O büyük gün geldi çattı; bugün düğünüm var.
3
gün önce İzmir deki kına gecemin ertesi günü İstanbul a doğru yola çıktık.
Tabii önce kınada üzerimden çıkarılırken, danteli yırtılan gelinliğimi moda
evine yaptırdıktan sonra..
(Kına gecem için tıklayın!) (Evlilik hazırlıkları için tıklayın!)
(Kına gecem için tıklayın!) (Evlilik hazırlıkları için tıklayın!)
Araba ile gidiyoruz ki hem gelinlik,
damatlık, nikah şekerleri vb bir sürü ıvır zıvırımız var hem de düğünün ertesi
günü Maldivlere balayına gideceğimizden bavullar bi hayli fazla. Keyifli bir yolculuk
oluyor , zaten çok severim araba ile uzun yola gitmeyi. Yörsan da durup çift
kaşarlı tostlarımızı yiyoruz, en son da hızlı feribotla İstanbuldayız.
İstanbul daki düğünüm Sema anne, Macit baba ve Mert
organizasyonu, iyi ki de öyle olmuş masal gibiydi benim için. Her şey
sürprizliydi.
İki gün öncesinden kuaföre
gidiyoruz saç tasarımı nasıl yapılacak diye. Topuz yaptırırım diye gidiyorum
ama hiçbirini beğenmiyorum. Nasıl moralim bozuk. Hatta akşam evde kendi kendime
topladığımı gören annem, senin yaptığın daha iyi oldu deyiveriyor, o kadar ki
içimize sinmiyor. Tabii suratım asık :)
Yemekli olacağı için
oturma düzenini ayarlıyoruz, menü zaten daha önceden seçilmişti, tandır
yiyeceğiz kısmetse.
Süsleme işini de
annem bol bol uğraşarak halletmiş. Taze çiçekler istiyor, gelin masasına da
kocaman bir orkide... Mor sevdiğimden tüm masalarda mor renk hâkim. Yapma çiçek
gibi o kadar taze o kadar kusursuzlar ki, hala inanamıyorum.
Konsept şu; Amerikan düğünleri gibi içinde ördeklerin, kazların yüzdüğü şelalenin önünde, çimlerin
üzerinde kokteyl ve arkasından nikah kıyılacak sonra salona geçip Türk düğünü gibi devam edip kurtlarımızı
dökeceğiz.
Düğünümüz; birinin
o günden vazgeçmesi dolayısı ile (inşallah ayrılma falan olmamıştır diye de dua
ettik bu arada) 15 Temmuz da Kalender ordu evi Boğaztepe Tesislerinde. Tepenin üzerinde ve tamamen
boğaz manzaralı, görünce diliniz tutuluyor. Dış çekim yapılırken, arkanızda,
boğazdan gemiler geçiyor. Muhteşem.
Nikah için beklerken
misafirler sıkılmasın diye extra olarak Quartet Grubu tutuluyor, başlarında papatyadan
taçları, ellerinde kemanları ve Çellosu, 4 güzel bayan, müthiş bir dinleti sunuyor. Bu arada ikramlar ve içkiler
de masalara dağılmış durumda.
Fotoğraf çekimi için
İstanbuldaki favori mekan Zümrüt, ünlü olmak isteyenler mutlaka önceden gelip
burada fotoğraf çektirip ajansa yollarlarmış diye de duydum. İlk çekim burada
olacak sonra, Cafer Fotoğrafçılık ile dış çekim ve düğün resimleri
çektireceğiz, bu da tamam.
Uçurmamız için güvercin için de anlaşıldıktan sonra (unuttukları için bunu da uçuramadım ne yazık ki) artık heyecan içinde düğünümüzü anlatabilirim.
Annemler, kardeşimin
İzmit teki evinde kalıyorlar, nasılsa orada da düğün oldu diye İzmirden çok
kişi gelmedik, kız tarafı olarak toplasan 15 kişiyi geçmiyoruz yani.
Üstlerini rahatça
giyinebilsinler diye Mert düğüne yakın bir otelden erkekler ve bayanlar olarak
iki oda tutuyor.
Biz düğün günü
erkenden duşlarımızı alıp kuaföre doğru yola koyuluyoruz, ama içim hiç rahat
değil. Deneme saçımı beğenmemişim ya, şebeğe döneceğim diye düşünmeden
edemiyorum. Oysa ki İstanbul un iyi kuaförlerinden; Cevahir alışveriş merkezi
içindeki Mehmet Tatlı...
