Yollarda Hayat Var...: ÖZLEM'İN DOĞUM GÜNÜ / 2014

Bu sene doğum günü konusunda şanslıydım, kutla kutla bitiremedim :) Şaka bir yana da her sene annemlerle evde kutladığımız ilk kısmını bu defa yazın

da son günleri olması dolayısı ile açık havada yapmaya karar verdik sevdiceğimle.

Bunun için en iyi tercih elbette ki Urla :) Kim demiş sabah kahvaltısında doğum günü kutlanmaz diye :)

Yengem,yeğenim, sevgilim, annem ve teyzemle birlikte (gezenti grubu olarak) Urla Denizaltı Kahvaltıdayız. Buraya pazar günü geliyorsanız beklemeyi göze almalısınız, rezervasyon da yapmıyorlar :(

Biz artık gözümüz dönüp, hadi başka yere gidelim dediğimizde manzaralı bir masa boşaldı, o kadar bekledik siz düşünün artık.

Enfes bir kahvaltı yaptık denize karşı, Pazarında dolaştık ki bu pazarın biz de anısı büyük :)

Daha yeni sevgiliyiz, beni aldı Urla'ya pazara getirdi, evet evet bildiğimiz meyve-sebze pazarı, ben tabi şok, ne işim var pazarda, hiç bilmem, yani pırasaya, soğan dediğim zamanlar :)

Bana soruyor; bu patlıcan mı iyi, domates nasıl, abi ne bileyim ben, hem birlikte mi yaşıyoruz, niye pazarlık yapıyoruz. Pazarın sonunu çiçekle bitirmesi en keyiflisiydi :)

Sanırım beni deniyordu, bakalım anlıyor mu diye, hoş öyle olsa sınıfta kalırdım almazdı beni ama herhalde bir ışık gördü zaar :)

Sonradan bu kadar gezmek bizi kesmedi, acaba nereye gitsek planları yapmaya başladık, düşünmeye bile gerek yok aslında, pazar günü Sığacık-Seferihisar kaçar mı hiç.

Yine pazar diyeceğim ama bu defa Sığacıklı bayanların elleriyle yaptığı böreklerin, baklavaların, oyaların pazarı, her şey el işi burada, gezmeye doyamazsınız öyle söyleyeyim :)

Her gidişimde standının önünden ayrılamadığım, kime alacağım diye kafa yorduğum bezden oyuncakların önündeyim yine, ee artık alacak bebiş de yolda, süper. Sevgilimle altını üstüne getiriyoruz, annem yengem hepimiz bizim miniğe hediye alma peşindeyiz :)

Ev baklavaları, açma börekler hepsi bizim, oturup güzelce mideye indiriyoruz. Keyifli huzurlu bir gün oluyor.

Eee peki sevgiliyle özel bir plan yapmadık mı? Elbette ki yaptık..., Hem tatil hem kutlama ikisi bir arada. İzinlerimizi alıp 4 günlük bir Bodrum kaçamağı ile. Seçtiğimiz otel; Divan Palmira Bodrum...

Çok doğru bir tercih olduğunu ilk girişte fark ediyoruz.

Gitmeden aramış, "hamileyim alt katlarda ve plaja yakın oda ayarlarsanız sevinirim" demiştim. Çok tatlı bir yaklaşımla odamızı upgrade etmişler ve muhteşem bahçeli,

plaja en yakın odalardan birini vermişler. Süpersiniz.

Türkiye'nin her yanında fırtınalar kopup, yağmurlar yağarken, ben deniz fotoğrafları paylaştım instagramdan, utanıyorum kendimden :)

Denize girdim ama o kadar da kolay olmadı elbet. Tatile çıkmadan önce Doktorumuzun "20 dakikalık yüzüşler serbest" demesinin, sevgilimin bu durumu kabul etmesinde katkısı büyük, öyle olmasına rağmen sevgili benden önce girip suyun sıcaklığına bakıyor, benden önce çıkıp saatini kontrol ediyor 20 dakika olunca ise havluyla merdivenin başında bekliyor o derece.

Hatta ikinci gün "deniz bugün daha serin, 10 dakikanı kesiyorum bugün hakkın 10 dakika" diyor. Yer mi anadolu çocuğu "doktoru ararım haaa" diye tehdit edilince de normale dönüveriyor hemen :)

Özellikle annemin ahı tutmuş olacak ki 3. ve 4. günler yağmurlu geçti, onu bile çok özlediğimi farkettim, mutlu olunca her şey güzel :)

Bu ara hamilelikten sanırım, canım bakliyat çekip duruyor, Bodrum'a gidip balık yerine mercimek tercih edişim bu yüzdendir diye düşünüyorum, başka açıklaması olamaz :)

Otelde odaların arasını tropikal bitkilerle donatmışlar, çeşit çeşit resim çekilmek için muhteşem. Sevgili izin verse amuda bile kalkardım sanırım, bir o kaldı yapmadığım.

Havuzun kenarındaki şezlongda bir çift gerçekten yiyişiyor, şaka değil kadın üstte o derece, resim çekmek isterdim ama dayak yeriz diye korktum açıkçası.

Bir gün yine havuzun kenarında melez bir afet playboy tarzı pozlar vermekte, valla erkek olmaya gerek yok ben bile baktım itiraf edeyim.

Sevgiliye;

"üff kıza bak nefis" diyorum,

O ise;

"Yemem bu numaraları, ben görmesem de olur"

"Ya valla kızmıcam bak bi gerçekten farklı", Suratından kafayı çevirip bakmamak konusunda yaptığı mücadele okunuyor.

