Navigation Menu

SEVGİLİ GÜNLÜK / 22.08.2013


Bayramı da fırsat bilip ne zamandır içimizde bir yerlerde asılı duran tatil planımızı hayata geçirdik.
2 hafta boyunca Bodrum, Palamut Bükü, Selimiye, İçmeler, Fethiye, Kaş, Denizli’yi merkez alarak tüm çevrelerini dolaştık. Görmediğimiz yerlerle tanışıp, cennet gibi koylarda yüzdük.

Sevgili ile evlilik modundan çıkıp, relax moda geçiş yaptık, serserilik desen oooo süperdi. Böyle bir gezinin ileride çocukla zor olacağını düşünüp henüz bu konu kafalarda sadece bir proje iken, aradan çıkarıverdik.

Otellerin hepsini internete girip blog tavsiyeleri üzerine bulmuştum kimisi beklediğimden de şirin, temiz çıktı, kimisi ise gayet rahatsız ediciydi, şans biraz da bu işler.

Sevdiklerinizle alışveriş ve gezide problem yaşamıyorsanız sorun yoktur denir, bunu bizzat test etmiş olduk, bizim ilişki yıldızlı pekiyi aldı bu sınavdan.

Bazen sadece blog da paylaşmak için müze giriş parası ödeyip 3-5 resim çektik, bazen de yolda giderken aşık olup koyun birinde serinleyip yolumuza devam ettik. Kedileri, balıkları besledik, arılar yüzünden kahvaltıyı yarım bırakıp arkamıza bile bakmadan kaçtık.

Babadan konu açılınca ağladık, Mira ile ilgili planlar yaptık. ‘Biz Olsak'lı başlayan tonlarca cümle kurduk. Teknelere bakıp hangisi bizim olsun geyiği yaptık. Vespa alabilmek için kocaya dil döktük. Her geçen Porsche Jeep e (hayalim olur kendileri) ve Bp – Total istasyonuna el salladık. Şarkılar söyledik, bol bol kitap okuduk, yol tuttu ilk istasyonda durup çıkardık :P

Anlayacağınız sadece iki kişi aynı arabada, aynı otel odasında, dip dibe süper vakit geçirdik, sıkılmadan hem de. O benim hem; en tatlı dedikoduları yapabildiğim sırdaşım, hem her türlü şımarıklığımı çeken sevgilim, hem uyurken başımı komidine çarpmayım ya da üstümü açmayayım diye tüm gece eli üzerimde uyuyan şefkatli babam, hem de kucağıma yatıp buklelerini okşatan tatlı çocuğum.

Ee peki biz hep mi böyleyiz, hiç atışmaz mıyız. Mümkün mü, zaten tartışmasız yaşamak, bir yerlerde yanlışlık olduğuna işaret bence.

Sorun tartışmak değil, olay anında saygısızlık yapıp, yüz göz olmamak ve sonrasında bu konuyu ne kadar büyüttüğümüz. Gurur yapmamız, özür dilemekten korkmamız ve en önemlisi bu konu hakkında sakinleyince birbirimizi suçlamadan konuşmayı beceremeyişimiz. Bunları aştıktan sonra hayat biraz daha kolaylaşacaktır.

Tatilden dönünce hep böyle oluyor sürekli tatili anlatayım, resimlerine bakayım, ıcığını cıcığını herkese böğğkk gelene kadar çıkarayım.

Zaten tatilde yazdığınız yorumları sevgiliye okuyup okuyup havamı da attım, oohhh süper

Neyse ben şimdi; biraz işe adapte olup, yüzüme yerleşmiş koca bir gülümsemeyi saklamanın yollarını arıyor olacağım. Ha bir de aldığım şu 1 Kg'ı vermeye uğraşacağım. 

Fırsat buldukça da gezdiğim gördüğüm yerleri yayınlamaya devammm.


10 yorum:

  1. Ouvvv. Harikaydı yazılarınız. Diğer gezdiğiniz yerleri de okudum ama yorum yazamadım bir türlü.
    Gezilen yerlerin büyüsü bozulmasın istedim belki de... Haklısınız bebekle o muhteşem tatiller, o romantik hava, o iki kişilik tek başınalık olmuyor. Anne-baba olmak çok başka bir şey. Onun için hem korkup endişelenmek, hem gurur duymak, hem benim bebeğim hisleri karışıyor birbirine. En başta o sıcak havada bile rüzgar nereden esiyor bilmek gerekiyor ki o minik şey üşümesin. Altını açmak için uygun bir yer bulmak, pişik olmasın diye sürekli pudralamak, kremlemek falan. Bebek ağlamasın aman aç kalmasın düşüncesi sonra mama, biberon... Gittiğiniz otellerin mutfağında mama için su kaynatmak o kocaman ocakların üzerinde bir cezveyle mama yapmak zorluğu bu işin. Ama güneşte gözünü açamayan, arabasında uyurken çıplak ayaklarını pasta gibi avucunuza alabileceğiniz güzellik de bütün bu zorlukları unutturuyor. Sevdiğinizle birlikte zevkle, neşeyle, mutlulukla yaşayacağınız bir ömür ve gezeceğiniz daha nice iyi tatiller dilerim. Paylaşımlarınızın takipçisiyim... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi öncelikle şu konuda anlaşalım, yorumlarınız büyüyü asla bozmaz aksine daha da renklendirir hem ben bayılıyorum onları okumaya aynen şimdiki gibi :)
      Bebekten önceki son tatilimiz gibi birşey oldu, zaten yazdıklarınızı da okuyunca kararım kesinleşti, artık zamanıdır :)
      Hep gelin buraya, hep yazın, ben de hep mutlu olayım :)

      Sil
  2. Gelirim tabii ki. Özellikle gezmeyi çok seven ben gitmiş gibi olduğum yazıları okumaktan büyük zevk alırım.
    Bizim tatilimiz de kızımla oldu bu yaz İstanbul sokaklarını gezdik... :)

    YanıtlaSil
  3. Sanırım biraz gözü kara davranmak gerekir.Sonuçta o da sizin parçanız siz ne yaparsanız sizi takipleyecek:))Allah muhafaza herhangi önemli rahatsızlığı olmasın.-Tüm bebeklerimizin ve çocuklarımızın-Hakkınızda hayırlısı olsun:) Sevgiler.bahceperim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin inşallah. Gözü kara olmak konusunda haklısınız, tavsiyenizi dinleyeceğim

      Sil
  4. Ben günlük yazmaya daha ilkokul 5. sınıftayken başlamıştım :) Neredeyse lisenin sonuna kadar günlük tuttum. Lisede guncem.com diye bir siteye üye oldum. Oradan yazmaya başladım günlüklerimi. Zaman zaman yazıyorum hala.
    Bu şekilde blogda yazılması da çok hoş olmuş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada paylaşana kadar nette yazmadım ama bolca günlük tuttum. Başkaları tarafından okunduğunu anladığım an (ki üniversite yıllarıma denk gelir) hepsini yakıp, yazma işini de bıraktım.
      Şimdi burada gayet mutlu ve mesudum en azından gizli okunma derdi yok değil mi :))

      Sil
  5. Demek günlüğü başkaları tarafından okunma herkesin başına gelebiliyormuş. Benim de annem okumuştu ortaokul yıllarında :)
    O günden beri gizli şeylerimi yazamadım.

    YanıtlaSil
  6. Annelerin asli gorevlerinin basinda geliyor zaten :))

    YanıtlaSil

Pekiii sen bu konu ile ilgili ne düşünüyorsun? Yorumunu yaz ben Özlem e iletirim... :))

INSTAGRAM @yollardahayatvar