Beni utandırıyorlar,
saçıma aşık oluyorum, makyajım desen süper. Saçımın hepsini toplamadan,
yanlardan bukleler bırakıyor. Lüle lüle. Çok şirin bir ifadem oluyor bir anda.
Takma kirpiklerimi de takınca ooo değmeyin keyfime.
Bu takma kirpik olayı
da bayağı incelenmesi gereken bir konu bence. İzmir de taktıkları ayrı ayrı
dümdüz olanlardandı, tırmık gibi durdu kirpikler, üstten bakınca komik oluyor,
İstanbuldakiler ise bütün fakat kıvrık ve sanırım daha kaliteli. Takan kız
“atma sonra istediğin zaman kullanırsın” dedi ama nerdeee ben onları düğün
sonrası otelde unuttum gitti. Allah aşkına siz söyleyin insan o gece bunu mu
düşünür di mi ama :)
Kuaförden çıkıyorum o
da ne , ben sevgilime Porche araba isterim diye takıldığımdan Mertle birlikte
beni kırmasınlar diye, düğün arabam olarak kiralayıp süsletmişler , Porche umun
içinde de özel şoförü. Prensesimmm ben, prensesss !!!
Atlıyorum makam
aracıma doğğğru Zümrüt e , sevgilim de filinta gibi giymiş damatlıkları, saçlar
bukle bukle... Bu iş bayağı uzun sürüyor, dön, gülümse, elini öptür, erkek diz
çöksün :), öpüşün, sarılın gibi komutlarla çekimi gencecik
2 kızla gerçekleştirdik.
Çok da zevkliymişş, düğün kendimin olmasa akşama kadar
çektirirdim valla. Şaka bir yana da insan üzerinde o kadar ağır gelinlik ve
topuklu ayakkabılarla daha bu saatlerde yorulmaya başlıyormuş anlamış bulundum.
Keyifli çekimin arkasından , Kalender Ordu evine dış çekim yaptırmaya gidiyoruz, çimenlerin üzerinde topuklularla ve uzun gelinlikle gezmek dışında dış ortamda da çekim yaptırmak keyifli oluyor. Tüm misafirler oturmuş atıştırıp, müzik dinliyorlar, biz ise sağa dön, sola dön , kolunu kaldır diye resim mi çekiliyoruz jimnastik mi yapıyoruz belli değil.
Arabaya atlıyoruz,
deniz kıyısına, tekrar bin ordu evine derken sanırım bi 5 Kg veriyoruz.
Karnımız nasıl aç, ağaca dayan, yere otur, çeşmeye bak, tamam şimdi yavaşça
dön...vs en sonunda bitiyor.
Gelin odasına
alıyorlar bizi, bir bardak suyla gözümü boyuyorlar, midemiz kazınıyor ama zamanımız
yok , herkes bizi beklerrr, nikaha gidiyoruz, hobbaaa...
Kapının önündeyiz,
şelalenin önündeki misafirlere bakıyorum bayağı bir yol var, ilk önce beton,
sonra çimden gideceğim, fizibilite çalışması yapıyorum beynimde, görende
maraton a katılıyorum sanacak. Yürümeye başlayınca fotoğrafçı uyarıyor yavaş
gidin diye, bıraksalar koşacağım nasıl bir mutluluk var içimde.
Bu arada da yanımda
Süleyman Demirel :) Bir eli benim elimde
, diğeriyle halkı selamlıyor, görseniz bir şapkası eksik. Girişte zaten arkadaşımız
da dalgasını geçiyor.
O an kalbim duracak ne var aslında değil mi, 3 gün önce de evlendin, kalabalık fobim mi vardır nedir.
O an kalbim duracak ne var aslında değil mi, 3 gün önce de evlendin, kalabalık fobim mi vardır nedir.
Doğruca nikah
masamıza gidiyoruz, selamlayarak herkesi. Annem, babam, teyzelerim, Sema
annemler, Ayşe ve tanımadığım bir sürü insan, hepsiyle gözgöze gelmeye
çabalıyorum. Çalıştığım şirketteki koordinatörüm Banu Hanım da orada , görünce
yüzünüz gülüyor o kadar iyi, hatırnaz, güzel bir insan, nikah şahidim olmasını
rica etmiştim, kırmadı beni, yazlığından kalktı geldi, sağolsun. Daha şimdiden
anlıyorum bu evliliğin çok güzel olacağını.
