını okuduğumuzdan 2 yaşındaki Arman ile binmeye cesaret edemedik.

Teknemiz...

Bu durumda Phi Phi Adası turumuz için sadece 3 yüzme molası vermek durumunda kaldık, eğer ki 750 beygirlik sürat motoru seçseydik daha birçok adayı gezip mola verebiliyorduk.

Bamboo Adası

Seçim size kalmış.

Biz turumuzu Patong daki acentadan aldık, Ulusal park olan bölgede şnorkelling de içinde olduğundan ve bunun fiyatı da 400 Baht olduğundan, bizim tur için kişi başı; 3000 Baht istediler (4 yaşına kadar çocuklar ücretsiz)

Metin'in engin pazarlık kabiliyeti ile 1500 Baht'a satın alabildik. Ama Metin'in size bir notu var, 1.200 Baht için mutlaka ısrar edin diyor kendisi :)

Teknede yemek veriliyor ama Ayvalık'taki tekne turuna benzemiyor haberiniz olsun, öyle ölene kadar balık-salata yediren bir tur değil ne yazık ki. 3-5 çeşit renkli sulu yemek ve buharda pişmiş pilav, makarna yanında meyve vardı. Ben şahsen otelde hazırladığımız sandviçleri yedim tüm gün :)

Bunlardan biri balıkmış :0

Sabah 7 de otelden gelip servisle aldılar, diğer otellerden de müşterileri topladıktan sonra, jet hızı ile Rassada Limanına vardık, yolculuk yaklaşık 1 saat sürdü. Saat 10 gibi teknemiz Bamboo Adasına doğru yola çıktı.

Bamboo Adasını görünce mutluluktan uçabilirdim, denizin içinde durdu teknemiz ve bizi başka bir tekneye aldılar, bu kısım biraz sıkıntılıydı Arman ile, çünkü hepimize can yeleği giydirdiler o sıcağın altında uzun süre yaşlı teyzelerin binmesini bekledik, oğlum can yeleğinin içinde resmen kayboldu. Tamamen dolunca 5 dakikalık mesafeyi gidebildik sonunda.

Su muhteşem

Muhteşem denizi ve bembeyaz kumsalı ile 1 saat nasıl geçti anlamadık, minicik bir ada ama tüm gün kalsak sıkılmazdık sanırım. Bu arada kıyıya bıraktığımız eşyaları biz yüzerken az kalsın sular alıp götürecekti, gel git o kadar fazla. Siz siz olun kıyıdan uzağa bırakın mutlaka.

Viking Mağarası

Bamboo dan ayrılınca Maya Bay, Viking Mağarası ve birbirinden güzel görüntüler eşliğinde (evet ne yazık ki buralarda duramadık) Monkey Adasına vardık. Karaya çıkmadan sadece Şnorkelling yaptık. Ama ne desem de hissettiklerimi anlatabilsem, en iyisi siz şu resme bir bakın.

Maya Bay'e uğramıyor diye üzülsem ve başta girmek istemesem de, son dakika tekneden 100 Baht'a palet kiralıyorum, gözlüklerimi zaten getirmiştim.

Denizin içi balık kaynıyor :)

Suya atladığım an her yer bu sevimli arkadaşlarla doluyor. Tamam bazıları beni yem sanıp ısırıyor ama olsun o kadar, bazıları haşin sever :)

Elimde Go pro balıkların peşinde koşup duruyorum, Metin aklıma geliyor, kanguruda uyuyan oğlumu kucağıma alıp sevgiliyi de ikna ediyorum şnorkelling yapmaya. İnsanın aklından çıkacak görüntüler değil çünkü.

Bu kadar keyifli anlardan sonra Phi Phi Don Adasına varıyoruz. Burada 45 dakikamız var, bence Phuket'in en güzel yerlerinden biri, neden bu kadar az zaman veriyorlar anlamak mümkün değil. Bir de ayak basar basmaz temizliği için kişi başı 20 Baht vergi alıyorlar burada.

Phi Phi Don Adası

Neyse size kocaman bir tavsiye, tekneden indiğiniz anda ki bence herkesten önce olsun mümkünse, adanın karşısına koşun hemen.

