Hayatımın
uzunca bir bölümü kuaförlerde nefes almakla geçti. Sabah 8 akşam 5 her gün full
mesai kuafördeyim, Pazartesi kaş alma, Salı fön, Çarşamba manikür, Perşembe
yine fön, Cuma boya.....
Artık öyle bir duruma geldik ki , bari evlatlık alalım dediler. .Kadrolu gibiyim resmen, ama bir farkla maaş yok, aksine bas bas paraları Leyla'ya modundayım.
Artık öyle bir duruma geldik ki , bari evlatlık alalım dediler. .Kadrolu gibiyim resmen, ama bir farkla maaş yok, aksine bas bas paraları Leyla'ya modundayım.
Evde
duşumu aldım mı hooop kuaföre, bir bu işi çözemedim. Kuaförde saçımı yıkatıp
evde duş almak olmuyor, kulaklar tam temizlenmiyor, saçlar çabuk yağlanıyor,
evde duş şart yani, ah be canım her yer yıkanıyor işte neden neden ille
bütünlük istiyorsun...
Islak
kafa ile (o zamanlar arabam yok ) yollarda yeni gelin misali seke seke yürüyen,
“bu kış günü nedir bu şıp şıp su damlayan kafa” diye sormasınlar diye de kimseyle
göz göze gelmeyen bir ben varım benden içeri. İyi bari o zamanlar kafayı
üşütmemişim
Tüm
varımı yoğumu veriyorum, yani verdiğimi sanıyordum taa ki Akmerkez de staj
yapmaya başlayana kadar. O zamanlar X markanın mağazasını açmak niyetindeyim
ama bu konuda bilgim sıfır, e ne yapacağız o markanın Akmerkez deki mağazasında
işi öğrenmek için misafir oyuncu olarak bulunacağım.
Bir
arkadaşım Etiler deki boş evini verdi sağolsun, orada kalıyorum, bu ev konusu
da ayrı bir hikaye, evde Rusçuklara ait olmayan hiçbir şey yok, etiketini okuyamadığım
bir sürü şampuan (ki bu milletin gelirken ille de neden Rusya'dan şampuan
getirdiğini anlamış değilim), kremler ...vs, bunun yanında uzaktan kumandalı
ışıklar, süslü yatak odası, saten çarşaflar da cabası, ben ambiyansı bozmamak
için kaldığım süre boyunca salondaki koltukta kıvrılıp uyumayı tercih ettim
koca evde :)
Neyse
konumuz iyilik olsun diye arkadaşın ben gitmeden önce elden geçirdiği ama
garsoniyer olduğu paçasından akan evi değil, bu evin Etiler de olması.
Ben
her zamanki alışkanlıkla duşumu alıp mahalle arasında gördüğüm kuaförün yolunu
tutuyorum. Ücretini sormak aklıma bile gelmiyor, yani nedir altı üstü fön
makinasını fırçaya doğru tutacak, maliyeti mi var, İzmir de 5 TL.
İyi
halt ediyorum, uyduruktan bir fön için çıkışta 30 TL isteyince ki ben bu rakamı
adama 3 defa soruyorum, kulağıma su kaçtı sanırım, anlamıyorum diye :)
Yahu
arkadaş beni baştan mı yarattın, keşke ne içersiniz dediklerinde viski
deseymişim de parayı çıkarsaymışım, fön makinası alsam, 3 defa kuaföre gitmeye
bedel, bana çok koydu açıkçası. E ben alışkınım kuaförde yatıp kalkmaya,
kendime fön makinası bile almamışım şimdiye kadar :(
Her
fönden sonra yüzümde; sanki küçük Emrah ın kız kardeşiymişim de dünya üstüme
düşmüş gibi bir ifade oluşuyor. Ama nasıl kibarlar nasıl anlatamam, paçalardan
akan yapmacık bi nezaket söz konusu.
Arkadaşlarım
tavsiyeler de bulunuyor, şimdi oradan otobüse bin, hıhh işte bilmem nerde in
metroya bin, oldu metrodan in, bilmem kaç nolu otobüse bin, indin mi atla
taksiye 5 TL ye kuafördesin, fiyatları çok uygun!!! Eğleniyor musun kızım
benimle ...
Fönü
beceremem ama maşa alayım daha kolay olur diyorum, nedir yani, tut kıvır kıvır
sal, satıcı da saçımda deneyip, bana öğretiyor ooo tamamdır, bebek işi...
Kulağıma
yanık kremini sürerken de tekrarlıyorum bu cümleyi, bebek işi.... Hayır kulağı bi
geçebilsem olacak, ne yaptımsa olmadı, o kadar büyük de değil arkadaş, yoksa
benim görebildiğim bu, arkaya doğru uzuyor mu bu kulak da ben bilmiyorum acaba.
Fakat fön
çekilecek el mahkum çünkü Akmerkezdesin, o saçlar bakımlı olacak arkadaş. Zaten
bu Akmerkez olayı da vahim. Şimdi populeritesi düştü ama o zamanlar en cafcaflı
zamanları. Ünlülerin hepsinin boy boy fotoğrafları basılıyor orada.
Akmerkezin
giyim koşulları da ortada, içeride plaja gidecek kadar mini, düğüne gidecek
kadar şık olacaksın! İçerisi iyi ama kapı önüne çıktığın an magandalardan
kendini korumak için ne yaparsın bilemem.