Kaç gündür sevgilime
soruyorum, memur ; eşin olarak kabul ediyor musun deyince ne cevap vereceksin
diye, “Evet” diyeceğim başka ne denir ki falan diyor, üff diyorum içimden hiç
orjinal değil. Meğersem internetten araştırıyormuş hangi cümleyi
söyleyebilirim diye. Ve “tüm kalbimle eveeeet” de karar kılmış. Tabii benden
gizli.
Nikah memurumuz Mert
in yardımıyla Şişli belediye başkanı Mustafa Sarıgül olacaktı fakat, şehir
dışında olduğundan , diksiyonu süper bayan bir memur gelmiş. Ben çok sevdim.
Hafta sonu nikah memurunun gelmesi biraz daha zor oluyormuş, mesai saatleri
olmadığından aklınızda olsun derim ben.
Mikrofona adımızı
söylememiz gerekiyor, stres oluyorum ya çok çıkarsa sesim, ya da hiç çıkmazsa
heyecandan diye, neyse sonunda hafif bir sesle söylüyorum ooo herkes duymuş
tamamdır ! Çok bağırmamak lazım demek ki ...
Benim taraftarım az,
pek ses getirmiyor, sevgilim adını söyleyince oooo bir gümbürtü
kopuyor,alkışlar falan. Tabii benim canım memurum bayan olunca, geline ayıp
oldu onu da aynı şekil alkışlayacaksınız diye tekrarlattırıyor. Kadın
dayanışması bu olsa gerek :)
İstediğimiz sonucu
alınca bu defa da nikah kıyma işlemine başlıyor, ve beklenen soru “Sayın bayan Özlem Sezen sayın bay Metin Yılmaz ı kendi rızanız ile eş olarak kabul ediyor musunuz” da da da daaaammmm. Ne desem şimdi sadece “evet” desem
istemem ! çok sıradan, eee başka şey desem acaba sevgilim “evet” deyince
kendini kötü hisseder mi, bekliyorum bir süre. Bir şaşkınlık
suratımda :)
Aman diyorum içimden
geleni söyleyeceğim “tüm kalbimle eveeeeett”, işte o anda video da
izlemelisiniz sevgilimin suratını, elinden oyuncağı alınmış bebek gibi kalmış.
Eeee sen misin benden gizleyip tüm primi toplamak isteyen al sana. Tabii o
söyleyecekmiş meğersem ben söyleyince nutku tutulmuş :)
Nikah memuru diyor
“damat bey size düşünmek için zaman vereyim, bu güzel cevabın üstüne”, 3-5
saniye geçiyor sevgilim “ben hazırım”diyor ve nikah memuru soruyor herkesin
gözü üstünde “tüm ruhumla eveeeeetttt” vay be diyorum , süpersinnnn. O kadar kısa sürede bu kadar güzel bir cevap bulmasının gururu yüzünden de okunuyor sanırım; ben de çok şaşırmışımmm....
Sonra konuklardan biri bizi tebrik ederken “tüm kalbiniz ve ruhunuzla size mutluluklar dedi, bu da çok hoşuma gitti.
Ayak basma konusuna
gelirsek; şimdi biz masaya oturduk ben tam ne zaman basılır hiç bilmiyorum
tabii, ne olur ne olmaz diye bir bastım, sonra memur bana sorarken bir daha
bastım, sevgilim evet derken bir daha bastım, sevgilim artık benim önüme koydu
ayağını , zorluk olmasın diye, yalama oldu ayağı, kuzumun. Etraftan insanlar
asıl şimdi bas dedi bir daha bastım, salona geçince bir dahaaa ... bu böyle sürüp gider gibi di mi...
Bizi karı koca ilan
ettiler ve nikah defterini elime verdiler. İşte o an içimden bir Kezban çıktı,
ve nedeni kimse tarafından bilinmeyen, her gelinin yaptığı şeyi yaptım, nikah
defterini sanki büyük bir zafer kazanmışım gibi havaya kaldırdım, yetmedi
üstüne bir de resim çektirdim. Şimdiki aklım olsa yapmazdım ama içgüdüsel
birşey sanırım. Her Türk gelini yapmış zamanında, kimin düğün resimlerine
baksam aynı poz !!!