Tam olarak bu istikamette koşacaksınız :)

Pazar yeri gibi bir yeri geçiyorsunuz, nereye gidiyorum ben böyle demeyin, ne kadar hızlı o kadar iyi, bu arada oradaki satıcılarda süper plaj elbiseleri var, dönüşte mutlaka bir tane alın, ben de öyle yaptım :)

Phi Phi Don island

Vardığınızda manzaraya bir bakın ne demek istediğimi anlayacaksınız. Ben hemen kendimi bu muhteşem sulara bırakıyorum. 15 dakika yüzünce, hindistan cevizimi de afiyetle içiyorum. O an her şey rüya gibi.

Sevgilim ve oğlumla palmiyelerin altında, elimizde hindistan cevizi, cennetten bir köşedeyiz.

Zaman nasıl geçiyor, tekneye nasıl binip dönüyoruz anlamıyorum. Güzel anlar çabuk bitiyormuş gerçekten.

Şimdiki aklım olsa bir gece Phi Phi Don Adasında konaklar, ertesi gün gelecek olan tekneyle dönerdim. Plan yaparken aklınızda olsun.

Tiger Kingdom

Nasıl resim ama :)

Bu resmi çektirebilmek için yanıp tutuşuyordum gitmeden, yağmurlu bir güne uyanınca plaja gitmek mantıksız olacağından Tiger Kingdom'da aldık soluğu.

Girişte bilgisayarlardan hangi kaplanla resim çektirmek istediğinize karar veriyorsunuz. Bebek kaplan, orta boy yada büyük boy yada paketlerden ortaya karışık seçebilirsiniz, fiyatlar seçtiğiniz kaplana göre değişiyor.

Normalde açık alanda yapılan çekimler bugün hava yağmurlu olduğu için kafeslerin içinde yapılacakmış.

Biz tabii olmuşken en büyüğü olsun diyerek dev gibi bir kaplan seçtik. Abartmazsam olmaz :(

Dilerseniz cep telefonunuzla dilerseniz fotoğraf makinanızla çekim yapabiliyorsunuz. Biz Arman'ı sokamadığımız için birimiz dışarıda kaldı ve kafesteki görevliler çekti bol bol resmimizi.

Eğer profesyonel resim çektirmek isterseniz de ilave 500 Baht'ı gözden çıkarmanız lazım, adım atsanız para unutmayın :)

Kasada parayı ödeyip, özet olarak; kendi isteğimizle kaplanlara yem olmaya karar verdiğimizi anlatan bir kağıda imza atıyoruz !!!

Kafesin önüne gelip kaplanları görünce bende renk falan kalmıyor tabii, o kadar cesaretli olan ben "vazgeçsek mi acaba" derken buluyorum kendimi.

Şakası yok !

Durum şu, kafese girip kaplanın biriyle fotoğraf çektiriyorsunuz, sonra o kafesin içinden açılan ufak bir kapı ile diğer kafese geçiyorsunuz.

Asıl dev kaplanımız burada. Kaplanın gözü döndü, delirdi diyelim, direkt dışarı kaçmak zor, öbür kafese geçip çıkabiliyoruz, tabii o kaplanın da çıldırmadığını umarak :) Nasıl bir stres umarım anlatabilmişimdir.

Biri beni buradan çıkarabilir mi lütfennnnn

Girmeden her dilde yazılı bulunan bir talimatname okutuyorlar. Hayvanın kafasını ellemeyin, kızdırmayın, flaşlı çekim yapmayın, bebek kaplanı ellemeden önce ellerinizi yıkayın vs diye.

3 İhlas 1 Fatiha okuyup ilk olarak daldım kafese. İlk girmezsem vazgeçebilirim çünkü :)

Görevli kuyruğunu elle diyor, kaplan bana doğru bakıyor, hadi yiyorsa elle de göreyim.

Üstüne yat, bacağını tut derken, asıl oğlanın yanına geçiyoruz. Bu bayağı büyük gerçekten. Tabii alıştım ya burada daha rahat pozlar verebiliyorum.