Birgün
mini etek giydim, çıkışta da yürüyerek eve gittiğimden kabusa döndü günüm,
taksi bulmak mümkün değil, çalınan korna sayısının haddi hesabı yok. Oğlum siz
alışkın değil misiniz buranın asortik hatunlarına noluyorruuuuuzzzz
Biz
kuaför mevzuna geri dönelim, neyse 3-5 derken benim tüm para artık gerçekten
fön e gitmeye başladı. Hani MoS ta da çektirmiyorum ki arkadaş, yol kenarında
her tarafı camlı, kaşın yolunurken, yoldaki teyzenin “kızım sağdaki ince oldu diğerini
de al “ diyebileceği kadar dip dibe, bildiğimiz mahalle kuaförü.
Acil
durum planı ile İzmit deki kardeşime yanıma gelirken, fön makinasını da
çantasına eklemesini tembihliyorum, siz şimdi bundan sonrası için mutlu son diye
düşünüyorsunuz ama kardeşimin öğrenci evinden getirdiği aletle sadece saçlarımı
kurutsam 3 saat sürüyor, doğal haline bıraksam daha iyi.
Avuç
içi kadar bu meretle elektriğimiz pek tutmadığından geri postalıyorum. Kalsa ne
olacak sadece saçımdaki tozları üflüyor
Allahtan
İstanbul işi çok uzun sürmedi de eldeki tüm sermayeyi bırakmadım oralarda.
Caaanım İzmirimin canım kuaförlerine kavuştum.
Her
kadın bunalım anlarında kuaförde alır soluğu cümlesinini doğrulayan en büyük
kanıt benim. Üzgün günlerimin bana en büyük faydası sürekli bakımlı dolaşmak oldu
sanırım.
Birgün
esmer, ertesi hafta bakır, röfleli, kumral.... En sonunda saçlarımı barbie
saçına döndürmeyi başarınca da kendi rengim de bırakıp bol bol bakım yapmayı tercih
ettim. Ki bu Barbie meselesi de ilginçtir.
Daha
1 hafta önce röfle yaptırmış ve halinden memnun olmamış müşteri olarak, farklı kuaföre
bakıma gitmişim, saçlarım yıprandı, biraz şenlensinler diye
Sizi
değiştirmeye odaklanıp, gözleri dönmüş kuaför tutturdu bakır yapalım saçını
diye, ya istemem ben bakım istiyorum, yeni röfle yaptırdım dil döküyorum, olummm
kızdırma bırak bi saçımı !
Vurucu
cümleyi söylüyor “şampuan kadar bile zarar vermeyecek, organik bu”
Offf
sırf çenesi kapansın diye “iyi diyorum bildiğin gibi yap” O kadar bezmişim ki,
bitse de gitsek modundayım
Evet
şampuan kadar zarar vermiyor haklı, çünkü asit dökmüş gibi oluyor saçlarım bir
kaç gün içinde. 3 parmaktan sonrası kıtır kıtır. Gidip hakkımı aramaya
korkuyorum, hadi otur bir de mavi yapalım bak nasıl toparlayacak der diye.
Annem, teyzem
falan bayağı üzgün, sadece üzülmekle kalsa iyi, ailenin asli görevini yerine
getiriyorlar, nedir bu asli görev; doğruyu söylemek! ve insanı intiharın eşiğine sürüklemek
.
Vahh
vahh güzelim saçlarını ne hale getirdin, bir daha düzelmez bu, böyle kalacak, boyadın
boyadın al sana, tülerik tülerik gez şimdi, dökülür de, yazııııkkkkkkk :(:(:( Böyle de iç karartıcı bir dürüstlüğümüz var sülale olarak. Sevinmeli miyim
bazen düşünüyorum.
Nokta.
Sevgilimle
tanışınca hayatıma nasıl bir huzur geldiyse artık kuaförün yolunu unuttum. Çok
mecbur kalmadıkça ki bu kaşlarımın babamınkilere benzemesine tekabül ediyor, önünden
bile geçmiyorum.
Halimden
çok memnunum, eski günlerime de sadece gülümsüyorum.
Huzurlu,
mutlu, aşk dolu ve bakımlı günler dilerim...
- ALİAĞA - İZMİR
- BEN GELDİM...
- BUTİK KURABİYE - NÜANS
- BİZ NASIL AŞIK OLDUK !!!
- DOĞU YA DOĞRU - 3 - Yeni !!
- DOĞUM GÜNÜ SÜRPRİZİ....
- DÜĞÜN DAVETİYESİ
- DÜĞÜN HAZIRLIKLARI...
- DÜĞÜN İÇİN SLAYT GÖSTERİSİ
- DİNİ NİKAH...(EVLENİYORUZZZ)
- EV-LE-Nİ-YO-RUUUUMMMMM...
- EVİMİN DEKORASYONU GELMİŞ
- Evlenince ilk defa anne demek!
- Evlilik Teklifi, Kız Kulesi, Ağva
- HAVA ALANINDAN...
- Hissetmek
- KIZ İSTEME MERASİMİ
- KUAFÖR GÜNLÜĞÜM... - Yeni !!
- KURABİYE AŞKINAAAAA....
- LAZER EPİLASYON HAKKINDA...
- NİŞAN TÖRENİMİZ...
- SEVGİLİYE HEDİYE...
- Sevgiliye sürpriz video ...
- YILBAŞINDA BURCU GÜNEŞ..
- YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE...
- ÇİKOLATA KURSU... - Yeni !!
- ÖZLEM PILATES YAPIYOR
Sevgilimle tanışınca kuaförü unuttum kısmını görmezden geliyorum zira bir kadın daima bakımlı olmak zorundadır. Size de Huzurlu, mutlu, aşk dolu ve bakımlı günler :)
YanıtlaSilYok yok bakim konusunda sıkıntı yok sadece psikopatligi biraktim .
SilSon yazilarima bakin inanmiyorsaniz :)
Sevgiler
Yok yok bakim konusunda sıkıntı yok sadece psikopatligi biraktim .
SilSon yazilarima bakin inanmiyorsaniz :)
Sevgiler