Neyse zaferi
kazanınca :) , tebrik için
herkesle öpüştük. Hostes kızlar misafirleri salona aldı ve yerlerine oturttu.
Biz ise resim çekilmeye devammmmm...
Bu arada herkesin
dikkat etmesi gereken bir konu var, etrafınızda size yardım eden biri olursa
sakın ona Evlilik Cüzdanınızı vermeyin, ben o salaklığı yaptım ve adam Mert ten
400 TL koparmadan geri vermedi o cüzdanı. Hiç aklıma gelmedi ben de saf saf bak
ne kadar ilgililer diyorum :)
Salona girerken
alttan sisi veriyorlar , düşünün benim de merdivenlerden kuğu gibi inmem lazım
di mi. Önümü göremiyorum ki süzüleyim . Allah ım ne olur düşmeyeyim diye dualarla
geliyorum salonun ortasına, biri yaklaşıyor çiçeğimi alıyor, Allahtan onun için
para istemediler.
İlk dansımız başlıyor
Elvis Costello – She .
Bir ara fırsat bulup
yemeklerimizi yiyoruz onun haricinde sürekli pistte oynayan gelin ve damat,
millet yemek yerken bile sadece biz pistteyiz. O gün en mutlu olduğum gün, hiç
bitmesin istedim, sonuna kadar da keyfini çıkardım.
Millet ne oynak gelin
demiştir kesin :) Bu arada sevgilimin önünde bayılıp alnıma para yapıştırtmayı da ihmal etmedim, nişanımdan tecrübeliyim :)
Tek tek masaları
geziyoruz hem hoşgeldin demek için hem de herkes altın ve paralarla, süslü takı
torbamı doldursun diye. Burada da adet böyleymiş, bence çok da güzel. Herkesi
görüp sohbet edebiliyorsun, kenarda sap gibi beklemekten iyidir.
Aralarda yine kaçıp dışarıda fotoğraf çekilmeyi de ihmal etmiyoruz elbet. Mert sağolsun bize pembe bir limuzin de bulmuş hemen o anı ölümsüzleştiriyoruz.
Pastamızda tüm
görkemiyle yine maket olarak teşrif ediyorlar salona. Artık alışageldiğimiz
pasta yedirme merasiminden sonra, şampanyamız da patlıyorrrr.
Bütün kızlar
toplandık şarkısı eşliğinde bekarlar, bayan erkek karışık olarak pistte arkamda
yerlerini alıyorlar. Aralarında ilk kocayı kaybetmiş ikincisini dileyenler de
var elbet :)
Geri sayım başladı
3-2-1 atıyorum , kendi gelin çiçeğimden ayrı yaptırdığım süslü gelin buketimi,
kendiminkine asla kıyamazdım sanırım :)
Çiçek kısmını Elif, ucundan sarkan tül kısmını ise Ayşe kapıyor. Elif bunun 2. Tuttuğu gelin çiçeği olduğunu söyleyip şansını Ayşe ye devrediyor, büyük bir kibarlıkla. O zaten garantilemiş işi.
Kardeşimle bachata
yapıyoruz hiç çalışmadığımız halde gayet iyiyiz, o kocaman gelinliklerle
döndürüyor beni, canım benim çok seviyorum onu
ben.
Pistte oynarken bir anda Mert elinde bir tomar Dolar ile beliriyor , başımızdan aşağı parmağıyla tek tek saçıyor paraları, sanırım çok olmasından dolayı sonunda kalanları da savuruveriyor. Misafirler yerden para toplamakla meşguller :)
Bol bol oynayıp, halay çekiyoruz, dibine kadar eğleniyoruz yani.
Gecenin güzel sürprizlerinden biri de Mehmet ve Mine nin salsa gösterisi yapması idi. Düğünümüz için güzel bir koreografi hazırlamışlar, hepimiz hayran kaldık. İzmir de efeler gösteri yapmıştı burada da salsacılar.
En son yine 10. Yıl marşı ile bitiriyoruz, herkesin ellerinde bayraklar. İnsanın içi gurur doluyor, mutlu oluyor, heyecan duyuyor bu marşta. Anneanne en yaşlımız olduğu halde en önde yerini alıp, bayrağını marşı söyleyerek sallıyor. Gerçekten görülmeye değer, herkes gelip onu tebrik ediyor.