Tamam resimlere bakmak güzel ama, doğasına aykırı şekilde ufacık kafeslere kapatılan, turistler korkmasın diye kafasını oynatsa sopa ile vurulan, orasını burasını ve hatta yumurtalarını bile elletip, pozlar verdirilen bu hayvanlara sonrasında bolca üzüldük.

O an hayvanların kullanıldığı böyle bir ortama bir daha girmemeliyiz cümlesini bolca söyledim durdum. Fil safarisinden sonra ise böyle bir eziyete bir daha alet olmamaya kesinlikle karar verdim

Fil Safarisi

Gittiğimiz fil safarisi başta çok masum gözüktü gözüme. Sonuçta dev gibi bir hayvan ve üzerinde çok da ağır olmayan bizler. İşkence gibi değildi sanki.

Taksi ile gittiğimiz Fil safarisinde yarım saat için kişi başı 900 Baht ödedik ve bekleme noktasına alındık. Bineceğimiz fil hemen karşımızda duruyor.

Öyle basit bir şey değil yalnız haberiniz olsun, fil dediğiniz hayvan bayağı bir uzun, siz de tepedeki pek de sağlam görünmeyen sepette yolculuk yapıyorsunuz. Artııı bizim kucağımızda bir de ufak oğlumuz var.

Heyecan bizim işimiz deyip gülüşürken, fili izlemeye başlıyorum, çok sosyal olan olan filin ayağında bir zincir, tepesinde güneş gelmesin diye derme çatma bir bez.

Bu zincir bağlama olayı da hem ilginçtir hem de üzücü.

Filler bebekken ayaklarına güçlü bir zincir takılıp ağaca bağlanıyorlar. Günlerce aylarca tüm gücüyle, azimle bu zincirden kurtulmaya çabalıyorlar.

Kurtulamadıkça da pes edip artık kaçmayı bile denemiyorlarmış. Büyüdüklerinde o zinciri rahatça çıkarabilecekleri halde artık uğraşmanın boşuna olduğunu düşünüp denemiyorlar bile. O yüzden fillerin ayaklarındaki zincirler hep uyduruktan. Ayağında bir zincir olmasa bile aslında kırılan tek şey "filin inancı"

Daha da yakınlaşınca bineceğimiz filin kulaklarındaki kanları görüyorum, aman yarabbim bu da ne. Meğerse fillerin en hassas yeri kulaklarıymış ve onu dilediğince hareket ettirebilmek için çivili sopalarla kulaklarına vurulurmuş.

O an elim ayağım donuyor, ben onun üstüne binip sosyal medyaya resim yükleyeceğim diye o ailesinden ayrı, ayağında zinciri ile tüm gün işkenceye maruz kalıyor. O kadar derin bakıyorlar ki insanın gözüne, ağladığını düşünüyorsunuz o an.

Bu broşürde kızın elindeki alete bakar mısınız!!!

Sevgilime vazgeçtiğimi söylüyorum, gerekirse parayı iade etmesinler binmek istemiyoruz. Bileti aldığımız yere gidip, binmeyeceğimizi söyleyince hiç sorunsuz veriyorlar parayı geri.

Biz ne kadar vahşiyiz diye düşünmeden edemiyorum geri dönüş yolunda....

Big Buddha

Chalong tepesine oturtulan Buddha'nın heykeli neredeyse her turistin uğrak yeri. İçeri girmek için omuzlarınızın ve dizlerinizin gözükmemesi gerekiyormuş, ben uyaran yada karışan kimseyi görmesem de yine de şalımı omuzlarıma sardım. Bu arada örtü veren bir yer de var elbette ama bana pek hijyenik gözükmedi açıkçası.

Özgürlük anıtı ile neredeyse aynı yükseklikte bulunan Buddha heykeli (45 metre) ve çevresinin inşaatı biz gittiğimizde hala tamamlanmamıştı.

Gözü devamlı üzerinizde haberiniz olsun :)

Şu ana kadar 30 milyon Baht harcandığı söyleniyor. Bu kadar fakir bir halkın böyle bir heykel için bu kadar para harcaması inanılır gibi değil. Bu paranın büyük kısmı yerli halk tarafından toplanmış hem de.

