Şimdi düşünün Pasifik okyanusunun ortasında içi hayvanlarla dolu bir gemidesiniz ve fırtınaya yakalanıp batıyorsunuz, ailenizden geriye kimse kalmamış, siz üzülmeye fırsat bulamadan kendinizi bir can kurtarma filikasında buluyorsunuz, tabiiii yalnız başınıza değil; işte filmimiz asıl bu sahne de başlıyor aslında.
Kazadan kurtulan filika mürettebatı; kahramanımız Pi, yaralı bir Zebra, orangutan, sırtlan ve 300 kiloluk bir Bengal Kaplanı... Evet evet Bengal kaplanı ama nasıl da güzel anlatamam...
Film başladığında off dedim o kadar da övdüler, bu bol şarkılı, esprili bildiğimiz bir Hint Filmi çıkacak. Zaten sabahın 4:30 unda da kalkmışım miss gibi uyurum. (Bir de şu kocaman gözlükler olmasa)
Film biraz ilerlemeye başlayınca özellikle görsel olarak tatmin yaşıyorsunuz, ilginizi çekiyor. Aksiyon , aşk ne bileyim bu gibi şeyler beklemeyin. Bildiğimiz okyanusun ortasında bir filika da hayat mücadelesi veren Hintli ve çok dinli bir gencin hikayesi bu.
Çıktıktan sonra tam olarak ne hissettiğimi anlayamadım, evet sıkılmadım hatta uykum açıldı, evet görsel olarak harika sahneler vardı (ama 3-5 sahne için bütün film boyunca o kocaman 3D gözlüğü takmaya değer mi bilmiyorum) bir eksiklik var gibi geldi bana yani, çok gülmedim, çok üzülmedim, çok eğlenmedim, sıkılmadım işte böyle bir etki yarattı bende.
Çok büyük ümitlerle gitmezseniz size de keyif verecektir, sıkılmayacağınıza eminim. O müthiş görsel sahnelerin keyfini çıkarmanız dileğiyle, keyifli seyirler.
Bu arada önceden patlatılmış ve sürekli ısıtılan bayat popcorn ları esefle kınıyorum, arkadaş insan sinemaya biraz da çıtır çıtır popcorn yemeğe gitmez mi ...
Güzel ve sizi başka diyarlara götüren bir film ben izlenmeli diyorum.sadece bengal kaplanını görmek için bile değer, iyi seyirler
YanıtlaSil