Resim çekiliyoruz bol
bol, benim gözüm saatte, bitmesin bitmesin diye dua ediyorum. Ama her güzel
şeyin bir sonu olduğu için bu da ne yazık ki bitiyor. İki düğün yaptım ama ben
doyamadım bu işe. Tekrar mı evlensek ne…
Annemleri uğurluyoruz
yeniden İzmit e , herkesle vedalaşıyoruz ama biz gelin odasında beklemeye
devam. Nedenini anlayamıyorum, otele gitsek bir an önce yorulduuuummmmmm.
Sevgilim tutturuyor
Özlem altınlarını çıkart kolundan diye. Noooollluyoruz diyorum, normalde hiç
altın bilezik sevmeyen ben hemen duygusal bir bağ kuruyorum takılarımla demek
ki, çıkarmam sevdim ben onları diyorum. Sevgilim ısrarlı !
Trip ata ata hepsini
çıkarıyorum al senin olsun altın falan istemiyorum, ooo daha neler neler. Yahu
diyorum bu kadar keyifli bir akşamdan sonra yapılacak şey mi bu. Gıcık oluyorum
gıcıkkk.
Hepsini alıp yine
benim çantama dolduruyor , başına bişey gelmesin diye çıkarttım , hepsi senin
diye söyleyince bizim cadı yine inine geri dönüyor elbet. Ama anlamış da
değilim arabaya bineceğiz doğğru otele, ne gelecek başıma, neyse sevgilim
pimpirikli ya ondandır diye açıklama yapıyorum beynime :)
Kapının önünde gelin
arabası, Mert ve bir iki araba daha var, belli ki bir program söz konusu.
Sıkıştırınca bizim kocayı “Cengiz Kurtoğlu na yer ayırtmış Mert , oraya
gidiyoruz” diyor.
İç sesim konuşuyor
“iyyyykkkk hiç sevmem Cengiz i de , bu nereden çıktı şimdi, üfff yorgunum ,
istemem arabesk”
Dış sesim “aa ne
güzel düşünmüş Mert değişiklik olur” ha ha haaaa
Mert e camdan
teşekkürler , planını öğrendim diyorum, bizim ki bağırıyor “yok Mert doğruyu
söylemedim” Hımmmm gizli saklı bişiiiler var demek ki, hadi bakalım görelim.
Bu arada arabaya
koyduğumuz bahşiş zarflarını alıyoruz 5-6 tanesini şoföre veriyoruz ki oda
sevinsin. Sonradan otelde bir açıp bakıyoruz tüm zarflar boş , meğersem şoför
bizden hızlı çıkmış, biz düğünden gelmeden hepsini bir güzel boşaltmış, biz de
saf saf ona zarf vermişiz içinden pek bir gülmüştür, pis…
Neyse deniz kıyısında
iniyoruz arabadan, düğün arabasını teşekkür edip, gönderiyorlar, in cin top
oynuyor etrafta sürpriz olacak hiçbir şey de yok ayrıca. Köşedeki çay bahçesini
gösteriyorlar hadi çay içmeye getirdik seni diye. İç ses “olummmm Cengiz daha
mı iyiydi ne?” demekle meşgul o anda.
Sonra bir anda kıyıya
bir koca bir yat yanaşıyor, oleyyy bizi
alıp, tüm boğazı gezdirerek otele bırakacakmış, vayyy Mert canımsınnnnn sen
Gece İstanbulun tüm
güzelliğinde, köprünün rengarenk ışıklarının altında, süzüle süzüle gidiyoruz.
Bizi yalnız bırakıyorlar, sevgilim bu yüzden altınları çıkartmış, tanımadığımız
insanlardan zarar gelmesin diye.
Bu güne kadar hep
söylediğim “iyi ki evlenmişim” cümlesini o günde defalarca söylüyorum. İstanbul
a aşık oluyorum, sevgilime bir daha aşık oluyorum, mutluyum, bağırmak istiyorum
boğaz a karşı, “ Allah ım çok teşekkür ederimmmmm” diye.