Girişteki yolun üzerinde gong benzeri sarı yuvarlak metaller asılı. Başta süs sansak da içlerine ellerimizi sürünce değişik bir ses çıkardığını gördük. İçinizdeki gücü ortaya çıkarıyormuş. Tüm turistler deli gibi aynı yere elini sürüp duruyordu. Günlük 1,500 turist geldiği düşünülürse o kısmın neden renginin değiştiği anlaşılacaktır.

Benim ses birazcık cılız olsa da sevgilinin denemesi gayet başarılıydı.

Üzerine sarı metaller asılmış dilek ağaçları da var etrafta, belli bir ücret karşılığında alıp asabiliyorsunuz, görüntü muhteşem değil mi sizce de :)

Tabii sadece bu ağaçlara değil, aklınıza gelebilecek her yere takmışlar. Bizde yatırlara asılan dilekler gibi düşünebilirsiniz.

Buddha'nın etrafında başka heykeller de var. Burada en ilgi çekici kısım elbette ki Buddha'nın ayak izi. Bizde ki şeytan sofrası gibi, gelen giden buraya para atıyor.

Bundan başka Big Buddha'nın el izi ve oturma izi de var, gerçekten big miş :)

Arka kısımdan inince içi kavanozlar dolu genişçe bir salonda buluyoruz kendimizi, turistler gidip bir adamın önünde diz çöküyorlardı. Utanmasam ben de gidecektim, eee anlat bakalım amca ne anlatıyorlar sana diye.

Her kavanoza para atıyorsunuz, tabi bir de heykellerin kucaklarına...

Yer gök kavanoz dolu, bizim üzerimize düşen onların her birini para ile doldurmak :)

Big Buddha'ya giriş ücretsiz.

FantaSea Show

Tayland'ın en gösterişli ve vayy böyle düzenli bir organizasyon yapılabiliyor muymuş burada dedirten gösterisi FantaSea için gitmeden biletlerimizi alıyoruz. Biz taksi ile gideceğimizden transfer istemiyoruz ama yemeği burada yiyeceğiz. (Fiyat, transfer ve yemek isteğinize göre değişiyor)

Show ve akşam yemeği: 2.200 Baht/kişi başı (yaklaşık 220 TL gibi hesaplanabilir). Sadece show, 1.800 Baht. Ekstraları incelemek isterseniz;

Şoförümüz Ta ile 3 saat sonrası için sözleşip içeriye giriyoruz. Görür görmez heyecanlanıyorum burayı. Her yer rengarenk, ışıl ışıl. Girişte göl kenarında inanılmaz fotoğraf çekilebilirsiniz.

Ortada fillerin gezdiği, papağanların kolumuza konduğu, beyaz kaplan ile bir cam mesafesinde bakışabildiğimiz farklı bir gezegene gelmişim hissi veren bir yerdeyiz. Görevlilerin kıyafetleri, binaları, oyuncakları bile ilgi çekici.

Burayı gezmek için 2-3 saat kesinlikle yeterli değil, mümkünse sabahtan gelip fuar alanını rahatça gezebilmeli diye düşünüyorum çünkü biz 2 saat gezdik girmediğimiz birbirinden güzel birçok dükkan kaldı.

Çeşit çeşit ve her türlü fiyatta hediyelik eşyaların bulunduğu mağazaları gezdikten ve acıktığımıza karar verdikten sonra yemek için büyük sözcüğünün bile yetersiz kaldığı devasa bir restorana giriyoruz.

Elimizdeki biletlerde masa ve hatta koltuk numaralarımız bile var, organizasyon olarak mükemmel kesinlikle. Yerimize oturunca hemen servislerimiz geliyor, koşa koşa açık büfeye gidiyoruz, sanırım 10-15 çeşit yemek, meyve ve tatlı var.

Hepsi damak tadımıza uymasa da yiyecek birşeyler buluyoruz. Yemek seçerken deniz mahsulleri de seçebilirsiniz elbette (bunun için biraz fazla ödeme yapıyorsunuz). Arman da yiyecek bir şeyler bulabilsin diye biz Thai seçtik.

