Sevgili Günlük; bugün yine İstanbul yolları gözüktü bana. Sevgilim
dün uçtuğu için akşam evde yalnız kalmayayım diye annemi ve kardeşimi çağırdım.
Sanki
sevgilimin yokluğunu hissetmeyecekmişim gibi. O çok zor işte...
Yemek olarak Tire köfte pişirdiğimde baktım annem ev yemeğinden
bıkmış, hamburger hazırlayıp onu da fast food çocuğu yapıyorum. Lezzetini
seviyor ikinciyi bile nazlanmadan indiriyor mideye. Kardeşimi de aynı şekil
doyurduktan sonra her zamanki gibi fazla yemekten kıvranmaya başlıyor.
Annem tabağında 2 lokma tire köfte bıraktı diye sanki az yemiş
gibi Mehmet e hava atıyor, "sen köfte de yedin ondan bu kadar şiştin"
diye. duyan da o hamburgerleri ben yedim sanacak.
Neyse ballı sütlerimizi de hazırlayıp geçtik TV karşısına, sevgili
Hürrem imi izlemeye. Bayılıyorum Hürrem karakterine. Kendime yakın mı buluyorum
ne :)))
Her hafta sonu İstanbul a gitmemizin üzücü bir nedeni var, Macit babam, hasta.
Daha tanışalı 2 sene olmadı ama ondaki o neşe, yaşam sevgisi bulaşıcı diye düşünüyorum. Bu kadar candan, iyi kalpli birinin hasta olduğuna inanmak istemiyor kalbim.
Daha yazın bol bol balık tuttuk tekneyle, bir görseniz dersiniz ki
onu daha mutlu eden hiçbir şey yok hayatta. Nasıl keyifli, nasıl tatlı
anlatamam.
Hele son defa koca bir kova balık tutuk, akşam da güzelce pişirip
mideye indirdik, bugüne kadar yediğim en lezzetli balıklardı.
Denizde balık tutmak için son durağımızda benim oltam karıştı
açamıyorum. Herkes boşver zaten gideceğiz birazdan dedi ama babamın içine
sinmedi, bana hemen yeni olta hazırladı ve ben onun sayesinde 7 li - 8 li daha bir
sürü balık tuttum, meğersem en bol balık olan yer orasıymış. Değer verdi, üşenmedi.
Ben onun için Güzel çocuğun, güzel eşiyim. İlk tavla oynayışımızda
(İzmir de balığına) onu yenme cesareti gösterdim, sonradan beni çatır çutur
yenerek intikamını fena aldı o ayrı. Son zamanlarda beni tavlada yenen tek
erkek o.
Hastayken bile benimle tavla oynamayı çok sevdi, daha bir hafta
önce 6-4 lük yenilgimle inanılmaz mutluydu
Tavla oynarken sürekli söylediği
"hey yavvrum Marmara Turizm” lafı kardeşim ve benim her defasında gülümseyerek
hatırladığımız sözler.
“Önce” diyor “karşındakini sinirlendirip
yanlış oynamasını sağlamalısın” (sevgilime de akıl veriyor bu konuda, ama o
beni sinirlendirip üzmektense , yenilmeye razı sanırım)
Şimdi Cerrahpaşa da, odasında hiç kendine
yakışmayan bir hastalıkla, kanserle mücadele ediyor, yakışmıyor çünkü o bu zamana kadar
kaç defa ölüme çelme takmış adam. O emekli Albay güçlü olan hep o , asla
hastalıkla ilgili kötü birşeyi ağzına almayan, bak hiç birşeyim yokmuş, sen
oltaları hazırla, yazın bol bol balık tutacağız diyen babam.
Bir an önce yine herkesi şaşırtarak
sapasağlam ayağa kalk , o mutlu gözlerin yine gülümsesin, o odada bana en son
el sallayışın hiç gözümün önünden gitmiyor, kalk da aklımda hep o sahne
kalmasın ne olur .
Metinle sana bir torba olta gönderdim , bu
anlattıklarımı unutma diye, sana umut olsun, güç olsun diye.
Etrafına kalk bir bak baba, seni deli gibi
seven çocukların, eşin, kızın, hatta daha ilk defa bizim nişanımızda tanıştığın
bir sürü insan, (nasılda hemencecik sevdirdin kendini bu kadar bilmiyorum) herkes şu anda
senin bir an önce ayağa sapağlam kalkman için dua ediyor. Sen hiç birimizi
üzmezsin ben biliyorum.
Bu akşam yanındayım bunları sana
anlatamayacağım, çünkü sen hasta olduğunu hiç kabul etmedin ki niye sana
iyileş diyeyim.
Tavlada rakibim, denizde kaptanımız, güzel
çocuğun güzel babası Seni çok seviyorum...
Bugünün hatırlanacak kelimesi : Hastalık
Bir değişiklik yapıp bugüne dair
hatırlamak
istediğim bir kelimeyi
daha yazmak istiyorum : Umut
0 yorum:
Pekiii sen bu konu ile ilgili ne düşünüyorsun? Yorumunu yaz ben Özlem e iletirim... :))