Uzunca, müthiş bir
yolculuğundan ardından, otelimizin önüne yanaşıyor yat. Otelimiz Bosphorus Palace ; süper gözüküyor 2
köprünün arasında konuşlanmış , denize sıpsıfır, atıyoruz adımımızı yeni
hayatımıza.
Bir sürü resim
çekildikten sonra, geliyoruz kapıya. Hadi diyorum sırada kucağına alma var. Ben
64 kilo, gelinlikle beraber sevgilimin kilosunu geçiyoruzdur kesin. Alıyor beni
kucağına görevli de resimliyor. Eşikten geçinceye kadar tabii.
Mert in jestleri
bitmek bilmiyor, odamızda kalpli pastamız ve şampanyamız da hazır, patlatıyoruz, süper süperrrr
Oteli daha sonraki
postumda anlatmak niyetindeyim ama yine de birkaç satır yazmak istiyorum.
Osmanlı zamanında Debreli İsmail Paşa nın yalısı, bahçe tarafı harem , deniz
tarafı selamlık olarak kullanılmış. Tavanları yüksek ve duvarlarıyla birlikte
müthiş süslemelerle dolu, mobilyalar İtalyan ve 18 ayar altın ile kaplanmış.
Banyolar İngiliz tarzında yapılmış.
Veeee benim gibi
geniş camına oturduğunuzda denizle aranızda hiç mesafe bulunmadan İstanbul un 2
şahane köprüsünü görebilir, ya da yatağınızdan yalının önünden geçen gemileri
seyredebilirsiniz.
Eskiden kayıkhane
olan restoranında müthiş bir kahvaltı da sizi bekliyor olacak elbet.
İşte böyle müthiş bir sürprizin ardından keyifli bir uyku uyuduk. Sabah kahvaltımızdan
sonra Sema annemlere eşyalarımızı bırakıp tuttuk Maldivler’in yolunu. Balayımız
için tıklayın!
Sevgilimi ilk
gördüğüm andan itibaren her şey müthişti gerçekten, nasıl başlarsa öyle gider
diye doğru söylemişler bence. Zaman ayırıp okuduğunuz için çok teşekkür ederim.
Kalpleri bir olan tüm
sevenlerin mutluluğu sonuna kadar yaşayabilmesi dileğimle…
İlginizi çekebilecek diğer yazılar;
ACI BİR BABALAR GÜNÜ...
İlginizi çekebilecek diğer yazılar;
ACI BİR BABALAR GÜNÜ...
- ALİAĞA - İZMİR
- AYAKKABI BAVULUMDA NELER VAR - Yeni !!
- BEN GELDİM...
- BUTİK KURABİYE - NÜANS
- Bodrum-Bitez-Turgutreis-Gümüşlük - Yeni !!
- BİZ NASIL AŞIK OLDUK !!!
- DOĞU YA DOĞRU - 3
- DOĞUM GÜNÜ SÜRPRİZİ....
- Denize girmek için en güzel plajlar
- DÜĞÜN DAVETİYESİ
- DÜĞÜN HAZIRLIKLARI...
- DÜĞÜN İÇİN SLAYT GÖSTERİSİ
- DİNİ NİKAH...(EVLENİYORUZZZ)
- EV-LE-Nİ-YO-RUUUUMMMMM...
- EVİMİN DEKORASYONU GELMİŞ
- Evlenince ilk defa anne demek!
- Evlilik Teklifi, Kız Kulesi, Ağva
- HAVA ALANINDAN...
- Hissetmek
- KARDEŞ RUHUN GIDASIDIR
- KEYİFLİ SOFRA ... - Yeni !!
- KIZ İSTEME MERASİMİ
- KUAFÖR GÜNLÜĞÜM...
- KURABİYE AŞKINAAAAA....
- LAZER EPİLASYON HAKKINDA...
- Müthiş Bir Evlilik Yıldönümü !
- NİŞAN TÖRENİMİZ...
- PALAMUT BÜKÜ / DATÇA - Yeni !!
- SEVGİLİYE HEDİYE...
- Sevgiliye sürpriz video ...
- YILBAŞINDA BURCU GÜNEŞ..
- Yalıkavak-Türkbükü-Yel Değirmeni - Yeni !!
- YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE...
- ÇEŞME DE 2 BLOGGER...
- ÇİKOLATA KURSU...