Karnımız doyunca gösterinin olacağı binanın önüne geliyoruz, size birinin göstermesine gerek yok, o kadar ihtişamlı ki hemen anlıyorsunuz, ışıklar ve heykellerle etkileyici bir atmosfer yaratılmış.

Kapısının önünde fil gezisi yapılıyor, yok yok ayrı bir yolu yok. Havanın da kararmasıyla bir tanesi neredeyse sevgilimi ezecekti hatta. Filler resmen dibimizden geçiyor. Yazarken normal gibi dursa da devasa bir fili yanınızda görmek insanın kalp ritmini hızlandırıyor o bir gerçek.

Saatler geldiğinde sıra halinde içeriye giriyoruz, burada fotoğraf çekilmek için standlar var, üzerinize süslü püslü kıyafetler giyip poz verebilirsiniz, zaten bu gösterideki tek fotoğraflarınız bunlar olacak.

Sıra, bizi görevlilerin önüne getiriyor, telefon, fotoğraf makinası..vs üzerinizdeki tüm kayıt cihazlarını teslim etmenizi istiyorlar. Kutulara koyup kaldırıyorlar, hiç endişe etmeyin güvenli ellerde.

Arka koltuktaki Türkçe konuşan teyze "artık tecrübeli oldum külodumun içine sokuyorum" dedi ama yine de siz bilirsiniz :)

Bunu da çekmeyelim canım o kadar emek var sonuçta.

Bu gösteride bebek olanından tutun da en yaşlı fillere kadar hepsi ağzınızı açık bırakacak şekilde hünerlerini sergiliyor. Hiç ummadığınız bir anda tepenizden trapezciler sarkıyor, illüzyon, sihirbazlık gösterisi yapılıyor, bombalar patlıyor, eğitimli tavuk ve güvercinler, keçiler koşuşturup duruyor.

En unutamadığım an ise, hiç beklemediğim bir anda koca koca fillerin koltukların arasından sahneye çıkması oldu, yol üzerindeki bir koltukta oturuyorsanız ateş basabilir, dikkat :)

2 yaşındaki Arman sıkılır diye korkmuşuk ama o bizden daha dikkatli izledi ve sonunda elleri kızarana kadar alkışladı, işte FantaSea farkı da bu. Sıkılmaya hiç fırsat vermiyorlar. En sonunda tepenizden yağan balonlardan kapmaya bakın, çıkışta hepsini güm güm patlatıp çocukların aklını alabilirsiniz siz de diğer amcalar gibi:)

Çıkışta telefonlarımızı alıp (inanılmaz bir kuyruk oluyor) hediyelik eşya bölümünden geçmek çok keyifliydi.

Simon Cabaret

Travestilerin renkli kıyafetler giyip, müzik eşliğindeki gösterisiymiş ama biz gitmeye zaman bulamadık ne yazık ki. Kişi başı 800 Baht, Vip isterseniz 1.000 Baht.

Bolca Masaj

Thailand demek bir bakıma da masaj demek. Bizdeki dönerciler kadar çoklar yani :) Zaten bir caddenin üzerinde 30 tane masaj salonu görünce insan daha iyi anlıyor bunu.

Masaj yapan kadınlar işi bitince kapının önünde oturuyorlar, siz de seçip giriyorsunuz. Ben bu sokak masajcılarına gireceğim diye büyük heves etmiştim, kapının önünde oturan birinin, diğerinin kafasından cımbızla bit ayıkladığını görünce ise gerisin geri kaçtım.

Bunun üzerine Jungceylon alışveriş merkezindeki yürüyen merdivenle çıkılan pırıl pırıl, Pimnara Spa'da buldum kendimi.

Kapıdan girince ödeme yapıyorsunuz mesela ayak masajı istediniz, sizi önce oturtup ayaklarınızı yıkıyorlar, benimkini kadın, Metin'inkini de kadın erkek arası biri yıkadı. Bu arada inanılmaz utandım bir başkasına ayağımı yıkatmaya.