Sevgilimi elin melez kızına bakması için ikna ediyorum, (iyi halt ediyorum, bu cesaret nereden Özlem hanım, koca karnınla fıstık gibi vücutlar göster bakalım ne olacak)

Göz ucuyla bakıp çeviriyor kafasını, ee o da haklı kimse hamile dırdırı çekmek istemez tatilde :)

Odalar süper, yataklar muhteşem o kadar ki; eni boyu kadar :) Bahçe tam keyiflik, odaya her sabah istediğiniz gazeteler bırakılıyor, akşamüstü taze meyve ve cam şişede su servisi var, sabah akşam temizlik yapılıyor.

Bunlar iyi özellikleri, sadece oda+kahvaltı çalışması, bir kulüp sandviçin 35 TL olması, 1 saatlik wifi internet'in 5 Euro olması ise kötü tarafları. Sen interneti niye paralı yapıyorsun ki, zaten misafirler senin beleşe reklamını yapacak internetten, daha ne istiyorsun.

Kahvaltısı yeterli, ilave olarak istediğiniz yumurta çeşidi ve portakal suyu şirketten, sınırsız :)

Biz genel olarak çok mutlu olduk.

Yağmurlu günlerde ise Bodrumu, Yalıkavak'ı bol bol gezdik. Yalıkavak marinaya yeniden aşık oldum, nasıl modern, güzel, Avrupa şehri gibi.

Şirinlik yapmayı da ihmal etmedik tabii.

Sevgilime hangisini alsak bir türlü karar veremedik, sizce ???

Yolumuzun üzerinde bulunan pek meşhur Bodrum Havluya uğradık, alışveriş yapmadan çıkılmıyor haberiniz olsun :)

Bodrum'da Türk filmleri festivali varmış, 1 saat önceden rezervasyon yaptırmak şartı ile hepsi bedava olarak, tanınmış birçok yönetmen ve oyuncu buradaymış, benim gözüm yakışıklı kocamdan başka bir şey görmediğinden sanırım, 2 günü sinemada geçirdiğim halde kimseciklere rastlamadım :)

Biz 1 saat bekleyemediğimizden Türk filmi değil de yabancılara yöneldik. Merakla beklediğim Monaco Prensesi Grace ve Adalet.

Grace'e gerçek hayatta büyük bir hayranlık beslediğim halde, filmin çoğu yerinde göz kapaklarımı zor açtım, adalet'i izlerken ise keyifli zaman geçirdim ama sevgilimle sürekli; zamanında Cüneyt Arkın tek başına tüm adamları haklarken neden gülmüşüz, haksızlık etmişiz diye bayağı hayıflandık, yine de tavsiye ederim, Denzel Washıngton izlenmeye kesinlikle değer.

Bodrum'da yıllardan beri olan Oasis AVM'yi çok seviyorum, yeni yapılanlar beni pek sarmıyor açıkçası. Buradaki sinemanın hemen yan tarafında Begonvil diye ev yemekleri yapan bir restoran keşfettik, mercimek, tavuk, börülce, zeytinyağlılar ve ancak sorarsanız öğrendiğiniz ev mantısı..,vb çeşit bol endişeye gerek yok.

Akşam yemeği içinde Oasis'in yan tarafında bulunan ve her geçişimizde full görüp ilgimizi çeken Eski Köy'ü tavsiye edebilirim. Hem enfes lezzetli, servisi inanılmaz hızlı (sevgili daha boş tabağı kenara koyarken alabilen garsonlara sahip) ve bu lezzete göre fiyatlar gayet uygun. Neden sürekli dolu olduğunu daha iyi anladım, çorbasının ve iskenderinin tadına bakınca.

D&R dan arkadaş tavsiyesi üzerine; ufaklığın ileride bizi canımızdan bezdirebilecek çığlıklarını yatıştırabilecek yöntemlere sahip olan; Mahallenin En Mutlu Bebeği ve Yumurcağı kitaplarını satın aldık.

Almak kesmedi yağmur eşliğinde, Marinaya karşı sıcak sütümü yudumlarken yarısını okudum bile :) Ben okuyorum, özet çıkarıp sevgiliye aktarıyorum, adam müdür kestirme yolu tercih ediyor her daim :) az girdiyle çok fayda :)

Sevgilim ve karnımdaki 4 aylık oğluşumuzla beraber, keyifli, huzur dolu bir doğum günü kutlaması oluyor. Çok mutluyum Allah bozmasın, herkese yüzünde güller açtıran mutlu hayatlar nasip etsin, Amin...

İlginizi çekebilecek diğer yazılar

4 yorum:

Yağmur & Serhat8 Ekim 2014 08:46
Canım geçmiş doğumgünün kutlu olsun galiba sende terazi burcusun :) ? Ben de öyle benim doğumgünüme de 8 gün kaldı..
Neyse ki cinsiyet konusunda tutturabilmişim , sağlıklı sıhhatle bebeğini kucağına almak nasip olsun İnşallah..
YanıtlaSil
Yanıtlar
Seyahattutkunu8 Ekim 2014 11:50
cnm benim merakla bekliyordum bu yazini.. yeni yasinin sana en guzel hediyesi oglun elbetteki.. fotograflar harika. cok guzel bir dogum gunu olmus senin icin anlasilan..
YanıtlaSil
Yanıtlar