- ÖZLEM PILATES YAPIYOR
- İZMİR E GELDİM DEMEK İÇİN... - Yeni !!
cnm omur boyu mutlu olun insallah,,nazar degmesinnn
YanıtlaSilCanimsin canim canimmmmmm
YanıtlaSilcanım bayıldım sana ve gelınlıgıne :-)aslında her yazını okuyup begenıyorum sıkı takıpcınım ama yorum yazamamıstım daha fazla sessız kalamıycam:-)umarım yazmayı gezmeyı hep surdurursun yazılarınla bana hem sevk verıyorsun hem de ornek model oluyorsun.herseyın guzel gonlune gore olmasını dılerım cok mutlu olun...
YanıtlaSilVayyy ben ne kadar çok mutlu oldum şimdiiiii ....
SilUmarım sen de beni hep okursun hem de beğenirsin hem de yorum yazarsın...
Asıl senin güzel gönlüne sağlık ki böyle tatlı bir yorum yazdın :) İyi bak kendine
bugun kesfettim blogunuzu.. gezinirken bu yazınıza geldim.. umarım ilk gunki gibi daim olur mutlulugunuz.. darısı olmayan herkese olsun..
YanıtlaSilBu beni havalara uçuran güzel yorumunuz için öncelikle teşekkür ederim.
SilSonra iyi dileğiniz için; Amin. Neredeyse 1 yıl oldu ve ben her gün kalktığımda şükrediyorum .
En sonunda da isteyen, bekleyen, herkese hayalinden bile daha güzel evlilikler dilerim. Buna da Amin :)
Ay bı siz evlenmişsiniz gibi yazmışsınız
YanıtlaSilHerkes kendi hikayesinin bas rol oyuncusudur. Ben de kendi hikayemi anlatmaya cabaliyorum
SilMerak ettim nerde calisiyodunuz esiniz nerde mudur
YanıtlaSilBen Bp petrol de esim ise Total de calisiyoruz. Petrolcuyuz yani :))
Silçok güzel bir siteniz var hemen hemen 1 haftadır hergün giriyorum neredeyse.. en dikkatimi çeken de evliliğiniz üzerine oluşturmuş olduğunuz yazılarınız. sanki o günleri siz yaşarken bende sizinleymişim gibi hissettim. allah mutluluğunuzu bozmasın. darısı başıma artık...
YanıtlaSil:)) misafir agirlamis yorgun dusmus bir bayan a enerji yukleyen ne guzel bir yorum olmus bu boyle. Birlikte nefes almaktan bile mutlu oldugunuz insani bulup omrunuzce mutlu olmaniz dilegiyle.
SilOkundugunu bilmek kadar guzeli yokmus
Hakikatten her detay o kadar güzel düşünülmüş ki, düğün harika geçmiş:) Ne mutlu, Allah bir ömür boyu mutluluğunuzu daim etsin. Bu arada Türk Bayraklı düğün fotoğrafları ayrıca hoşuma gitti, çok önemli ve çok güzel bir detay, Harikasınız!
YanıtlaSilÇok içime sinen şekilde evliliğe ilk adımı attım. Herkes çok düşünceliydi. Çok şanslıyım sanırım.
SilRüya gibiydi herşey. Yeniden evlenesim geldi valla şimdi. :)
Merhabalar. Kurabiyeden nikah şekeriniz çok hoş. Bu konuda çalışan arkadaşlar var ise bizimle temasa geçsin lütfen satışınız yapabiliriz.
YanıtlaSilO kurabiyeleri kendim yapip susluyorum ama hobi olarak. Bunu zarif bir iltifat olarak kabul ettim cok tesekkurler
SilMerhaba, bir ömür mutluluklar dilerim. Ekim ayı Boğaztepe de düğünümüz var. Web de gezinirken sitenizi buldum. Çok güzel anlatmış, her detayı düşünmüşünüz. Sayenizde detayları daha iyi gözümde canlandırabildim. Ellerinize emeğinize sağlık! Teşekkürler, Denise Helene Mula
YanıtlaSilBegenmenize cok sevindim :) bogaztepe gercekten muhtesem manzarali bir yer eminim sizin dugunde harika gececektir.
SilInsan yillar gecince ozluyor dugununu keske o gunu yeniden yasayabilsem.
O gun prenses sizsiniz keyfini cikarin simdiden bol bol mutluluklar dilerim