Sonra yatırıp yarım saat ovuyorlar, kremliyorlar. Arman aramızdaki sandalyede onlar ne yapıyorlarsa tekrarladı, bir de Metin'e masaj yapana sürekli "baba" dedi herkesi gülmekten kırdı geçirdi.

Sokak masajcılarında 200 Bahttan başlayan masaj, yerine göre 1000 Baht'a bile çıkıyor. Biz yarım saatlik ayak masajı için kişi başı 300 Baht ödedik, 200 Baht'ta bahşiş bıraktık inanılmaz mutlu oldular.

Otelde de belli gün ve saatlerde bir alana bir bedava masaj vardı, bunlar da takip edilebilir.

Phuket'ten Neler Alınır

Jungceylon alışveriş merkezinin bahçesinde ve içindeki markette birçok hediyelik eşya var, 7 Eleven lar her köşe başında var, bunun haricinde sokaklarda pazarlar kuruluyor, pasajlarda da bolca hediyelik eşya oluyor.

Fil Ürünleri

Öncelikle tahtadan yapılmış fil ürünleri, daha doğrusu üzerinde fil olan her şeyi burada bulabilmek mümkün. Üzerinde fil olan işlemeli defterler, süs eşyaları, çantalar, tokalar..vs

Filli elbiseler çocuklara çok yakışıyor

Ben filin hortumundan tutulan bir çay fincanı bile aldım oradan biliyorum.

Şal

Bunun yanında %100 kaşmirden enfes şallar da aldım, tabii şöyle bir durum var şal konusunda, üzerinde Thailand logosu varsa kaliteli, yoksa çakma. Zaten ellediğinizde farkı hemen anlayabiliyorsunuz. Biz Patong da aralarda bulunan satıcılardan aldık, tabi almadan hepsini gezip tek tek de elledik :)

Tiger Krem

Hani şu ananelerimizin bir yerleri ağrıdığında sürdükleri, vicks kokulu krem var ya işte tam da o. Ben de anneme aldım. Tutulan, ağrıyan her yerine sürüyor.

Tuktuk Maketleri

Minyatür tuktuk lar çok şirin bir hediyelik, yer gök tuktuk dolu :)

Kurutulmuş Meyve

Kurutulmuş muz alsak da tadı pek hoşumuza gitmedi daha doğrusu sanırım yağda kızartılmıştı ve o yağın kokusu sinmişti yediklerimize, bunu çöpe attık ama aldığımız Mango kurusuna bayıldık.

Biraz yumuşak yani iyice çıtır olmayanlardan almak mantıklı sanırım, onlar güneşte kuruyor diğerleri yağda kızarıyor diye düşünüyorum.

Tabii biz taze muzlara bayılınca eve de bir paket yeşil muz alıp getirdik, gelene kadar (uçağımız kalkmadı ve bir gece daha tatilimiz uzadı) çoğu kendinden geçmiş olsa da kalan sağlar bile bize yetti.

Yağlar

Yok yemeklik yağlardan bahsetmiyorum, mesela ucuza hindistan cevizi yağı yada masaj yaparken kullandıkları yağlardan satın alabilirsiniz. Ben losyonunu aldım yüzümde hindistan cevizi kokusu ile gülümseyerek dolaşıyorum her akşam :)

Aklıma gelen her şeyi yazmaya çalıştım, umarım gidecekler için faydalı bir rehber olmuştur.

Özlem, Metin ve Arman'dan kucak dolusu sevgiler,

Seyahatle kalın ,

Sevgiler

İlginizi çekebilecek diğer geziler;

4 yorum:

Adsız21 Temmuz 2017 10:36
YAZIYA BAYILDIM ÇOKK TEŞEKKÜR EDERİZ
YanıtlaSil
Yanıtlar
Yağmur & Serhat18 Ağustos 2017 13:20
Nasıl güzel nasıl güzel bir yazı içim açıldı :) Zaten Phuket'e diyecek bir şey yok gerçekten de televizyonlarda ne gösteriyorlarsa aynı.. Arman küçücük yaşında nerelere gitti çok şanslı bir çocuk :)
YanıtlaSil
Yanıtlar